Başına ne geldi Ahmet Hakan anlat da bilelim!
En şerir muhalefeti yaptın. Yapıyorsun... En sert lafları gönderdin. Gönderiyorsun... Şahane hakaret yazıları yazdın. Yazıyorsun...
Bu çağrı Ahmet Hakan'a yapıldı. Anlat da bilelim diyen de biz değiliz. Star yazarı Ahmet Kekeç.
Dönek sıfatını kullanmaktan hoşlanmadığının altını çizip "kullananlar açısından küçültücü buluyorum." diyen Kekeç, Ahmet Hakan'ın ismini hiç anmadan "dönüş hızına" yetişmek de mümkün değil. yazdı ve şöeyle devam etti:
"İlk gün, Can Ataklı'yı programına çıkarıp, kendi gazetesi ve arkadaşları aleyhine konuşturdu, bir "yargılamaya" konu olabilecek laflar ettirdi...
İkinci gün hafiften tornistan etti, "Bu eleştirilere hazırlıklı olmalısınız Ertuğrul Bey" diyerek, üst perdeden akıllar fikirler verdi.
Üçüncü gün, "hazırlıklı olunması" gerektiğini ifade ettiği eleştiri kalemleri konusunda, yandaş gazetelere şarlamaya başladı.
Müthiş bir hız...
Bu "dönüş hızı" özelliğini Fethullah Gülen Hocaefendi konusunda da sergiledi.
İlk gün, "Fethullah Gülen grubu 28 Şubat'ın mağduru değildir, başkaları zulüm görürken, onlar arazi olmuşlardır" demeye getiren bir yazı yazdı.
İkinci gün, kendisine sunulan "kanıtlı bilgiler" üzerine tornistan etti.
Hayır, öyle demek istememişmiş...
Fethullah Gülen sürecin mağduruymuş. Hem de bir numaralı mağduruymuş...
Sadece Fethullah Gülen grubuyla aralarında "yöntem farklılığı" varmış, onu demek istemişmiş... Çünkü kendisi devrimciymiş. Uhuletle ve suhuletle hareket etme yanlısı değilmiş. Kökten değişimciymiş...
Başım döndüğü için, gerisini okuyamadım.
(...) Bir de, "alabildiğine riskli olan şu iktidar karşıtlığını" ve "muhalif yazarların başına gelen fena şeyleri" anlat.Neler oluyormuş, bilelim... Mesela, senin başına ne geldi? Küfretmediğin parti, odak, dernek, cenah, cemaat, güruh, şahıs kalmadı...
Başına ne geldi?
En şerir muhalefeti yaptın. Yapıyorsun... En sert lafları gönderdin. Gönderiyorsun... Şahane hakaret yazıları yazdın. Yazıyorsun...
Başına ne geldi?"