Ben PKK sempatizanı bir Ergenekoncu muyum?
Akif Beki'nin Ayşenur Arslan için söyledikleri çok sert tepkiye yok açtı? İşte Beki ve Arslan arasındaki o gerilim...
GAZETECİLER.COM - CNN Türk'ün ilgiyle izlenen programı Medya Mahallesi bugün çok çarpıcı bir tartışmaya sahne oldu.
Ayşenur Arslan'ın Akşam gazetesinin manşet haberine yaptığı yorum Akif Beki'nin sert itirazlarıyla karşılaşınca ekran başındakileri de geren bir tartışma yaşandı. "Bütün yolları ya Silivri'ye ya da Ergenekon'a bağlarsın. Şimdi moda Uludere. Biz her meseleyi bunlara bağlamadan konuşamaz mıyız" diye soran Akif Beki'ye Ayşenur Arslan'ın yanıtı oldukça sert oldu: "Ne demek bu? Ben PKK sempatizanı bir Ergenekoncu muyum?"
İşte ekran başındakileri geren o tartışmanın çok çarpıcı bir bölümü:
Ayşenur Arslan: Akşam gazetesi "Elimi tutar mısın?" diye bir manşet vermiş. Bu fotoğrafa dikkatlice bakın. Helin Alp imzalı bir haber. Bu fotoğraf Hakkari'de çekilmiş belli ki. Çocuklar okula böyle gidiyor, belki de gitmiyor.
Akif Beki: Hakkari Üniversitesi bir kampanya başlatımış.
Ayşenur Arslan: Sağlık Meslek Yüksek Okulu öğrenci ve öğretmenleri, bir kampanya başlatmış, kışlık giysi için. Hem bu kampanyayı duyurayım istedim. Akşam'da ayrıntılar var.Hava sıcaklığı -10 ama -20'leri bulacak. Bu çocuklar üşüyor ama şunu da söylemek istiyorum. Uludere'deki çocuklara, gençlere...
Akif Beki:Bunun Uludere ile alakası yok. O çocuklar çalışma yaşında değil. Uludere deyip duruyorsun, bir şey demiyorum ben, mevzuyu geçeceksin diye. O çocuklar okul çağında...
Ayşenur Arslan: Uludere ölenler... Bu çocuklar da kaçağa gidecek.
SENİN İÇİNDEN HER YER ULUDERE OLSUN GEÇİYOR OLABİLİR
Akif Beki:Buradaki olayla ... Bir şey söyleyeceğim öyle bir durum yok. O senin varsayımın.
Ayşenur Arslan: Nasıl varsayımım?
Akif Beki:Bu haberde öyle bir şey yok. Senin içinden böyle bir arzu geçebilir belki, her yerde bir Uludere olsun diye ama, bunun uludere ile alakası yok. Ne kadar zorlasan da yok yani.
Ayşenur Arslan: Her yerin Uludere olmasını istemek ne demektir onu anlayamadım.
Akif Beki:Uludere ile alakası olmasını isteyebilirsin ama bu olayın görünür bir alakası yok.
Ayşenur Arslan: Akif Beki, mesele bu biliyor musun. Görünür olanı herkes görür.
Akif Beki:Sen bize görünmeyeni söylüyorsun.
Ayşenur Arslan: Evet azizim. Görünmeyen ya da bakmadığınız şeyleri söylemeye çalışıyorum. Neden? Buradaki çocuklar üç beş yıl sonra ...
Akif Beki:Büyüğünce kaçakçı olacaklar yani?
SEN DE ONLARDANSAN SEN DE ÜZERİNE ALIN
Ayşenur Arslan: Ya kaçakçı ya da taş atan çocuklar olacaksa...
Akif Beki:Ne yapmak lazım sence?
Ayşenur Arslan: Görmek lazım.
Akif Beki:Görüyoruz işte, Akşam önümüze getirmiş. Bir ihtiyaç var, yardım kampanyası başlatılmış.
Ayşenur Arslan: Orada ölen insanları görmek lazım azizim. Bunlar kaçakçıydı diye, silenlere benim lafım. Sen onlardansan sen de üzerine alın. Ama sana bir laf etmiyorum.
Akif Beki:Bir saniye...
Ayşenur Arslan: Diyorum ki orada 14-15 yaşında çocuklar öldü.
