Bekir Coşkun polemik yazarı mı?..
Biz de Doğan Satmış’ın bütün yazılarını ve tespitlerini o gözle okur ondan sonra yazmamız gereken bir şey varsa yazarız.
GAZETECİLER.COM - Doğan Satmış’ın gazeteciliği konusunda olumsuz eleştiri yönetilemeyeceği genel kabul görmüş bir düşücedir.
“Doğan satmış yazmışsa doğru yazmıştır” deyişi de keza Medya sektöründe yerleşiktir.
Biz de Doğan Satmış’ın bütün yazılarını ve tespitlerini o gözle okur ondan sonra yazmamız gereken bir şey varsa yazarız.
Bugünkü makalesini de yine o anlayışla okuduk ve şunu gördük: “Bekir Coşkun Polemik Yazarıdır”…
Bakın ne diyor Doğan Satmış:
Coşkun, iki yıl önce Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce "Yılın Köşe Yazarı" seçilmişti. Bu seçimi yapan 5 kişilik jüride ben de vardım.
Jüri üyeleri, tüm adayları değerlendirmiş, toplantıya hazır gelmişlerdi.
Sıra "Yılın Köşe Yazarı"na geldiğinde, adayların içinde olduğu zarfı alıp, öteki jüri üyelerine sormuştum: "Açmama gerek var mı?" Jüri üyelerinin tümü, "Hayır, hiç açma. Ödül Bekir Coşkun'un" yanıtını vermişlerdi, jüri üyelerinin tam puanı ve oybirliği ile Coşkun seçilmişti.
Çünkü, o zamanlar Bekir Coşkun'un siyasetçilerle yaşadığı "ülkeyi terk etme" polemiği çok tazeydi, "Gidecek yerim yok" başlıklı yazısının mürekkebi kurumamıştı.
Doğan Satmış, bizim birkaç yazıda anlatamadığımızı(!) bir cümle ile özetlemiş…
“Bekir Coşkun'un siyasetçilerle yaşadığı "ülkeyi terk etme" polemiği çok tazeydi”
Lütfen düşünün bakalım bulabilecek misiniz?..
Dünyanın hangi gelişmiş ülke medyasında bir yazar, yaptığı “polemik” ile “yılın yazarı” unvanını alabilir?..
Hiçbir gelişmiş ülke medyası böyle bir garabete izin vermez…
Yazarlar, yazdıkları önemli bir her ve yorumlarıyla değerlidir gelişmiş ülkelerde…
Bizde ise polemikleriyle…
Doğan Satmış’a teşekkür ediyor ve makalesinin tamamını yayımlıyoruz…
"Gidecek yerim yok"
NEDENSE bizde gazeteciler, birbirlerini yemekten çok zevk alır. Ve bu sadece günümüzde değil, yıllardır böyledir.
Ancak bazı isimler vardır ki, gazeteciler birbirleriyle ne kadar çekişsede, hınçlar, kompleksler ve önyargılar bir tarafa atılır, onlara saygı gösterilir. Aradan onlarca yıl da geçse bu isimler hem saygın kalır, hep özenle korunur, hep "Meslek Büyüğü" muamelesi görür.
Bekir Coşkun, bunlardan biri.
Coşkun, iki yıl önce Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce "Yılın Köşe Yazarı" seçilmişti. Bu seçimi yapan 5 kişilik jüride ben de vardım.
Jüri üyeleri, tüm adayları değerlendirmiş, toplantıya hazır gelmişlerdi.
Sıra "Yılın Köşe Yazarı"na geldiğinde, adayların içinde olduğu zarfı alıp, öteki jüri üyelerine sormuştum: "Açmama gerek var mı?" Jüri üyelerinin tümü, "Hayır, hiç açma. Ödül Bekir Coşkun'un" yanıtını vermişlerdi, jüri üyelerinin tam puanı ve oybirliği ile Coşkun seçilmişti.
Çünkü, o zamanlar Bekir Coşkun'un siyasetçilerle yaşadığı "ülkeyi terk etme" polemiği çok tazeydi, "Gidecek yerim yok" başlıklı yazısının mürekkebi kurumamıştı.
Türkiye'de rutin köşe yazan 600-700 gazeteci olduğu, bunların haftada ortalama 2 bin yazı yazdığı düşünülürse, iki yıl önceki bir yazının başlığını hatırlamamız bile, bu ödülün ne kadar doğru olduğunu kanıtlıyor sanırım.
• Bekir Coşkun, sadece bu polemikle değil başka yazılarıyla da hafızalara kazındı.
Yıllar önce kaybettiği Pako, artık bir "kült" oldu.
Bugünlerde barışma kararı aldığı "Göbeğini kaşıyan adam", Türk siyasi hayatına kazandırılmış deyim haline geldi.
"Benim Ermeni meselem" diyerek iğneli fıçıya dalma (esaretini o gösterdi.
Ve bilir misiniz ki, geçenlerde iki köpeğin kavgasını ayırmak islerken, çok sevdiği köpeklerin dişlerine de hedef oldu.
Kendisi kavgayı şöyle anlattı: "Aslında iki köpekten biri yaşlı, öteki gençti. Genç olanı, yaşlının boynunu ısırıp, başını suya bastırarak boğmaya çalışıyordu, gitmesem öldürecekti. Koşarak araya girince, tabii ki ben de hasar gördüm, ama sonunda o köpeği ölümden kurtardım." İki köpeğin, böyle kanlı kavgasının arasına kaç babayiğit girer, doğrusu bilemiyorum. Ben giremem.
Hoş geldin Bekir Abi.
Kabak Hülya Avşar'a
AÇILIM maçılım elerken kabak Hülya Avşar'ın başına patladı.
"Türkiye artık daha demokratik oldu" sanıp, gazeteci Devrim Sevimay'a birkaç cümle söyleyen Hülya Avşar'a soruşturma açıklı.
Sonunda, âc-\\\\ da gelebilir, ceza da çıkabilir. Ama sadece bu nedenle Hülya Avşar'ın hapse gireceğine pek ihtimal vermiyorum.
Ama bu soruşturma, başka bir işe yarar ki, bence çok daha vahim. Artık kimse öyle "Demokrasi var, ülke açılıma gidiyor" diye konuşamaz.
"Hülya Avşar'ı yargılayan, bana ne yapmaz" psikolojisi herkesi susturur.