Ben de desem ki 'çocuğu yaşında!'...
İntikamınızı düşmanınız güçlüyken değil, düştüğü anda alıyorsunuz… Düşmanınız yerde hareketsiz yatarken vuruyorsunuz…
ADNAN BERK OKAN
“İntikam” aslında “asil bir duygu” olarak bile kabul edilebilir…
Özünü incelerseniz “Adalet” de bir tür “İntikam” kurumudur ama…
İNTİKAM asildir…
İNTİKAM kalleşlik yapmaz…
İNTİKAM belden aşağı vurmaz…
İNTİKAM çalanın malını çalmaz…
İNTİKAM öldürenin kellesini almaz…
İNTİKAM ırza geçenin ırzına geçmez…
İNTİKAM suçlu ile alay etmez…
İNTİKAM onurunu kırmadan keser cezayı…
***
Sen ey Reha Muhtar!..
Ve sen ey M. Yakup Yılmaz...
Siz kendinizi “kanaat önderi” mi sanıyorsunuz?..
Siz kendinizin “Köşe Yazarı” olduğunuzu mu düşlüyorsunuz?..
Asla!..
Siz ne "yazar"sınız...
Ne de kanaat önderi olabilecek kadar erdemlisiniz...
Siz ikiniz de birer ”ZAVALLI” tipsiniz…
Çünk siz ikiniz de “intikam” alırken aşağılaşıyorsunuz…
Tiksinti veren birer ifrazat halini alıyorsunuz…
İntikamınızı düşmanınız güçlüyken değil, düştüğü anda alıyorsunuz…
Düşmanınız yerde hareketsiz yatarken vuruyorsunuz…
Ama o vuruş esnasında bile dik duramıyorsunuz…
Hareketsiz yatan; elleri, kolları, ayakları bağlı düşmanınızın karşısında eğiliyorsunuz…
O haldeyken bile düşmanınızın büyüklüğünü zımnen kabul etmiş oluyorsunuz…
Sen ey REHA MUHTAR!..
Ve sen ey MEHMET YAKUP YILMAZ…
Cem Uzan’ı sevmeyebilirsiniz…
Ben de pek haz etmem ondann çünkü “bîvefa”dır…
“Yası dışı” biri olduğuna inanabilirsiniz…
Hukuk da sizin gibi düşünüyor olsa gerek ki "Ceza" kesiyor Uzan’a...
Ancak…
Bütün bunlar, size Cem Uzan’ı ve onun üstünden eşi Alara Uzan’ı cezalandırma hakkını vermez…
Ne sizin ne de başkalarının; Alara ve Cem Uzan’ın şahsiyetleri ile alay etme; onurlarını kırma, şereflerini yok etme, namuslarını lekeleme, yasaların verdiği “sözleşme” hakkını yerden yere vurma özgürlüğünüz yok...
Olamaz da…
“Her evlilik AŞK üzerine kurulur” diye ne bir kural, ne de bir “yasa” var…
Nitekim ikinizin de patronu olan Aydın Bey’in ortanca ve küçük kızlarının evlilikleri de "AŞK"evliliği değil...
Nikâh öncesi yapılan sözleşmelerle “garanti” altına alınmış evlilikler…
Pekiiii…
“Ayıp” mı değil?..
“Günah” mı?...
Asla!...
“Suç”mu?..
Aksine en yasal hakları…
Biri Sabancı ailesinin gelini…
Diğeri, Boyner’lerin…
Her iki hanımefendi de gelin gittikleri aileler gibi ülkenin en varlıklı ailelerinden biri olan “Doğan Ailesi"nin kızları olarak elbette evlilik öncesi “sözleşmesi” imzalayacaklar…
“Ayıp, günah veya suç” bunun neresinde?..
Ama be hey REHA!..
Ama be hey YAKUP!..
Unutmayınız ki; asil ruhlu insanların “düşmanları” olmaz, “rakipleri” vardır…
Asil ruhlu insanlar zordaki rakiplerine vurmaz, ayağa kalkmasını beklerler yarışmak için…
Sporcular piste çıkıp yarışsalar…
İçlerinden biri yarış sırasında düşse, diğerleri dönüp onun üstüne mi basarlar?..
Dönüp yerde yatan sporcunun yüzünü, gözünü mü tekmelerler?..
Asla!..
Ama…
Bu sporcuların içinde sadece “görünüm olarak insan”olan biri veya birileri varsa yarışı bırakır, düşen sporcunun yüzünü gözünü tekmelerler…
Sen ey REHA MUHTAR ve sen ey MEHMET YAKUP YILMAZ!..
Siz ikiniz de yerde boylu boyunca yatan, elinde kalem gücü olmayan bir adamı tekmeliyorsunuz…
Daha da fenası…
Olan bitende hiç günahı olmayan, iki çocuk sahibi bir genç anneyi taciz ediyor, yasaların yapmadığını yapıp ona "CEZA" kesiyorsunuz...
Ve sonra da "İNFAZ" ediyorsunuz…
Ve sonra da ellerinizde purolarınız; yüzlerinizde yılışık, arsız, edepsiz, iliştirilmiş bir gülümseme ile hava atıyorsunuz…
“Nasıl geçirdik ama!”
Yuh be, yuh size!..
Sizin gibi utanmaz, arlanmaz, şövalyelik ruhundan nasiplerini alamamış tetikçileri mesleğim adına lânetliyorum…
ADNAN BERK OKAN