Akif Beki:Bütün yolları kendince hükümeti sıkıştıracak hale getirebilirsin..
Ayşenur Arslan: Offff!
Akif Beki:Buna hiç bir itirazım olmaz.İstediğin kadar yap bunu.
Ayşenur Arslan: Sen de... Afedersin ama, Şile'de ölenlerde bile oraya mı gider ucu diye onu bile savunmaya çalışıyorsun.
Akif Beki:İnsaf.. Benim orada ne dediğim ortada.
Ayşenur Arslan: E insaf... Ne alakası var. Ben bunu gazetecilere söylüyorum Akif Beki...
BENİM HÜKÜMETE ÇAKMAK GİBİ BİR DERDİM YOK
Akif Beki:Ben de konuşabilir miyim. İstersen sen devam et ben dinleyeyim. Ya da izin verirsen izin verdiğin ölçüde konuşayım.
Ayşenur Arslan: Beni suçlamaya götürdün işi. Hükümeti sıkıştırmak için... Ben hükümete çakmak derdinde değilim. Benim derdim meslektaşlarım. Dediler ki pek çoğu kaçağa gidiyorlardı onlar, suçluydular. Ben de diyorum ki, değerli meslektaşlarım bu tablodan ya kaçakçı çıkar ya taş atan çocuk çıkar diyroum.
Akif Beki:Bunu bu resmi görünce mi hatırladı Ayşenur Arslan. Sen bu ülkenin doğudaki güneydoğusundaki hayatın gerçeğinden bi haber miydin? Bu resmi görünce mi farkettin?
Ayşenur Arslan: El insaf Akif Beki. Ben üç buçuk yıl Van'da yaşadım. Ben Arınç'ın yeni keşfettiklerini orada gördüm azizim. Yüksekova'yı Hakkari'yi bilirim. Denk geldi söylüyorum.
SENİN KÖŞEN VAR BENİM YOK ONDAN DÖNÜP DOLAŞIP AYNI YERE GELİYORUM
Akif Beki: Mesele şu burada işimiz meslektaşlarımızı eleştirmek değil, hükümeti de eleştirebiliriz. Bütün yolların Roma'ya çıkması gibi bir meseleye dönüp dolaşıp gelmesidir mesele.
Ayşenur Arslan: Sen köşesi olan biryazarsın, benim köşem yok. Lütfen şuna dikkat et. Uludere'ye yolların çıkması boşuna değil. Uludere çok ciddi bir kırılmaya yol açtı. İkincisi Uludere olmadan çok önceleri, birbirimizi tanımadığımız için haklısın, ben İnsan Hakları Derneği'nde çalıştım. Ben Nokta dergisinde Dersim kapağı yaptım. Ben bunları şimdi söylemiyorum. 30 küsür yıldır durup durup aynı yere dönüyorum. 30 yıldır aynı film oynuyor çünkü.
ORALARDA DA TELEVİZYON VAR BİZİ İZLİYORLAR
Akif Beki:Oralarda da televizyon var, bizi izliyorlardır.
Ayşenur Arslan: Yani?
Akif Beki:Yanisi yok bu kadar. Takdir ediyorlardır insanlar. Sonuçta kamera önünde konuşuyorlar.
Ayşenur Arslan: Yeni Şafak ile devam ederlim. Şimdi hükümete çalmayacağım.
Akif Beki:Nereye istersen çakarsın. Ben öyle bir şey demedim. Aynı yere getirip mevzuyu düğüm atıyorsun dedim.
Ayşenur Arslan: O cümleyi terkarlar mısın anlamadım.
Akif Beki:Yayından sonra bakarsın, 23 nisan müsameresi yapmıyoruz.
Ayşenur Arslan: Pazartesi günü yüksek gerilim ile başlamayalım lütfen.
Akif Beki:Bir daha anlatayım o zaman, mevzu ne olursa olsun, şu yolu sel bassa, sende de bütün yolları ya Silivri'ye ya da Ergenekon'a bağlarsın. Şimdi moda Uludere. Biz her meseleyi bunlara bağlamadan konuşamaz mıyız. Akşam bir kampanyayı manşet yapmış. Bunu konuşamaz mıyız?
BEN PKK SEMPATİZANI BİR ERGENEKONCU MUYUM?
