Başbakan, Liberal yazarlardan kopuyor mu?..
Unutmayınız ki DP de en başında, “ağzı çorba kokanların” partisiydi, AP de ve hatta en başlarda ANAP bile…
ADNAN BERK OKAN
Ak Parti Hükümetiyle, kendilerini Liberal Demokrat olarak tanımlayan yazarlar arasında ayrışma başladığının farkındasınız…
Nazlı Ilıcak’la başlayan bu kavgalı soğukluk, Altan kardeşlerle devam etti…
Kervana son katılanlardan biri Ali Bayramoğlu…
Peki…
Bu isyanın arkasında kim var?..
Sonuçta ne olur?..
Önce, Başbakan – Dışişleri Bakanı ve Ali Bayramoğlu arasındaki tartışmaya değineyim…
***
Ali Bayramoğlu (Yenişafak), Başbakan Erdoğan’ın BBC’de, “Kaçak Ermenileri sınır dışı ederiz” dedikten sonra, koridorda Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile karşılaştığını ve suçlu bir çocuk edasıyla, “Ben bir şey yaptım Ahmet” dediğini iddia etmişti…
Davutoğlu da Başbakan’a, “Bunu konuşmuştuk, inanmıyorum” diye sitemlerini sunmuştu(!)..
Peki daha sonra ne oldu?..
“Yalanlama” oldu…
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu arasında geçtiği öne sürülen diyalogla ilgili haberlerin "gerçeği yansıtmadığını" söyledi…
Bu elbette diplomatik dilde “Bayramoğlu yalan söylüyor” demektir…
***
Peki neler oluyor böyle?..
Ortaklık bozuluyor mu?..
Ya da birileri Liberal Demokratları “gaza” mı getiriyor?..
Yok, yok…
Hiçbiri değil…
Siyasi ortam yerine oturuyor sadece…
***
Unutmayınız ki DP de en başında, “ağzı çorba kokanların” partisiydi, AP de ve hatta en başlarda ANAP bile…
Ama sonra “iktidar” isimli mucizevî turnusol, kendisine sahip olan siyasetçilere “renk” değiştirtmeye başlıyor…
Köylülerin, çiftçilerin, küçük memurların ( o zaman işçi sınıfı yok gibi bir şey) partisi olan DP yavaştan, yavaştan sermayenin partisi oldu…
Başbakan ve bakanlarının kimileri sosyete ile yakın ilişki kurdular…
Aynı şey AP için ve ANAP için de geçerli…
Süleyman Demirel’in lâkabı “Çoban Sülü” idi…
Sonradan, Abdülcambaz’ın ünlü “Sami Bey”i oluverdi…
En yakın dostları arasına ülkenin en büyük sermaye sahipleri girdi…
Ve Turgut Özal merhum…
Halkın başbakanından, papatyaların başbakanlığına “geçiş” yapmadı mı?..
Şöyle de söyleyebilirim:
Adlarını verdiğim üç Başbakanı da “sermaye” düşürmedi…
Adnan Menderes’in başına gelenlerde tabii ki, ”her mahallede bir milyoner yaratacağız” sözü de etkili oldu ama asıl sorun bu başbakanların, sosyal statüde kendileri için gerçekleştirdikleri değişim hızını, halkta gösteremeyişi idi…
Yani, kendilerine yakıştırdıkları sekuler yaşam tarzını halk için gerçekleştiremediler…
Laik sistemle oynayarak da Liberal - Kapitalist olunabileceğini ve öylece iktidarlarını daha kolay sürdürebileceklerini zannettiler…
Şimdiiii…
***
Günümüz Liberal’leri bir şeyi çok net gördüler:
Ak Parti de giderek DP, AP ve hatta ANAP’laşıyor…
Yani aynı o partiler gibi kendi içlerinde dönüşürken, kendilerini iktidara taşıyan milyonlarca fukarayı dönüştüremiyor aksine, kendisinden öncekilerden de daha fukara, daha tutucu, daha tüketim karşıtı yapıyor…
Bu arada kendisi için yeni bir sermaye ve yeni bir İslâm modeli yaratıyor…
Ve…
İktidara destek veren çevrelerin çoğu aslında “İslâmi dönüşümün daha keskin olmasını” isteyen Kökten Dinciler…
Ve çok yakında bu kesim SP’ye “kesin dönüş” yapacak…
Bu ise, Ak Parti’nin “oy kaybı” demek…
Ve fakat iktidarda kalabilmek için SP’ye giden oyların yerine yenileri lâzım…
Liberal Demokrat yazarlar şimdi o hazırlığı yapıyorlar…
Başbakan ve Hükümetine, “ Ya kökten dinci kesimin Emin Çölaşanları, Ruhat Mengileri, Mustafa Mutluları, Bekir Coşkunları, Tufan Türençleri” diyorlar ya da “Bizler”…
***
Başbakan tercihini kimden yana mı yapacak?..
Kendisinden öncekilerden ders çıkarmışsa Liberal demokratlardan…
Çıkarmamışsa…
Göreceğiz…