MEDYA KÖŞESİ

Başbakan, zamanında Kekeç'in müşterisiymiş!

Balçiçek Pamir’le Söz Sende’nin bugünkü konuğu Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç’ti. Kekeç programda ilginç açıklamalar yaptı.

Başbakan, zamanında Kekeç'in müşterisiymiş!
GAZETECİLER.COM
Balçiçek Pamir’le Söz Sende’nin bugünkü konuğu Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç’ti. Kekeç programda ilginç açıklamalar yaptı. Kekeç özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan ile olan ilişkisinin geçmişine dair pek bilinmeyen anektodlarla dikkar çekti.

AHMET KEKEÇ BAŞBAKAN'LA NASIL TANIŞTIĞINI ANLATIYOR:






Başbakan Erdoğan’la 1987’den beri tanıştığını söyleyen Kekeç sözlerine şöyle devam etti: “ O zamanlar ben grafikerlik yapıyordum. Başbakan da partisinde şu anda hatırlayamadığım bir görevdeydi. Gençlik Kolları Başkanı olabilir. Siyasi bültenlerinin grafiklerini yapardım. Benim müşterimdi yani öyle söyleyeyim. Hakkaniyet sahibi biriydi, pazarlıkçı değildi. Sezgileri güçlü biri değilim, o zamandan başbakan olacağını bilemezdim. Belediye başkanlığı döneminde burada bir şey var dediğim oldu tabii. İstanbul için çok doğru şeyler yaptı. Cağaloğlu’nda çöp dağları vardı, aylarca sular akmazdı. Bir yıl içinde İstanbul’un çehresi tamamen değişti ve insanlar bunu gördü. Ama şimdi başbakan olarak çok eleştiriliyor. Çoğunun haksız olduğunu düşünüyorum.”

"Bugün de polisle askerden korkuyorum!”

Balçiçek Pamir’in “Sizi Türkiye’ye dair en çok ne korkutuyor bugünlerde?” sorusuna da Ahmet Kekeç ilginç bir yanıt verdi: “En çok asker ve polisten korkarım. Darbe yaparsa asker korkarım tabii. Üç tane darbe yaşadım. Siyaseti belirleyen şey önemli ölçüde askerdir. Ve Türkiye’nin militarist bir tarihi var. Bunlar olmuş. Korkmamız da lazım zaten. Demokrasiye yapılabilecek her müdahale korkutmalı insanı. Bu sadece orduya yönelik bir şey değil. Özal döneminde bundan sonra darbe olmaz deniyordu sürekli. 2000’li yılların başında da bu cümle çok revaçtaydı. Bundan sonra darbe olmaz dendiğinden beri 4-5 tehlike atlatmışız da haberimiz olmamış. Nasıl korkmayayım?”   

Kekeç programda pek de bilinmeyen yönleriyle ilgili olarak açıklamalar da yaptı. İşte bunlardan bazıları:

 “Genellikle çok sert yazılar yazan biri olarak biliniyorum ama esasında öyle değil. Sertlik daha çok gündemin sertliği yoksa ben sert bir yazı yazayım diye oturmuyorum. İronik yazılar onlar. Çoğunlukla da anlaşılmıyor. Türkiye’de bir espri yapınca ertesi gün onun izahını yapmak zorunda kalıyorsunuz. Anlamamasının kabahatini bana yükleyen bir okur kitlesi bile var. Sert yazılar yazıyormuşsun, sen aslında efendi bir adammışsın diyenler oluyor çok. Oysa benim yazılarımın satır aralarında bir çekişme hali ya da bir polemik hali var.”

Ahmet Kekeç, Balçiçek Pamir’in neden yazdığı ile ilgili sorusuna da şu cevabı verdi: “Buna nasıl felsefi bir cevap verilir bilmiyorum ama ben evimi savunmak için yazıyorum. İnsan doğduğundan itibaren bir saldırı altında. Bir tür korunma içgüdüsü bu. İnsanın evini, değerlerini koruması gibi.”

Malatya’da doğan ve 20 yaşına kadar orada yaşayan Kekeç çocukluğu ile ilgili olarak da şunları söyledi: “Çok kardeşli bir aileden geliyorum. İki anneden toplam 12 kardeşiz biz. Babam marangozdu. Sonra kısa bir süre Ankara’da bulundum. 80 öncesi Gazi Üniversitesi  resim bölümü öğrencisiydim. Sistem böyle Türkiye’de, bulduğun okula gidiyorsun. Aslında ben ilkokuldan beri roman yazarı olmak istiyordum. Gazetecilik yapacak başka bir işim olmadığı için seçtiğim bir iş. Üstelik beni edebi uğraşımdan alıkoydu. 32 yıldır yazıyorum. İlk imzalı yazım Gırgır dergisinde bir mizah öyküsüydü. Gazete yazılarımın ironisinin altında böyle bir geçmiş de vardır yani. Köşe yazarlığı biraz da rastlantıların beni getirip bıraktığı yerdir. Yazmamı ilk Fehmi Koru istedi.”
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar