Beri bak Mustafa kardeş!...
Ya da Ertuğrul sana kalkar da “falanca yıl çekilmiş, filanca filmin senaryosunu kim yazmıştı?” diye sorar ve sen bilemezsen...
ADNAN BERK OKAN
Yok artık daha neler...
Bundan böyle yanlış da yapamayacağız...
Kimseye zararı olmayan hatalarımız da olmayacak...
Yazımıza başlamadan önce “Bu yazımızla iktidar medyasından kimi kızdırırız acaba?” diye düşünüp, fincancı katırlarının çıkabileceği köşe başlarını getireceğiz gözlerimizin önüne…
Yani…
Düşünmeyeceğiz…
Yoksa…
Yoksa halimiz nic’olur?..
Yanarız tahtalı çıralarından beter…
Ya kovduruluruz köşelerimizden…
Ya da baskılanır, “bi daha yapmayacağım abicim söz” diye yeminler veririz…
Hoooppp efendiler!..
Bi dakka yaaa…
N’oluyoruz?...
Nereye gidiyoruz?..
Yahu bırakın günah işleme özgürlüğümüz (Bu kısım, Ak Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ten alıntıdır) bari olsun…
Deyin ki günaha girdik…
Size ne yaaa?..
Cehennemde bizim yerimize siz mi yanacaksınız?..
Ey güzel insanlar!..
Diyeceksiniz ki “ne bu şiddet bu celâl?”…
Söyleyeyim…
Bu sabah…
Mustafa Nihat Yükselir isimli bir arkadaşımızın Star’da “Erdoğan ‘Hallelujah’ mı desin Ertuğrul Özkök?” başlığı altında yayımlanan makalesini okudum…
Hayatımda ilk defa oldu…
Daha önce bu değerli kardeşimin varlığından bile haberim yoktu…
Ayıpsa eğer…
Çok tanınan biriyse…
Benim ayıbımdır kendisinden ve hayranlarından özür dilerim…
Ama yazdıklarını da eleştiririm arkadaş...
Neden mi?..
O halde Mustafa'ya hitaben anlatayım nedenlerini...
Beri bak Mustafa!..
De ki Ertuğrul ‘‘Cumhurbaşkanını mı, yoksa Allah’ın yeryüzündeki gölgesini mi seçeceğiz. BÖBÜRLENME aldığın yüzde 50 küsur oya bakıp kendini Allah’ın yeryüzündeki gölgesi sanma” diyerek “günaha” girdi sana göre…
Sana ne?..
Ertuğrul'un sol omzundaki melek misin sen?..
Hem…
Sen de Ertuğrul’un düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasını isteyerek “Suç” işlemiyor musun?..
Yüce Allah isteseydi Kafirun Suresi’nin 6. Ayetini göndermez; inanmayan herkese inananlar gibi düşünme zorunluluğu getirirdi…
Tövbe tövbe…
Sen Allah’tan daha mı iyi biliyorsun ki?..
Ya da senin bu yaptığına İslâmiyet’te “Bid’at” denildiğini bilmiyor musun?..
Kuran’da yasaklanmamış bir düşünce ve inanç özgürlüğünü “Yok farz etmek” nedir Allah aşkına?..
Yahu Mustafa!..
De ki, Ertuğrul Erdoğan’ın söylediklerini “yanlış” anladı…
Ya da…
Yanlış anlamadı ama o manayı çıkardı?..
Yasak mı?..
Değil…
Ayıp mı?..
Değil…
Suç mu?..
Değil…
Günah mı?..
Kuran’da “Dinlediğini anlamayanlar için büyük günah vardır” diye tanımlanan bir günah ben okumadım…
Ama sen biliyorsan hatırlat da şu yaşımda öğreneyim bari…
Kardeşim...
Hem herkes imam hatip mezunu olmak zorunda mı?..
Herkes dini mukaddesi senin kadar çok(!) bilemezse “kafir” mi olur?..
Erdoğan’ın “yanılma, yanlış yapma, yanlış anlama, aldanma” (Bütün bunları Cemaate karşı işlemedi mi?..) hakkı ve özgürlüğü var da Ertuğrul’un yok mu?..
Yahu bu Ertuğrul Süpermen mi ki her şeyi bilecek, her şeyi görecek…
Herkesin “yanlış” yapma hakkı ve elbette özgürlüğü yok mu?..
Sen Ertuğrul’u dini konularda uzman olmadığı için kıyasıya ve hatta hakaret ederek eleştiriyorsun…
Ya başka biri de sana “magazin” konularındaki cehaletinden (Bilgisizliğinden) dolayı hakaret ederse kerata?..
Ya da Ertuğrul sana kalkar da “falanca yıl çekilmiş, filanca filmin senaryosunu kim yazmıştı?” diye sorar ve sen bilemezsen; ne yapmalı?..
Seni aşağılamalı mı?..
Yani Mustafa kardeş…
“Yalan” varsa gel beraber verelim mücadelemizi o yalancılara karşı…
“Hakaret” varsa bil ki senden önce ben varırım olay yerinde…
Aşağılama…
Ötekileştirme…
İtibarsızlaştırma yapmışsa biri (Kim olursa olsun; isterse en yakılarımdan biri olsun) haddini bildirelim…
Ama…
Özgür düşüncesini…
Hiç kimseye hakaret te etmeden…
Kimseyi aşağılamadan…
Kimseyi itibarsızlaştırmadan açıklayan birine gel hep birlikte saygı duyalım…
Çünkü milletçe (İlle de medya olarak) çok ihtiyacımız var…