Ayşenur Arslan: Ben her meseleyi ve Ergenekon'a ve son zamanların modası Uludere'ye bağlıyorum. Bu ne demek, ben PKK sempatizanı bir ergenekoncu muyum?
Akif Beki:Benim ağzıma neden laf uyduruyorsun.
Ayşenur Arslan: Sen de her konuyu Başbakan ile hükümeti savunmak için kullanıyorsun. Şilede batan tekneyi bile savundun. Bugün Ergenekon konusunda ne demek istediğini içeride birlikte konuşalım. Seyircinin zamanından çalmayalım.
Akif Beki:Geçen cuma mesela Ergenekon davasında CHP'Li vekillerin lahmacun yediğini konuşmuştuk. Sen bundan etkilenmiştin. Bana Radikal muhabiri Fatih Yağmur'dan bir mail geldi. diyor ki sanıklar ile yemeleri mümkün değildi. Kendi başlarına yediler diyor. Bir araya gelmeleri de mümkün değil. Bunlar madem sanıkları o kadar düşünüyorlar, sanıkların önünde yememeleri lazım dedi. Konuşuken bazen arka planını tetkik etmeden konuşuyoruz. O gün star'ın haberindeki o bilgi yanlışmış.
Ayşenur Arslan: Kaldı ki orada salonun basıldığı da söyleniyordu. Ama medyayı o kadar dikenli tellerle kuşatılmış bir hale getirdiler ki, Zaman'da Dumanlı Ergenekoncu Medya'yı yazıyor. Geçen fotoğrafımızın altına işte ERgenekoncular yazıldı. Sen arkasından Ergenekona bağlıyorsun diyorsun.
BENİM ZİHNİM BU ŞEKİLDE ÇALIŞIYOR
Akif Beki: Benim Ergenkonu konuşmaya itirazım yok.
Ayşenur Arslan: Ama senin deminki sözlerin yanlış anlaşılabilir.
Akif Beki:Ben düzeltiyorum, Ergenekonu uzun uzadıya konuşalım. Bunda hiç mahsur yok. Ben buradan ona sıçramaya itiraz ediyorum.
Ayşenur Arslan: Benim zihnim bu şekilde çalışıyor, amerikan başkanının söylediği bizim iç işlerini nasıl değiştirir diye düşünüyorum.
Akif Beki: Senin belagatın da buradan geliyor. Benim itirazım da buna.
Ayşenur Arslan'ın Akşam gazetesinin manşet haberine yaptığı yorum Akif Beki'nin sert itirazlarıyla karşılaşınca ekran başındakileri de geren bir tartışma yaşandı. "Bütün yolları ya Silivri'ye ya da Ergenekon'a bağlarsın. Şimdi moda Uludere. Biz her meseleyi bunlara bağlamadan konuşamaz mıyız" diye soran Akif Beki'ye Ayşenur Arslan'ın yanıtı oldukça sert oldu: "Ne demek bu? Ben PKK sempatizanı bir Ergenekoncu muyum?"
İşte ekran başındakileri geren o tartışmanın çok çarpıcı bir bölümü:
Ayşenur Arslan: Akşam gazetesi "Elimi tutar mısın?" diye bir manşet vermiş. Bu fotoğrafa dikkatlice bakın. Helin Alp imzalı bir haber. Bu fotoğraf Hakkari'de çekilmiş belli ki. Çocuklar okula böyle gidiyor, belki de gitmiyor.
Akif Beki: Hakkari Üniversitesi bir kampanya başlatımış.
Ayşenur Arslan: Sağlık Meslek Yüksek Okulu öğrenci ve öğretmenleri, bir kampanya başlatmış, kışlık giysi için. Hem bu kampanyayı duyurayım istedim. Akşam'da ayrıntılar var.Hava sıcaklığı -10 ama -20'leri bulacak. Bu çocuklar üşüyor ama şunu da söylemek istiyorum. Uludere'deki çocuklara, gençlere...
Akif Beki:Bunun Uludere ile alakası yok. O çocuklar çalışma yaşında değil. Uludere deyip duruyorsun, bir şey demiyorum ben, mevzuyu geçeceksin diye. O çocuklar okul çağında...
Ayşenur Arslan: Uludere ölenler... Bu çocuklar da kaçağa gidecek.
