Bedri Baykam Fenerbahçe'yi savununca neler oldu?..
Bu Fenerbahçe bu yazarı, çizeri, yöneticisiyle bugüne kadar küme düşmeden gelmişse yatsın kalksın....
ADNAN BERK OKAN
Siz neymişsiniz be aabilerim, ablalarım!..
"Vaaauuuvvv!" yani...
Meğer sizler sadece "futbol yorumcusu" değil birer hukuk uzmanıymışsınız...
Meğer içinizde bazıları sadece "ressam" değil, hukuk otoritesiymiş...
Meğeri içinizden kimileriniz sadece bir "şarkıcı - söz yazarı" değil, hukuk allamesiymiş...
Tabi efendim...
"Ressam" derken Bedri Baykam'dan...
"Şarkıcı - Söz yazarı" derken de Ercan Saatçi'den söz ediyorum...
Breh, breh, breh...
Ercan Saatçi aynı zamanda "nöbetçi/gezgin yorumcu" olarak da tebarüz etti...
Bir CNNTÜRK'te, bir HABERTÜRK'te dolaştı durdu...
Bereket İstanbul dışındaymış...
Ya bir de İstanbul'da olsaymış...
Önce Ahmet Hakan'ın "Tarafsız Bölge"ye takıldım...
Beşi, stüdyoda biri de telefonda altı konuk vardı...
Stüdyodaki beş konuğun dördü, son derecede efendi, sakin, kurumları ve kuralları tartışan, yeri geldiğinde esprili ama temelde mutlaka "bilgiye dayalı" konuştu...
Beşinci kişi olan Baykam; saygısız, agresif, akıl dışı, tamamen duygusal(!) ve herkese karşı öfkeliydi...
Ercan Saatçi için yorum yapmak bile istemiyorum...
Düzeyinin metrajını ifade edebilmem için daha önce de bir TV çekiminde Galatasaray için sinkaflı küfürler savurduğunu hatırlatayım yeter...
Bu arada söylemeliyim...
Ahmet Hakan'ı anlayamıyorum...
Madem "bilgi"leriyle ve akıllarıyla programa kalite getiren dört konuk buldun sevgili Ahmet; diğer ikisi neyin nesi?..
Kavga çıkarsınlar, reyting yükselsin diye mi davetliydiler?..
Hayri Beşer ve Ecevit Kılıç isimli gazeteci arkadaşlarımızı şike soruşturma dosyalarıyla ilgili araştırmalarından kaynaklanan bilgileriyle; Bilgin Gökberk objektifliği ve kendine has esprili yaklaşımıyla ve Alpay Köse ise futbol hukuku konusunda uzmanlığıyla ve dördünü de ayrıca sükûnetleriyle tebrik ediyorum...
Duygularını yorumlarına karıştırmadan; gerçekler çerçevesinde yorum yaptılar...
Ama Saatçi ve Baykam bırakmadılar ki biz izleyenler tam bir bilgi sahibi olalım...
Ahmet Hakan da (nedense) Saatçi ve Baykam'ın; bilgileri, akılları ve ellerindeki somut belgeleriyle sohbete katılan konukların sözlerini kesmelerine bol bol imkân verdi...
Açıkça söyleyeyim ki tadım kaçtı...
İşte bunun anlayamıyorum ya...
Bu tür programlar izleyicileri bilgilendirmek için mi yapılıyor?..
Yoksa ekran başına geçmiş kimi fanatiklerin egolarını tatmin için mi?..
Saatçi ve Baykam'ın en garip soruları ise TFF'ye yönelikti...
Neymiş...
Federasyon Başkanı madem Fenerbahçe'yi, UEFA Ligi'ne göndermeyecekmiş, neden küme düşürmemiş?..
Madem küme düşürmemiş UEFA Ligi'ne neden göndermemiş?..
