Bekir Coşkun kaybetti çünkü...
Bekir Coşkun, bir aydının kendini inkarı anlamına gelen yazısıyla zaten kaybetmişti. Ama sonrasındaki açıklamalarıyla o yazının bile gerisine düşerek iyice battı...
GAZETECİLER.COM
Son günlerin en çok konuşulan gazetecileri arasında Bekir Coşkun özel bir yere sahip. Hem Genelkurmay'ın hem hükümetin hem de hükümet medyasının ortak hedef haline gelen Cumhuriyet yazarı, tozu dumana katan "Paşa" yazısıyla şiddetli bir eleştiri dalgasıyla karşı karşıya kaldı...
Geçtiğimiz akşam CNN Türk ekranına telefonla bağlanan Coşkun, tepkilere konu olan yazısının yanlış anlaşıldığını savundu. Yazıda generallere hakaret etmediğini belirten Coşkun, "Paşalık ünvanı 1934'te yasaklanmıştır" diyerek köpek benzetmesinde generalleri kastetmediğini söyledi. Medyanın ve toplumun kendisini yalnız bıraktığından şikayet etti... Hatta yazıyı içindeki hayvan sevgisiyle izah ettiği bölüm var ki seyrederken acı çektik...
Coşkun eleştirilere karşı aldığı tutumla inandırıcı olmaktan o kadar uzak kaldı ki destekçileri dahi yazısının içeriğini dillendirmekten kaçınıyorlar. Kaçınıyorlar çünkü, yazının her satırı Coşkun'un "yapmadım" dediği şeyi yaptığını gösteriyor... Coşkun'un şikayet ettiği yalnızlığın nedeni korku değil. Nedim Şener ve Ahmet Şık örneğinde görüldüğü gibi muhalefetin korku gibi sorunu yok. Sorun Bekir Coşkun'un kendi yazısına karşı dürüst bir tutum alamıyor oluşu, insanların zekasıyla alay edercesine "ben öyle demedim" nakaratında ısrar etmesi. Yani kendisinin dahi savunamadığı bir yazıyı başkalarının savunmasını bekliyor ve umduğunu bulamıyor...
Bekir Coşkun, bir aydının kendini inkarı anlamına gelen yazısıyla zaten kaybetmişti. Ama sonrasındaki açıklamalarıyla o yazının bile gerisine düşerek iyice battı...
Son günlerin en çok konuşulan gazetecileri arasında Bekir Coşkun özel bir yere sahip. Hem Genelkurmay'ın hem hükümetin hem de hükümet medyasının ortak hedef haline gelen Cumhuriyet yazarı, tozu dumana katan "Paşa" yazısıyla şiddetli bir eleştiri dalgasıyla karşı karşıya kaldı...
Geçtiğimiz akşam CNN Türk ekranına telefonla bağlanan Coşkun, tepkilere konu olan yazısının yanlış anlaşıldığını savundu. Yazıda generallere hakaret etmediğini belirten Coşkun, "Paşalık ünvanı 1934'te yasaklanmıştır" diyerek köpek benzetmesinde generalleri kastetmediğini söyledi. Medyanın ve toplumun kendisini yalnız bıraktığından şikayet etti... Hatta yazıyı içindeki hayvan sevgisiyle izah ettiği bölüm var ki seyrederken acı çektik...
Coşkun eleştirilere karşı aldığı tutumla inandırıcı olmaktan o kadar uzak kaldı ki destekçileri dahi yazısının içeriğini dillendirmekten kaçınıyorlar. Kaçınıyorlar çünkü, yazının her satırı Coşkun'un "yapmadım" dediği şeyi yaptığını gösteriyor... Coşkun'un şikayet ettiği yalnızlığın nedeni korku değil. Nedim Şener ve Ahmet Şık örneğinde görüldüğü gibi muhalefetin korku gibi sorunu yok. Sorun Bekir Coşkun'un kendi yazısına karşı dürüst bir tutum alamıyor oluşu, insanların zekasıyla alay edercesine "ben öyle demedim" nakaratında ısrar etmesi. Yani kendisinin dahi savunamadığı bir yazıyı başkalarının savunmasını bekliyor ve umduğunu bulamıyor...
Bekir Coşkun, bir aydının kendini inkarı anlamına gelen yazısıyla zaten kaybetmişti. Ama sonrasındaki açıklamalarıyla o yazının bile gerisine düşerek iyice battı...