TV HABER

Başbakan havada başka karada başka!

"Kendi uçağımda yakalamışken, sıkıştırayım da sorayım neden bunu yazdınız, neden şunu ettiniz?" muamelesini asla görmüyoruz

Başbakan havada başka karada başka!
GAZETECİLER.COM  - Habertürk Gazetesi Yazarı Nihal Bengisu Karaca, Veyis Ateş'in sunduğu Son Baskı programında Başbakan'ın gazetecilerle uçakta olan diyaloglarını anlattı.

Karaca, gazeteciler olarak Başbakanın uçağında seyahat etmenin olumlu olumsuz yanlarını anlattı ve Başbakan için: "Kendi uçağımda yakalamışken, sıkıştırayım da sorayım neden bunu yazdınız, neden şunu ettiniz?" muamelesini asla görmüyoruz dedi.

İşte Karaca'nın havada başka karada başka diye anlattığı Erdoğan portresi:

V.ATEŞ:Üç ülke gezisi genel olarak nasıl geçti? Keyifli miydi? Zor muydu? Yorucu muydu?

N.B.KARACA:Tabii beş günde üç ülke ve dört otel bir hayli zor ve yorucu oluyor. Ama aynı zamanda verimli de oluyor, güzel oluyor insanlarla konuşmak.

V.ATEŞ:Bir Başbakan izliyoruz. Grup toplantılarında, İşte dün Denizli'de ki açılışta. Herkesin izleyemediği bir başbakan izliyorsunuz uçakta. Farkı nedir?

BİREBİR GÖRÜŞÜRKEN BAŞKA BİR BAŞBAKAN GÖRME ŞANSIMIZ OLUYOR!

N.B. KARACA: Biz Başbakanı zaman zaman tabii haber bültenlerinin seçici algısıyla da kızarken, bağırırken, meydan okurken, Kılıçdaroğlu ile sözle düellosuna girerken ve alnında bir damar çıkmış olarak görüyoruz. Ama birebir görüşürken de tabii ki başka bir Başbakan görme şansımız oluyor. Ekranlardan gördüğümüz Başbakanı izlerken "niye bu kadar sinirli" diye soruyoruz. Çünkü bazen siyakını sibakını takip edemediğiniz zamanlar oluyor. Hani onu kızdıran haberi özellikle genel izleyici kitlesini düşünerek söylüyorum, insanlar o kronolojiyi çok iyi takip edemiyorlar. Başbakanı kızdıran ya da büyük hakaret telakki etmesine neden olan haberi, daha sık ekranlarda haberlerde yer bulduğu için Başbakanı kendisini kızdıran şeye cevap verirken ve gayet sinirli bir biçimde cevap verirken görüyorlar genelde. Bir algı oluşuyor. Gergin, sert, meydan okuyan ve zaman zaman bu bazı köşe yazarlarının sütunlarına kibirli, bazen "mazlumdular zalim oldular" şeklinde yansıyor.

V.ATEŞ:Peki, o köşe yazarları ile uçakta nasıl bir diyalog oluyor?

"GAZETECİLERİM TATLI YİYEMEMİŞ" DİYEN BİR BAŞBAKAN

N.B.KARACA:Aynı köşe yazarları, "kim, neyi yazıyor, uçakta nasıl davranıyor?" onu çok net zihnimde bir şey yok ama Başbakan üzerinden gidersek, o sinirli ve çatışmacı iklimden eser olmuyor. O farklı bir gözlemleme oluyor. Davet edilen gazetecilerin gözlemlemesi açısından. Böyle gayet sıcak, insanlarla ilgilenen veya hatta böyle "yemek nasıldı?" diye sorduğunda. "İyiydi ama siz tatlı yiyorsunuz bize tatlı gelmiyor" diye şikayet edildiğinde bunu dert eden; "gazetecilerim tatlı yiyememiş" deyip uçakta dolaşan, yani sizi cömertliğiyle, müşfikliğiyle mahcup eden bir Başbakan görüyoruz biz.

V.ATEŞ:Nihal Hanım, "bak burada böyleyiz ama siz de bizi çok sık eleştiriyorsunuz" size veya başkasına bu şekilde diyaloglar var mı? Yani yazdığınız gibi değil, aslında şöyle filan şeklinde?

N.B.KARACA:Valla açıkçası öyle bir şeye de girmiyor. O da doğru bir yöntem.

V.ATEŞ: Buna da siyaset diyoruz değil mi?

YAKALAMIŞKEN, SIKIŞTIRAYIM MUAMELESİ GÖRMÜYORUZ

N.B.KARACA:Orası doğru. Fakat özel karşılaşmalarda öyle "neden bunu yazdınız, neden şunu ettiniz" hani hazır şey bulmuşken kendi kurumundan ayrı, kendi uçağımda yakalamışken, sıkıştırayım şeyi görmüyoruz. Yani, böyle bir üslup asla yok. Ne Başbakanla var ne diğer bakanlarla ne de çevresinde danışmanlarında. Yani ben tanık olmadım diyelim. Belki başkaları tanık olmuştur.