Konukların aklı başında dördü de bu ikilinin saçmaladığını anlatmak istedi ama o kadar naziktiler ki başaramadılar...
Bekledim ki içlerinden biri izleyiciye dönüp nezaketle:
"Sayın izleyiciler az sonra yapacağım konuşma; biri aramızda, diğeri telefon hattında iki beyefendinin anlayacağı dilden olacak... Bu sebeple onların seviyesine ineceğim.... Lütfen affediniz" dedikten sonra elinin içini masaya vurup o ikiliye saydırsın...
Ama nezaketleri buna izin vermedi...
Oysa o ikisi (Baykam - Saatçi) ancak kavgadan, küfürden, hakaretten anlıyor...
Futbol bilgileri sıfır...
"Hukuk" derseniz hiç nasiplenmemişler...
Yahu çocuklar!..
UEFA Ligi'nin ev sahibi TFF değil ki...
TFF, o lige akreditasyon yapıyor sadece...
Yani organizasyona katılacak takımların isimlerini bildiriyor ve yetkisi bitiyor...
Ev sahibi isterse "ben şu takımı kabul etmiyorum" diyebilir...
Yahu adı üstünde "Ev Sahibi"...
Dilediği misafiri kabul eder, dilediğini etmez...
Biz gazeteciler de bu tür organizasyonlar olduğunda akredite edilsek bile bazen ev sahibinin itirazıyla akreditasyon listesinden çıkarılmıyor muyuz?..
Başbakanlık uçağına gazete yönetiminin bildirdiği isim değil; Başbakan'ın "gelsin" dediği arkadaşımız katılmıyor mu?..
Ev sahibi (UEFA), TFF'ye diyor ki:
"Ben araştırdım, bizzat sizin medyanızda yazılan çizilenleri takip ettim, ilgili savcıyla görüştüm ve bana akredite ettiğiniz kurumu evimde ağırlanacak kaliteye sahip bulmadım... Onun yerine bana sunduğunuz diğer ismi davet ediyorum"...
Buna TFF ne yapsın be mübarek adamlar?..
Fenerbahçe'yi ev sahibi istemiyor...
Ama...
Siz kalkıyor; sizi sadece önerme yetkisi olan TFF'yle kavga ediyorsunuz?..
"Ya bizi bir alt kümeye düşür, ya da ev sahibine ısrar et bizi evinde konuk etsin"...
TFF de diyor ki;
"Sizi alt kümeye düşürmem için ya suçunuzu itiraf edeceksiniz; ya da yargı şike yaptığınız konusunda karar verecek... Ben sizi keyfi olarak ve siz istiyorsunuz diye bir alt kümeye düşüremem... Ama; ille de bu sezon bir alt kümede oynamak istiyorsanız o halde suçunuzu itiraf edin ki ben de yetkimi kullanıp, yargı kararını beklemeden gereğini yerine getireyim... Ancak sakın bana 'UEFA' demeyin zira sözüm geçmez... Adamlar ev sahibi ve sizi teklif ettiğim halde kabul etmediler, yapacak bir şeyim yok"...
Hâsılı sevgili dostlar...
Bu Fenerbahçe bu yazarı, çizeri, yöneticisiyle bugüne kadar küme düşmeden gelmişse yatsın kalksın bundan önceki TFF'lerin vurdumduymazlıklarına şükretsin...
Yoksa Spor Toto Süper Ligi; bu yöneticileri, yazarları ve taraftarlarıyla Fenerbahçe için çok fazla "Temiz"...
Not: Bedri Baykam Aziz Yıldırım'ı savunmak için az daha "sokak dedikodularını" bile anlatacaktı da bereket Ahmet yüz vermedi.
Ama...
Bu arada birkaç dedikodu sıkıştırıverdi araya...
Şike operasyonunun Hükümet tarafından, Aziz Yıldırım'ın ticari faaliyetlerini engellemek için yapıldığını bile iddia etti...
