MEDYA KÖŞESİ

Bayram değil seyran değil, Ardıç İlhan'ı niye öptü?..

Yazmıştık ama Arif Damar'ın ölümü vesilesiyle Hasan Bülent Kahraman yeniden gündeme getirince bir daha yazmak gerekti.

Bayram değil seyran değil, Ardıç İlhan'ı niye öptü?..
GAZETECİLER.COM

Öyle ya...
Adamcağız bu dünyada verdiği hesapların hemen hepsinden aklandı...
Yattığı hapisler yanına kâr(!) kaldı...
Son yıllarda öbür tarafta hesaba çekiliyor...
İletişim henüz oraya kadar ulaşamadığı için mekânının neresi olduğunu bilemiyoruz...
Kimin mi?...
Büyük polemik ve demagoji üstadı, "yerli malı yurdun malı"Attilâ İlhan'dan...
Engin Ardıç bugün durduk yerde Attilâ İlhan'a çakıyor...
Du bakali n'olcek?..
Bakali ardından ne çıkçek?..
Buyurun okuyun lütfen...

Attila İlhan "polis" miydi?

Yazmıştık ama Arif Damar'ın ölümü vesilesiyle Hasan Bülent Kahraman yeniden gündeme getirince bir daha yazmak gerekti. Geçen gün yitirdiğimiz Arif Damar, bizim "Kaptan"ın "MİT'in adamı" olduğunu iddia edermiş...
Bilmiyorum, bilsem de açıklayamam, suçtur.
Lakin kafamda birçok soru işareti de yok değildir.
Attila İlhan'a "polis" suçlamasının yöneltildiğini birçok "eski tüfekten" duymuştum, yeni bir iddia değildir.
Eski kuşak komünistler bu "polis" tanımını "genel anlamda" kullanırlar, muhbir, MİT ajanı ya da düpedüz "Birinci Şube görevlisi" yani sivil polis arasında bir ayırım yapmazlardı...
Ve de hemen herkes birbirini polislikle suçlardı.
Biz de onların bu saplantısıyla, Fransız argosundan bozma bir deyimle "flicomanie" diye dalga geçerdik.
Bunların kimileri polis tarafından izlenmeye değmeyecek kadar önemsiz kişilerdi, kendilerine "hava vermeye" çalışırlardı. Kimileri de düpedüz paranoyak, yani akıl hastasıydı.
Fakat, 12 Mart'ın bazı sivri tipleri arasından düpedüz devlet görevlilerinin çıktığını görünce, bütün bütüne de haksız olmadıklarını anladım...

Engin Arıç'ın makalesinin tamamını
ÇOK OKUNANLAR