MEDYA KÖŞESİ

Belki inanmayacaksınız ama gerçek!..

Belki inanmayacaksınız ama bugün, Fatih Altaylı'nın 3 yazısına da destek veriyoruz...

Belki inanmayacaksınız ama gerçek!..
GAZETECİLER.COM - Belki inanmayacaksınız ama bugün, Fatih Altaylı’nın 3 yazısına da destek veriyoruz…
Deniz Baykal’ın, Başbakan’dan gelen “görüşelim” teklifini biz de ciddiye almasını ve ülkenin içinde bulunduğu bu mini iç savaş ortamından çıkarılmasını istiyoruz…
Hele dün gece Deniz Bölükbaşı’nı da dinledikten sonra, “Demokratik Açılım” paketinin ne kadar önemli ve değerli olduğunu; Ak Parti’nin CHP ile uzlaşmasının ülkemiz için ne kadar hayati değer taşıdığını daha iyi anladık…
MHP’nin sadece iç politik hesaplar peşinde olduğunu fark ettik…
Fazla uzatmadan sizi Fatih Altaylı'nın bugünkü yazılarıyla baş başa bırakalım...
 
 
Deniz Bey görüşmek zorunda
 
BAŞBAKAN Erdoğan, "demokrasi açılımı" ile ilgili mektubunu anamuhalefet lideri Deniz Baykal'a gönderdi.
Şimdi top Deniz Bey'de. Daha önce bu konuda yazdığım zaman "Mektubu görelim hele" demişti.
Şimdi mektup elinde. Ve Deniz Bey'in günlük siyaseti bir kenara bırakıp, Başbakan'la bu konuyu görüşmesi şart. Bir vatandaş olarak "Ülke yararına beklentim" bu.
Peşin bir "Hayır" ülkeye haksızlıktır. Görüşmek, toplum adına şarttır.
 
 
Doğan, Koç'u yanına çekmek istiyor
 
DÜN Doğan Grubu'na ait gazetelerden birinde "Habertürk" adını birinci sayfada görünce şaşırdım.
Kendilerine karşı bir cephe açıldığını söylüyor ve bu cephede bizim de olduğumuzu iddia ediyorlardı.
Şaşırdım.
Çünkü usulsüz işlemler yaparak başlarına açtıkları felakete bu gazete hiçbir şekilde müdahil olmadı.
Ortada bir büyük vergi kaçakçılığı iddiası olduğu halde, okurumuza "medya kavgası" intibaı vermemek için bu konuya mesafeli yaklaştık.
Ancak bu mesafeli yaklaşım bile Doğan Grubu tarafından karşıtlık olarak algılanmıştı.
Sonra haberi okuyunca gördüm ki, geçen hafta HT Ekonomi'de yer alan bir haberdeki tek satın karşıtlık olarak değerlendirmişler.
Haberin özeti şu: Ekonomi gazetemiz, TÜSİAD'daki Koç-Doğan işbirliğini haber yapmış ve bir işadamının "Koç Grubu da incelemeden geçtiği için Doğan'la birlikte hareket etmeye başladı" şeklindeki bir görüşünü aktarmış.
Bu karşıtlık olmuş, hayâsızca yayın olmuş.
Madem öyle, gelin size olayı anlatayım.
Bir süre önce, Ekonomi servisimize "Koç Grubu'nun da vergi uzmanları tarafından incelendiği" haberi geldi.
Haber kaynağı iş dünyasından bir isimdi.
Bunun üzerine muhabir arkadaşlarımız, Maliye içindeki kaynaklarından bununla ilgili bilgi arayışına girdiler.
Aldığımız gayri resmi bir bilgiye göre, Koç Grubu'na bağlı bir şirkette vergi incelemesi yapılmıştı ve bir rapor hazırlanıyordu.
Bunun üzerine Koç Grubu Başkanı Mustafa Koç'u bizzat aradım.
Mustafa Bey'e aldığımız bilgiyi aktardım. Görüşünü sordum.
"Bilgim dahilinde olan bir şey yok. Olsaydı bilirdim ama bir inceleyeyim, size bilgi vereyim" dedi nazikçe.
İki saat sonra arayarak, "Vergi konularına bakan başkan yardımcısı arayıp sizi bilgilendirecek" dedi.
Nitekim hemen aradılar ve bilgi verdiler.
Koç Grubu'nun ilgili biriminden venlen bügı şuydu: "Tüpraş'ta damga vergisinden kaynaklanan bir inceleme yapıldığı doğrudur.
Ancak bununla ilgili bir rapor hazırlanıp hazırlanmadığı konusunda bir bilgimiz yok." Vergi gibi hassas bir konuda, ortada henüz bir rapor yokken ve vergi gizliliği esasken, biz de bu haberi hiçbir şekilde yapmadık.
Benim anladığım, Doğan Grubu, KoçGrubu'nu yanına çekebilmek için Koç'u ürkütmek üzere bir manevra yapıyor.
Ne yaptıkları bizi ilgilendirmez.
Ancak bizi bu işlere bulaştırmaya kalkışmasınlar.
Hayatlarında bir kez olsun sağa sola bulaşmadan kendi işleriyle ilgilensinler.
Onlar için zor olacak ama rica ediyorum.
 
 
Bunu yazacak kadar sapık senarist bulamazsınız
 
 "DİZİLER Türk aile yapısına zarar veriyor" tartışması başlayınca bir yazı yazdım ve "Türk aile hayatı dizilere zarar veriyor olmasın" diyerek Türkiye'de yaşanan rezillikleri aktardım.
Konuyu gündeme getirenlere de en azından gazetelerin 3. sayfalarına bakmaları önerisinde bulundum.
Lehte ve aleyhte pek çok tepki geldi.
"Haklısınız" deyip benim yazdıklanmdan beter örnekler gönderenler de oldu, hakaretler edip "Türk ailesi öyle değildir" diyenler de. Ben bugünkü manşetimizde yer alan haberi "aleyhte" eleştiri yapanlara ithaf etmek istiyorum.
Rezil bir baba, çocuk pornosu ve hayvan pornosu tutkunu.
Belli ki, pedofil ve zoofil.
Eşine zorla bunları seyrettiriyor.
Yetmiyor, kendi çocuklarına böyle bir film çektirmek istiyor.
"Diziler Türk aile yapısını bozuyor" diyenlere sormak isterim.
Böylesine bir sapıklığı, böylesine bir bozukluğu hangi senarist aklına getirebilir, hangi senarist yazabilir, yazmaya cesaret edebilir.
Hadi baba sapık, baba hastalıklı bir ruh.
Ya gerisi.
Anne, çocuklarını korumak ve kurtarmak için bu suçlamalarla mahkemeye gidiyor ve boşanma davası açıyor. Ve boşanıyor.
Ama bu davayı dinleyip izleyen savcının da, hâkimin de aklına, "Öyle bir baba hakkında dava açmak gerekir" diye bir düşünce gelmiyor.
Çocuk pornosu dünyada en aşağılık suç olarak kabul edilirken, bu suçlamalara muhatap olan "sapık baba" Türkiye'de elini kolunu sallayarak sokakta geziyor.
Bırakın Allah aşkına dizileri mizileri.
Türkiye'de "rezilliğin zirvesi" sokakta.
Hem de yargının gözü Önünde.
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 4 yorum