ANALİZ

Berberoğlu'nun yerine Hürriyet'i kim yönetecek?..

Büyük ihtimalle Abdullah Gül’e olan yakınlığı, Erdoğan’a olan yakınlığından çok daha ileride olan...

Berberoğlu'nun yerine Hürriyet'i kim yönetecek?..

ADNAN BERK OKAN

Rahmetli babacığım bulunduğu mevkii ile övünenlere, “ah be oğlum” derdi, “senin için âti olan benim için mazidir…”

Yani…

“Senin için gelecek olan benim için geçmiştir…”

Türkiye’de gazetecilik yapanların, hele Hürriyet dışındaki gazetelerde halen genel yayın yönetmenliği yapanların övünmeleri, şişinmeleri bir türlü anlayamadığım bir şeydir…

Zira…

Hürriyet’te genel yayın yönetmenliği yapmamış birisinin övünülecek hiçbir şeyi yoktur…

Hürriyet’te genel yayın yönetenliği yapmış biri için ise başkalarına “gelecek” olan, istikbal olan, “âti” olan; “Geçmiş”tir, “Mazi”dir…

Sözü Enis Berberoğlu’nun istifasına getireceğim…


Aydın Doğan’ı hiç tanımamışlar…

Berberoğlu
’nun istifasının arkasında Özkök’ün “Milletin adamı” başlıklı makalesi olabilir mi?..

(Bence) olmaz, olamaz…

Aydın Doğan, Erdoğan için en güçlü olduğu ve fakat Aydın Bey ise zor dönemdenlerinden birinden geçtiği günlerde “Mezarına tükürecekler” diye yazan Yılmaz Özdil’i bütün baskılara rağmen kovmadı…

Ne yani?..

Şimdi kalkacak da Özkök’ün son derecede zarif, asla hakaret içermeyen bir eleştirisinden dolayı genel yayın yönetmenini mi kovacak?...

Gülerim…

Bu iddiayı ortaya atanlar belli ki Aydın Doğan’ı hiç tanımamışlar…

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden üç gün önce istifa etmiş olması kadar istifanın Vuslat Doğan tarafından açıklanması da çok önemlidir…

(Bence) Berberoğlu istifasını keşke kendisi açıklasaydı…

Böylesi doğru olmadı…

İstifayı kişisel olmaktan çıkarıp kurumsallaştırdı…

 

Ne yani?..

Berberoğlu istifa etmedi de ettirildi mi?..

Bu sorunun doğru cevabını Berberoğlu’nun bile tam olarak cevaplayabileceğini zannetmiyorum…

Ama…

İstifa’nın, damat Mehmet Ali Yalçındağ’ın baskısıyla olduğuna ihtimal bile vermiyorum…

Evet…

Neden mi?..

Yalçındağ, işadamlığından daha ziyade medya patronluğu ağır basan bir medya yöneticisi de ondan…

Bundan 20 yıl önce olsaydı aksini yazardım...

Ama Yalçındağ son yirmi yılda tam bir medya yöneticisi oldu...

Yani...

Onun bu yönü bilhassa siyasi baskılara daha uzun vadeli bakmasını gerektirmez mi?..

Yalçındağ artık 20 yıl önceki kadar genç ve deneyimsiz değil ki…

Siyasetçilerin “yolcu”, medya patronlarının ise “hancı” olduklarını bilmez mi?..

Bilmez mi ki medyada kalıcı olmanın tek şartı marka değerinin korunmasıdır…

Bilmez ki, kayınpederinin 20 yıl önce Simavi ailesinden satın aldığı Hürriyet’i Hürriyet yapan merkezde kalabilmeyi başarmasıdır…

Hürriyet gibi bir markaya sahip olmanın başbakanlık koltuğunda oturmaktan çok daha “etkili” ve “saygın” olduğunu bilmeyebilir mi?..

 

Peki de arkadaş…

Enis Berberoğlu’nun eleştirilecek yanı hiç mi yoktu?..

Kimin olmaz ki?..

Kimin olmadı ki?..

