MEDYA KÖŞESİ

Bekir Coşkun'a bir muhtıra da Tezcan'dan

Ahmet Tezcan, Bekir Coşkun'un tepki çeken "Paşa" başlıklı yazısı nedeniyle Genelkurmay bildirisini gölgede bırakan suçlamalar yöneltti.

Bekir Coşkun'a bir muhtıra da Tezcan'dan
GAZETECİLER.COM
Ahmet Tezcan, Cumhuriyet yazarı Bekir Coşkun'u hedef aldığı yazısında ağır ifadeler kullanırken sert suçlamalarda bulundu. Coşkun'un Genelkurmay'ı hükümet karşsında pasif olmakla eleştirdiği yazısında Genelkurmay Başkanı'nı köpek yerine koyduğunu belirten Ahmet Tezcan, "Hoşt" başlıklı yazısında açtı ağzını yumdu gözünü.

gazetepusula.net'de yazan Ahmet Tezcan, Bekir Coşkun'un bildiriye konu olan "Paşa" başlıklı yazısını alıntıladıktan sonra Cumhuriyet yazarı için Genelkurmay bildirisini gölgede bırakan suçlamalar yöneltti.

İşte Tezcan'ın yazısındaki ilgili bölüm:

Halkı aptal yerine koyanların zekası bu kadar işte!

Alışmışlardı işlerine daha doğrusu patronlarının işine gelmeyen iktidarı devirmek için askeri tahrik edip halkın üstüne salmaya. Şimdi bu zevkten, keyiften, hazdan mahrum kaldılar. Dertleri o.

Darbe yapmıyor, muhtıra vermiyor diye Genelkurmay Başkanı’nı köpek yerine koyup, omzundaki yıldızları tasma olarak tasvir eden bu aşağılık zeka, yıllar boyunca patronunun en küçük yanlışına gık diyememiş bir kuru kursak olarak yaşamıştı.

Sermaye gölgesinde nemalana nemalana yeşerip, “ben oldum artık millete istediğim gibi hakaret ederim” ayrıcalığına sahip olduğunu zannetmişti.

Bu yaratık türünü doğuran, emziren, besleyip büyüten bir sistem vardı çünkü.

O sistem ilk kez yalpaladı, sarsıldı, yeri öptü.

Halkın peşpeşe patlattığı üç tokattı o asalak güruhu besleyen sisteme yer öptüren.

Bu yüzden halk düşmanı kesildiler.

Bu yüzden halka “göbeğini kaşıyan adam” dediler.

Bu yüzden halkı “bidon kafa” ilan ettiler.

Halkın villalarındaki köpek kadar değeri yoktu gözlerinde.

Öldüğünde anısına kitaplar yazacak kadar yücelttiler köpeklerini.

Gölgesinde beslendikleri sermaye gruplarının sömürdüğü insanlar, yoksul Anadolu insanları umurlarında bile olmadı.

O insanlar kendi gelecekleri adına sandığa oy attıklarında, onlar halkı taş yağmuruna tuttular.

Askeri dürttüler, yargıyı dürttüler, üniversiteleri dürttüler.

28 Şubat en bariz örneğidir, dürte dürte adını postmodern koydukları darbe ile hükümet devirip, halkın defterini dürüp kasasından yaklaşık 80 milyar doların peşkeş çekilmesine vesile oldular.

Şimdi bunu tekrar yapamamanın öfkesiyle salyalı satırlarla saldırıyorlar.

Ellerinden gelse, güneşe çıkmaktan çekinmeseler, kendi gölgelerinden korkmasalar gerçek satırlarla halka saldırmaktan da çekinmezler asla.

28 Şubat’ta “Gerekirse Silah Kullanırız” manşetiyle gösterdiler bunu.

Attıkları iftiralarla gösterdiler.

Sokakta üniversiteli genç kızların başındaki örtüyü parçalamaya kalkanları yücelterek gösterdiler.

Şimdi yapamıyorlar.

Onlara teşne kalmadı zira.

Korkuyorlar. Yediklerinin kusturulmasından korkuyorlar. Hukuktan korkuyorlar. Haktan korkuyorlar. Ve elbette halktan korkuyorlar.

O yüzden bir zamanlar sırmalı kapısından geçerken yerlere kadar eğildikleri Genel Kurmay Başkanlığı’nı hedef alıp, Genel Kurmay Başkanı’na hakaret ederek saldırıyorlar.

Aynaya bakmadan, kendi sıfatlarını ona yüklüyorlar.

Ne dersiniz bunlara siz?

Hani size “göbeğini kaşıyan adam” dediğinde söylemiştiniz lisan-ı hal ile.

İşte o!

“Hoşt!” mu demiştiniz?


Yazının tamamı için
ÇOK OKUNANLAR