Basın kartlarının iptal edildiği iddiası! Melih Altınok İletişim Başkanlığı'na sordu
Bazı gazetecilerin basın kartlarının iptal edildiği iddiasına ilişkin tartışma sürürüyor. Sabah yazarı Melih Altınok da bu iddiaları Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na sordu ve yapılan açıklamayı madde madde sıraladı.
Bazı gazetecilerin basın kartlarının iptal edildiği iddiasına ilişkin Sabah yazarı Melih Altınok da değerlendirmede bulundu. Konuyu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na sorduğunu belirten yazar, "Söz konusu kişilerin eski kartları süreleri dolduğu gerekçesiyle iptal edilmiş olsa da henüz yeni kart alamayanların kart taşıma hakları iptal edilmemiştir. Dolayısıyla yenileme başvuruları hâlâ aktif..." cevabını aldığını ifade etti.
Melih Altınok meselenin gazetecilik ve sembolik anlamı olmayan basın kartının olmadığına vurgu yaptı.
Basın kartları meselesi
Bazı gazetecilerin sarı basın kartlarının iptal edildiği iddiası üzerine başlayan tartışma sürüyor.
Dün yine pek çok haberde ve köşe yazısında bu konuya değinildi... Uluslararası kuruluşlardan açıklamalar geldi.
Diğerlerini bilmiyorum, tanımıyorum. Ancak medyada bahsi geçen gazeteciler arasında L. Doğan Tılıç'ın adını görünce şaşırdım. Zira yıllar önce aynı gazetede yazdığımız Doğan Tılıç denilince aklıma gelen ilk şey onun bir gazeteci olduğudur.
Kararlı bir solcudur. Ancak mesleğini yaparken bu tercihini dengelemeyi başardığı için siyasi tavrı kendi meselesidir. Doğru bildiğini, inandığını net bir şekilde söyler. İftiraya başvurduğuna, operasyon yaptığına ben şahit olmadım.
Dolayısıyla basın kartı üzerinden gazeteciliğinin sorgulanmasını gerektirecek hukuki ve etik bir durum olduğunu düşünmüyorum.
Yıllardır karşılaşmadık, görüşmedik. Siyasi pozisyonlarımız yüzünden bir diyaloğumuz kalmadı. Yaptığı açıklamalardan kendisinin de ne olduğunu tam olarak bilmediği anlaşılıyordu:
"Basın kartımın iptal edilip edilmediğini kesin olarak bilmiyorum. Bu sabah e-devlet'te kontrol ettiğimde 'iptal edildi' ifadesini gördüm."
Bu yüzden ben de basın kartlarının iptaline dair iddiaları geçtiğimiz hafta sonu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na sordum.
***
Araya deprem gündemi girdiği için cevaplarını ancak bugün sizinle paylaşabiliyorum:
1- Daha önce mesleğe bağlı ya da sürekli basın kartı sahibi olup da yeni basın kartı başvuruları detaylı incelemeye tabi tutulan isimler bulunmakta...
2- Söz konusu başvurular, Basın Kartı Yönetmeliği'nin basın kartı verilebilecek kişilerde aranan şartları düzenleyen 6. Maddesi kapsamında değerlendirilmekte...
3- Söz konusu kişilerin eski kartları süreleri dolduğu gerekçesiyle iptal edilmiş olsa da henüz yeni kart alamayanların kart taşıma hakları iptal edilmemiştir. Dolayısıyla yenileme başvuruları hâlâ aktif...
4- Süreç, başkanlığımızın bu başvurularla ilgili nihai takdiriyle olumlu ya da olumsuz olarak neticelendirilecek ve gerekli bildirimler başvuru sahiplerine yapılacak.***
İletişim Başkanlığı, sorularım bilgi edinme hakkı kapsamında olsa da kişiye özel bilgileri gazetecilere tabii ki vermiyor.
Ancak aldığım cevaplardan ve İletişim Başkanlığı'nın görüşmemizde çizdiği arka plandan çıkardığım sonuç şu:
35 yıldır meslekte olan ve sürekli basın kartı sahibi Tılıç'ın yenileme başvurusu var. Değerlendirmesi de yılın belli zamanlarında toplanan ( sanırım 4 kez) ve üyeleri gazeteciler olan kurulda yapılacak.
Konu bundan ibaret.
Evet, mesele tek bir gazeteci değil. Sembolik bir anlamı olan basın kartının kendisi hiç değil... Zira Ankara'da gazetecilik yaparken, TBMM gibi resmi kurumlara girebilmek için mecburen aldığım sarı basım kartımı İstanbul'da yıllardır cüzdanımdan çıkarttığımı hatırlamıyorum bile. Sanırım pek çok meslektaşım için de durum farklı değildir.
Ne var ki gazeteciliği operasyonlarına kalkan yapanların, sanki meslek çok umurlarındaymışçasına Tılıç gibi gazeteci olarak bilinen isimler üzerinden başlattıkları spekülasyon son derece önemli.
Değil basın kartı, bu ülkenin pasaportunu taşımayı bile hak etmeyenlerin, kendilerini aklamak için sansasyonel "mağduriyetler" yaratma çabalarına geçit verilmemeli.