Ama…

Berberoğlu’nun eleştirilecek yanı asla muhalefet eden bir gazete yaptığı iddiası değildir…

Çünkü Hürriyet, köşelerde her ne kadar muhalefet ağırlıklı olsa da…

Haber sayfalarında iktidara yakınlığıyla bilinmekte ve “yıllanmış okurları” tarafından “Erdoğan’a (Ak Parti’ye değil) yağcılık yaptığı iddiasıyla” eleştiri yağmuruna tutulmaktadır…

Oysa bir gazete için asıl olan genel yayın politikasıdır…

Ancak…

Son yılların en büyük gerçeği ise gazeteleri artık haberlerin değil köşe yazarlarının “Okunur” kıldığıdır…

Gazeteler özel habercilikten vazgeçip ajans haberciliğine başladıktan sonra yok aslında birbirlerinden farkları…

Ama…

Her birinin köşe yazarlarının kimileri fanatik okur kitlesine sahip oldukları içindir ki gazetenin tirajı üzerinde etki sahibidirler…

 

Demek istemem o ki…

Eğer iddialar doğruysa ve Berberoğlu patronaj tarafından gönderilmişse…

Sırada da yine iddia edildiği gibi Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan ve Yılmaz Özdil varsa…

İnanmam…

İnanmam zira…

Aydın Doğan’ın da Vuslat Hanım’ın da ve diğer üst düzey yöneticilerin de öyle bir tasarrufu alabilecek kadar yönetici vizyonundan yoksun olduklarını aklımın ucundan dahi geçiremem…

Anlayamadığım şu:

Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan ve Yılmaz Özdil de gönderilirse Hürriyet’i kim niçin satın alıp da okuyacak?..

Akif Beki için mi?..

Yahu olacak şey mi?..

Bugün Türkiye’nin en çok okunan üç yazarının kovulacakları iddia edilen Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan ve Yılmaz Özdil olduğunu bilmeyen mi var?..

Herkesin bildiğini Aydın Bey ve Yalçındağ ya da Vuslat Hanım bilmez olur mu?..

Ne yani?..

Belki de en geç altı ay içinde paramparça olacağı konusunda Ak Parti içinde bile mutabakat oluşmuşken Aydın Bey neden gazetesinin marka değerini Sabah’ın yaptığı gibi sıfırlasın?..

Hürriyet’in matbaaları ve binası kaç para eder ki?..

Hürriyet’in bugünkü binasını sıfırdan yapsanız…

Matbaa makinelerini sıfırdan satın alsanız kaç para ödersiniz?..

Ben size söyleyeyim: En çok 100 milyon lira…

En çok hem de…

İyi de arkadaş Hürriyet’i 100 milyon Liraya satın alabilir misiniz?..

İmkân var mı?..

Borsa değeri milyarın çok üzerinde olan bir kurumu siyasal iktidarın emrine verip “marka değerini sıfırlamak” akıllı bir işadamının düşeceği hata mı?..

 

Peki; ne olur?..

Büyük ihtimalle Abdullah Gül’e olan yakınlığı, Erdoğan’a olan yakınlığından çok daha ileride olan Fikret Bila genel yayın yönetmenliğine getirilir…

Biraz acıtıcı muhalefet eden yazarlar bir süre çiçek, böcek yazarlar…

Erdoğan’ın (İlk turda seçilmesi halinde) Çankaya’ya çıktığı günden itibaren (Elbette Gül dışlanmışsa) Hürriyet geçmişinde nasıl yaptıysa gazeteciliği yine aynı şekilde yapar…

Yani…

Yeni bir “Sabah vakası” daha yaşanmadan karakterli duruşunu devam ettirir…

Çetin Altan’ın dediği gibi “enseyi karartmayın…”

Berberoğlu istifa etti diye milyarlarca dolarlık marka değeri olan bir gazete yarınının ne olacağı bilinmeyen ve eski gücünden çok şey kaybedeceği ayan beyan ortada olan bir siyasetçinin emrine girmez…

[email protected]

ÇOK OKUNANLAR