ANALİZ

Başbakan neden kendi medyasına güvenmez?

Onların söyleyeceği yok biz diyelim bari... Sayın Başbakan; aidiyet ve kader birliği içinde olduğunuz aydınlara ve yazarlara daha fazla güvenin bizce.

Başbakan neden kendi medyasına güvenmez?
GAZETECİLER.COM
Ciddi bir sorunumuz var. Şairin dediği gibi, söylesek faydası yok ama sussak da gönlümüz razı değil... Başbakan Erdoğan'ın köşe yazarları ve aydınlarla girdiği kişisel tartışmaların muhafazakar medyayı düşürdüğü halleri görmezden gelemiyoruz...

Önümüzde hayli uzun ve renkli bir liste var. Fehmi Koru, Nuray Mert, Ahmet Altan, Ertuğrul Özkök, İhsan Eliaçık, Cüneyt Özdemir, Poul Auster... Başbakan'ın dahil olduğu her medya polemiği tartışma alanımızı sınırladığı gibi hükümeti destekleyen medyayı da boşluğa düşürüyor.

Tartışma alanımızı sınırlıyor ve bunun bir sürü nedeni var. Ama işin bu tarafı ne Başbakan'ın ne de muhafazakarların umurunda olmadığı için olayın 'yandaş medya'yı düşürdüğü işlevsizliğin altını çizmek istiyoruz.

Başbakan'ın dahil olduğu her medya polemiği muhafazakar basını da fena halde boşluğa düşürüyor. Çünkü O konuştuktan sonra söyledikleri her şey 'yandaşlıklarına' yazılıyor. Onca gazete ve TV kanalına rağmen Başbakan'dan kaynağını almayan bir gündem konusu oluşturduklarına tanık olamadık henüz. Haliyle şunu anlamıyoruz; milyar dolarlık yatırımlara konu olan bunca yayın grubu bu tartışmalarda nasıl oluyor da lokomotif değil vasıfsız vagonlar olmaktan öteye gidemiyor? Hükümet eğer köşe yazarı ve aydınlarla birebir tartışıp TV programlarını teker teker eleştirecekse bunca medya yatırımına ne gerek var? Fikri ve mesleki bir tartışmayı domine edemeyecekse bu kadar gazete ve kanal ne işe yarar? Ya da siyasi iktidar basit bir medya tartışmasını dahi neden yaslandığı geleneğin aydın ve düşünür gücüne emanet etmemektedir? Reyting ve tirajların anlattığı toplumsal güvensizlik siyasi iktidarın bu güvensizliğiyle nasıl bir ilişki ve etkileşim içindedir?

Başbakan müsaade ederse muhafazakar kalemler arasında o manşetleri ve yazıları hakkıyla eleştirecek kalibrede çok isim var. Ancak Erdoğan'ın çıkışları sonrası ne yazarlarsa yazsınlar Başbakan'larının ardında dizilmiş inci taneleri olmaktan kurtulamıyorlar. Taraf'ın Uludere manşetini eleştiren farklı çevreler bile sözkonusu manşet Başbakan'ın hışmına uğradığı anda konuya ifade özgürlüğü üzerinden bakarak (haklı olarak) Taraf'ın yanında durmayı tercih edebiliyor. Sonuçta muhazafakar basın haklı bir eleştiride bile yalnız kalabiliyor. Aynı süreç şimdi de henüz sıcaklığını koruyan Cüneyt Özdemir ve tinerciler çıkışında yaşanacak. Çünkü iktidarın başındaki kişi bir gazeteciyi alenen hedef aldığı anda hiç bir mesleki-akademik-fikri tartışma yapılamaz hale geliyor. Şu durumda Özdemir'i kritik etmek fazla lüks kaçıyor... Tartışmayı Ahmet Kekeç ya da Hüseyin Gülerce başlatsaydı herkes sözünü politik bir duyarlık ve saflaşma göstermeden söyleme şansına sahip olacaktı...

Onların söyleyeceği yok biz diyelim bari...
Sayın Başbakan; aidiyet ve kader birliği içinde olduğunuz aydınlara ve yazarlara daha fazla güvenin bizce. O manşetlere, yazılara ve programlara gösterdiğiniz her tepki, dahil olduğunuz her polemik en çok muhafazakar yazarları işlevsizleştiriyor, siyasi geleneğinizin üzerine oturduğu aydın sınıfın gücünü ve sözünü kırıyor... Onca kalem ve düşünce adamını 'vasıfsız bir yandaş' olmaya mahkum ediyor...
ÇOK OKUNANLAR