Aklı başında Fenerbahçelileri tenzih ederim ama ne yazık ki vitrine çıkan Fenerbahçeliler bunlar!..
[email protected]
Siz neymişsiniz be aabilerim, ablalarım!..
"Vaaauuuvvv!" yani...
Meğer sizler sadece "futbol yorumcusu" değil birer hukuk uzmanıymışsınız...
Meğer içinizde bazıları sadece "ressam" değil, hukuk otoritesiymiş...
Meğeri içinizden kimileriniz sadece bir "şarkıcı - söz yazarı" değil, hukuk allamesiymiş...
Tabi efendim...
"Ressam" derken Bedri Baykam'dan...
"Şarkıcı - Söz yazarı" derken de Ercan Saatçi'den söz ediyorum...
Breh, breh, breh...
Ercan Saatçi aynı zamanda "nöbetçi/gezgin yorumcu" olarak da tebarüz etti...
Bir CNNTÜRK'te, bir HABERTÜRK'te dolaştı durdu...
Bereket İstanbul dışındaymış...
Ya bir de İstanbul'da olsaymış...
Önce Ahmet Hakan'ın "Tarafsız Bölge"ye takıldım...
Beşi, stüdyoda biri de telefonda altı konuk vardı...
Stüdyodaki beş konuğun dördü, son derecede efendi, sakin, kurumları ve kuralları tartışan, yeri geldiğinde esprili ama temelde mutlaka "bilgiye dayalı" konuştu...
Beşinci kişi olan Baykam; saygısız, agresif, akıl dışı, tamamen duygusal(!) ve herkese karşı öfkeliydi...
Ercan Saatçi için yorum yapmak bile istemiyorum...
Düzeyinin metrajını ifade edebilmem için daha önce de bir TV çekiminde Galatasaray için sinkaflı küfürler savurduğunu hatırlatayım yeter...
Bu arada söylemeliyim...
Ahmet Hakan'ı anlayamıyorum...
Madem "bilgi"leriyle ve akıllarıyla programa kalite getiren dört konuk buldun sevgili Ahmet; diğer ikisi neyin nesi?..
Kavga çıkarsınlar, reyting yükselsin diye mi davetliydiler?..
Hayri Beşer ve Ecevit Kılıç isimli gazeteci arkadaşlarımızı şike soruşturma dosyalarıyla ilgili araştırmalarından kaynaklanan bilgileriyle; Bilgin Gökberk objektifliği ve kendine has esprili yaklaşımıyla ve Alpay Köse ise futbol hukuku konusunda uzmanlığıyla ve dördünü de ayrıca sükûnetleriyle tebrik ediyorum...
Duygularını yorumlarına karıştırmadan; gerçekler çerçevesinde yorum yaptılar...
Ama Saatçi ve Baykam bırakmadılar ki biz izleyenler tam bir bilgi sahibi olalım...
Ahmet Hakan da (nedense) Saatçi ve Baykam'ın; bilgileri, akılları ve ellerindeki somut belgeleriyle sohbete katılan konukların sözlerini kesmelerine bol bol imkân verdi...
Açıkça söyleyeyim ki tadım kaçtı...
İşte bunun anlayamıyorum ya...
Bu tür programlar izleyicileri bilgilendirmek için mi yapılıyor?..
Yoksa ekran başına geçmiş kimi fanatiklerin egolarını tatmin için mi?..
Saatçi ve Baykam'ın en garip soruları ise TFF'ye yönelikti...
Neymiş...
Federasyon Başkanı madem Fenerbahçe'yi, UEFA Ligi'ne göndermeyecekmiş, neden küme düşürmemiş?..
Madem küme düşürmemiş UEFA Ligi'ne neden göndermemiş?..
Konukların aklı başında dördü de bu ikilinin saçmaladığını anlatmak istedi ama o kadar naziktiler ki başaramadılar...
Bekledim ki içlerinden biri izleyiciye dönüp nezaketle:
"Sayın izleyiciler az sonra yapacağım konuşma; biri aramızda, diğeri telefon hattında iki beyefendinin anlayacağı dilden olacak... Bu sebeple onların seviyesine ineceğim.... Lütfen affediniz" dedikten sonra elinin içini masaya vurup o ikiliye saydırsın...
Ama nezaketleri buna izin vermedi...
Oysa o ikisi (Baykam - Saatçi) ancak kavgadan, küfürden, hakaretten anlıyor...
Futbol bilgileri sıfır...
"Hukuk" derseniz hiç nasiplenmemişler...
Yahu çocuklar!..
UEFA Ligi'nin ev sahibi TFF değil ki...
TFF, o lige akreditasyon yapıyor sadece...
Yani organizasyona katılacak takımların isimlerini bildiriyor ve yetkisi bitiyor...
Ev sahibi isterse "ben şu takımı kabul etmiyorum" diyebilir...
Yahu adı üstünde "Ev Sahibi"...
Dilediği misafiri kabul eder, dilediğini etmez...
Biz gazeteciler de bu tür organizasyonlar olduğunda akredite edilsek bile bazen ev sahibinin itirazıyla akreditasyon listesinden çıkarılmıyor muyuz?..
Başbakanlık uçağına gazete yönetiminin bildirdiği isim değil; Başbakan'ın "gelsin" dediği arkadaşımız katılmıyor mu?..
Ev sahibi (UEFA), TFF'ye diyor ki:
"Ben araştırdım, bizzat sizin medyanızda yazılan çizilenleri takip ettim, ilgili savcıyla görüştüm ve bana akredite ettiğiniz kurumu evimde ağırlanacak kaliteye sahip bulmadım... Onun yerine bana sunduğunuz diğer ismi davet ediyorum"...
Buna TFF ne yapsın be mübarek adamlar?..
Fenerbahçe'yi ev sahibi istemiyor...
Ama...
Siz kalkıyor; sizi sadece önerme yetkisi olan TFF'yle kavga ediyorsunuz?..
"Ya bizi bir alt kümeye düşür, ya da ev sahibine ısrar et bizi evinde konuk etsin"...
TFF de diyor ki;
"Sizi alt kümeye düşürmem için ya suçunuzu itiraf edeceksiniz; ya da yargı şike yaptığınız konusunda karar verecek... Ben sizi keyfi olarak ve siz istiyorsunuz diye bir alt kümeye düşüremem... Ama; ille de bu sezon bir alt kümede oynamak istiyorsanız o halde suçunuzu itiraf edin ki ben de yetkimi kullanıp, yargı kararını beklemeden gereğini yerine getireyim... Ancak sakın bana 'UEFA' demeyin zira sözüm geçmez... Adamlar ev sahibi ve sizi teklif ettiğim halde kabul etmediler, yapacak bir şeyim yok"...
Hâsılı sevgili dostlar...
Bu Fenerbahçe bu yazarı, çizeri, yöneticisiyle bugüne kadar küme düşmeden gelmişse yatsın kalksın bundan önceki TFF'lerin vurdumduymazlıklarına şükretsin...
Yoksa Spor Toto Süper Ligi; bu yöneticileri, yazarları ve taraftarlarıyla Fenerbahçe için çok fazla "Temiz"...
Not: Bedri Baykam Aziz Yıldırım'ı savunmak için az daha "sokak dedikodularını" bile anlatacaktı da bereket Ahmet yüz vermedi.
Ama...
Bu arada birkaç dedikodu sıkıştırıverdi araya...
Şike operasyonunun Hükümet tarafından, Aziz Yıldırım'ın ticari faaliyetlerini engellemek için yapıldığını bile iddia etti...
Aklı başında Fenerbahçelileri tenzih ederim ama ne yazık ki vitrine çıkan Fenerbahçeliler bunlar!..
[email protected]