Başbakan ve iktidar medyası için büyük fırsat
suçu sabit bile olsa bir şüpheliyi koruyan anne – baba “suçluyu korumak, saklamak” suçlamasıyla yargılanamaz…
ADNAN BERK OKAN
Önce bir durum tespiti yapıp sonra yazımın başlığında ne demek istediğime geleceğim.
Ey güzel insanlar!..
Çocukları gözaltında olan bakanların istifalarının gerekmediğini savunanlar; “suç kişiseldir” diyorlar.
Doğru…
Elbette suç kişiseldir…
Bunun amiyane tanımı, “her koyun kendi bacağından asılır” atasözümüzdür.
Ama…
Şüpheli, bir bakan oğluysa eğer; soruşturmanın selâmeti açısından babasının görevinden istifa etmesi yasal değil ahlâki zorunluluktur…
Bilinir ki…
suçu sabit bile olsa bir şüpheliyi koruyan anne – baba “suçluyu korumak, saklamak” suçlamasıyla yargılanamaz…
Neden?..
Kanunlar, aralarında birinci derecede kan bağıyla veya sıhri (kanundan kaynaklanan) akrabalık ilişkisi olan kişilerin (Anne – baba – kayınpeder- kayınvalide) birbirleri lehinde ya da aleyhinde tanıklık yapmalarına cevaz vermez...
Veya evlâdı bir suçtan aranıyorsa şüpheliyi saklamak eylemlerinden dolayı ane - baba yargılanamazlar.
Yani…
Babası "Bakan" olan bir şüpheli yargılanırken babası makamından gelen gücünü oğlunun aklanması için kullansa “suçlu” sayılamaz…
Bu basit bir kanun bile üç bakanın neden istifa ettiklerini açıklamaya yeter sanırım...
Ki...
Zafer Çağlayan yakın dostumdur...
İffetine ve saffetine kefil olabilecek kadar değerlidir benim için...
Eminim oğlunun yaptıklarından asla haberdar değildir...
Bilseydi de hiç gözünün yaşına bakmazdı...
Muammer Güler'i, Gaziantep Valisi olduğu dönemde yaptığım bir tam sayfalık söyleşiyle kamuoyuna tanıtan yazarım...
Erdoğan Bayraktar'ı hayatımda bir kere bile görmedim...
Kabinenin en başarılı, en çalışkan, en düzgün bakanlarından...
Oğlu bir pisliğe bulamış olabilir mi?..
Bilmem...
Bilemem ama...
Bulaşmışsa da her şeyi babasından gizlediği konusunda şerefim üzerine yemin edebilirim...
Ama bütün bunlara rağmen...
Çocukları gözaltına alınmış, akabinde soruşturma ve kovuşturma süreci de başlayabileceği için hiç vakit geçirmeden istifa etmeliydiler…
Etmediler…
Bence üç bakanın istifa etmemesi hem Başbakan ve hem de iktidar medyası için büyük fırsat…
Aslına bakarsanız; Başbakan operasyonu haber aldığı o an bir basın toplantısı yapıp yargı sürecinin devlet güvencesinde olduğunu; operasyonu başlatan savcılar ve savcıların görevlendirdiği adli polislerin görevlerinin başında kalacaklarını açıklamalı ve hemen arkasından şöyle demeliydi:
“Çocukları gözaltına alınan ve yasadışı birtakım işlere karıştıkları iddia olunan bakanlarımın tertemiz olduklarından bir hardal tanesi kadar bile şüphem yok… Ama o çocuklar aklandıklarında hiç kimsenin ‘babaları bakandı da onun için aklandılar’ demesine fırsat vermemeliyiz. Yani yargılamanın selâmeti için bakanlarım istifa etmelidirler...”.
Ama…
Demedi…
İktidar medyası da operasyon öğrenildiği anda daha ağız birliği etmiş gibi bakanların istifa etmeleri gerektiği konusunda fikir birliği içinde olmalıydı.
Ama…
Olmadı…
Meselâ, Genelkurmay Eski Başkanlarından Emekli Orgeneral İlker Başbuğ tutuklandığında evrensel hukuk kural olan “Masumiyet Karinesi”ni hiç akıllarına getirmeyen İktidar Medyası; yargılamanın ucu patronlarına dayanınca “Ama masumiyet karinesi” deyip operasyonla ilgili haberlerin yasaklanmasını istediler…
Ve ey güzel insanlar…
Bir büyük hata daha…
İçişleri Bakanı’nın İstanbul Emniyetinde görevli ve operasyona katıldıkları bilinen Şube Müdürü polisleri görevden alması Hükümet’in ayağına sıkmak demektir…
Başbakan, çocuğu gözaltına olan İçişleri Bakanı’nın bu tasarrufunu derhal iptal etmeli şube müdürleri görevlerine iade edilmelidir…
Henüz bunları yapmak için geç kalınmış değil…
Başbakan, iktidar medyasıyla senkronize olarak; başlayan yargı sürecinin Devlet’in desteğinde ve özgürce sürdürüleceğini mutlaka açıklanmalıdır…
Ama Başbakan ve medyası şu ana kadar öyle yapmadı…
O operasyonu da dış mihraklara bağladı…
Siz bu satırları okurken danışmanlarından biri de ortaya çıkıp “operasyonu Faiz Lobisi” düzenledi diye absürt bir açıklama yapmış olabilir…
Dedim ya…
Başbakan’ın; “Hükümetimiz Kuvvetler Ayrılığı İlkesine sadakatle uyum göstermektedir. Bu son operasyonda da yargının işine müdahale edilmeyecektir. Yargı süreci devlet güvencesinde en bağımsız en adil bir şeklide sürdürülecektir. Çocukları gözaltında olan üç değerli bakanımın istifaları tarafımdan kabul edilmiştir. Türkiye hukuk devletidir, yargımız bağımsız ve adildir…” açıklaması operasyonun Hükümet’e ve Başbakan’a verdiği, bundan sonra da vereceği zararı sıfırlayacaktır…
Benden hatırlatması…
Önerdiğim yol seçilirse Erdoğan’ın üzerine oynanan hiçbir oyun tutmaz…
Yok, eğer yanlışta ısrar edilirse “Erdoğansız bir Ak Parti iktidarına milletçe hazır olalım”…
Kim bilir?..
Belki de “her şerde bir hayır vardır…”