SENİN İÇİNDEN HER YER ULUDERE OLSUN GEÇİYOR OLABİLİR
Akif Beki:Buradaki olayla ... Bir şey söyleyeceğim öyle bir durum yok. O senin varsayımın.
Ayşenur Arslan: Nasıl varsayımım?
Akif Beki:Bu haberde öyle bir şey yok. Senin içinden böyle bir arzu geçebilir belki, her yerde bir Uludere olsun diye ama, bunun uludere ile alakası yok. Ne kadar zorlasan da yok yani.
Ayşenur Arslan: Her yerin Uludere olmasını istemek ne demektir onu anlayamadım.
Akif Beki:Uludere ile alakası olmasını isteyebilirsin ama bu olayın görünür bir alakası yok.
Ayşenur Arslan: Akif Beki, mesele bu biliyor musun. Görünür olanı herkes görür.
Akif Beki:Sen bize görünmeyeni söylüyorsun.
Ayşenur Arslan: Evet azizim. Görünmeyen ya da bakmadığınız şeyleri söylemeye çalışıyorum. Neden? Buradaki çocuklar üç beş yıl sonra ...
Akif Beki:Büyüğünce kaçakçı olacaklar yani?
SEN DE ONLARDANSAN SEN DE ÜZERİNE ALIN
Ayşenur Arslan: Ya kaçakçı ya da taş atan çocuklar olacaksa...
Akif Beki:Ne yapmak lazım sence?
Ayşenur Arslan: Görmek lazım.
Akif Beki:Görüyoruz işte, Akşam önümüze getirmiş. Bir ihtiyaç var, yardım kampanyası başlatılmış.
Ayşenur Arslan: Orada ölen insanları görmek lazım azizim. Bunlar kaçakçıydı diye, silenlere benim lafım. Sen onlardansan sen de üzerine alın. Ama sana bir laf etmiyorum.
Akif Beki:Bir saniye...
Ayşenur Arslan: Diyorum ki orada 14-15 yaşında çocuklar öldü.
Akif Beki:Bütün yolları kendince hükümeti sıkıştıracak hale getirebilirsin..
Ayşenur Arslan: Offff!
Akif Beki:Buna hiç bir itirazım olmaz.İstediğin kadar yap bunu.
Ayşenur Arslan: Sen de... Afedersin ama, Şile'de ölenlerde bile oraya mı gider ucu diye onu bile savunmaya çalışıyorsun.
Akif Beki:İnsaf.. Benim orada ne dediğim ortada.
Ayşenur Arslan: E insaf... Ne alakası var. Ben bunu gazetecilere söylüyorum Akif Beki...
BENİM HÜKÜMETE ÇAKMAK GİBİ BİR DERDİM YOK
Akif Beki:Ben de konuşabilir miyim. İstersen sen devam et ben dinleyeyim. Ya da izin verirsen izin verdiğin ölçüde konuşayım.
Ayşenur Arslan: Beni suçlamaya götürdün işi. Hükümeti sıkıştırmak için... Ben hükümete çakmak derdinde değilim. Benim derdim meslektaşlarım. Dediler ki pek çoğu kaçağa gidiyorlardı onlar, suçluydular. Ben de diyorum ki, değerli meslektaşlarım bu tablodan ya kaçakçı çıkar ya taş atan çocuk çıkar diyroum.
Akif Beki:Bunu bu resmi görünce mi hatırladı Ayşenur Arslan. Sen bu ülkenin doğudaki güneydoğusundaki hayatın gerçeğinden bi haber miydin? Bu resmi görünce mi farkettin?
Ayşenur Arslan: El insaf Akif Beki. Ben üç buçuk yıl Van'da yaşadım. Ben Arınç'ın yeni keşfettiklerini orada gördüm azizim. Yüksekova'yı Hakkari'yi bilirim. Denk geldi söylüyorum.
SENİN KÖŞEN VAR BENİM YOK ONDAN DÖNÜP DOLAŞIP AYNI YERE GELİYORUM
Akif Beki: Mesele şu burada işimiz meslektaşlarımızı eleştirmek değil, hükümeti de eleştirebiliriz. Bütün yolların Roma'ya çıkması gibi bir meseleye dönüp dolaşıp gelmesidir mesele.
Ayşenur Arslan: Sen köşesi olan biryazarsın, benim köşem yok. Lütfen şuna dikkat et. Uludere'ye yolların çıkması boşuna değil. Uludere çok ciddi bir kırılmaya yol açtı. İkincisi Uludere olmadan çok önceleri, birbirimizi tanımadığımız için haklısın, ben İnsan Hakları Derneği'nde çalıştım. Ben Nokta dergisinde Dersim kapağı yaptım. Ben bunları şimdi söylemiyorum. 30 küsür yıldır durup durup aynı yere dönüyorum. 30 yıldır aynı film oynuyor çünkü.
ORALARDA DA TELEVİZYON VAR BİZİ İZLİYORLAR
Akif Beki:Oralarda da televizyon var, bizi izliyorlardır.
Ayşenur Arslan: Yani?
Akif Beki:Yanisi yok bu kadar. Takdir ediyorlardır insanlar. Sonuçta kamera önünde konuşuyorlar.
Ayşenur Arslan: Yeni Şafak ile devam ederlim. Şimdi hükümete çalmayacağım.
Akif Beki:Nereye istersen çakarsın. Ben öyle bir şey demedim. Aynı yere getirip mevzuyu düğüm atıyorsun dedim.
Ayşenur Arslan: O cümleyi terkarlar mısın anlamadım.
Akif Beki:Yayından sonra bakarsın, 23 nisan müsameresi yapmıyoruz.
Ayşenur Arslan: Pazartesi günü yüksek gerilim ile başlamayalım lütfen.
Akif Beki:Bir daha anlatayım o zaman, mevzu ne olursa olsun, şu yolu sel bassa, sende de bütün yolları ya Silivri'ye ya da Ergenekon'a bağlarsın. Şimdi moda Uludere. Biz her meseleyi bunlara bağlamadan konuşamaz mıyız. Akşam bir kampanyayı manşet yapmış. Bunu konuşamaz mıyız?
BEN PKK SEMPATİZANI BİR ERGENEKONCU MUYUM?
Ayşenur Arslan: Ben her meseleyi ve Ergenekon'a ve son zamanların modası Uludere'ye bağlıyorum. Bu ne demek, ben PKK sempatizanı bir ergenekoncu muyum?
Akif Beki:Benim ağzıma neden laf uyduruyorsun.
Ayşenur Arslan: Sen de her konuyu Başbakan ile hükümeti savunmak için kullanıyorsun. Şilede batan tekneyi bile savundun. Bugün Ergenekon konusunda ne demek istediğini içeride birlikte konuşalım. Seyircinin zamanından çalmayalım.
Akif Beki:Geçen cuma mesela Ergenekon davasında CHP'Li vekillerin lahmacun yediğini konuşmuştuk. Sen bundan etkilenmiştin. Bana Radikal muhabiri Fatih Yağmur'dan bir mail geldi. diyor ki sanıklar ile yemeleri mümkün değildi. Kendi başlarına yediler diyor. Bir araya gelmeleri de mümkün değil. Bunlar madem sanıkları o kadar düşünüyorlar, sanıkların önünde yememeleri lazım dedi. Konuşuken bazen arka planını tetkik etmeden konuşuyoruz. O gün star'ın haberindeki o bilgi yanlışmış.
Ayşenur Arslan: Kaldı ki orada salonun basıldığı da söyleniyordu. Ama medyayı o kadar dikenli tellerle kuşatılmış bir hale getirdiler ki, Zaman'da Dumanlı Ergenekoncu Medya'yı yazıyor. Geçen fotoğrafımızın altına işte ERgenekoncular yazıldı. Sen arkasından Ergenekona bağlıyorsun diyorsun.
BENİM ZİHNİM BU ŞEKİLDE ÇALIŞIYOR
Akif Beki: Benim Ergenkonu konuşmaya itirazım yok.
Ayşenur Arslan: Ama senin deminki sözlerin yanlış anlaşılabilir.
Akif Beki:Ben düzeltiyorum, Ergenekonu uzun uzadıya konuşalım. Bunda hiç mahsur yok. Ben buradan ona sıçramaya itiraz ediyorum.
Ayşenur Arslan: Benim zihnim bu şekilde çalışıyor, amerikan başkanının söylediği bizim iç işlerini nasıl değiştirir diye düşünüyorum.
Akif Beki: Senin belagatın da buradan geliyor. Benim itirazım da buna.