Başbakan Erdoğan’ın rol modelleri kimlerdi?..
Başbakan ise kendisini halen, Kasımpaşa’da yaşadığı gençlik yıllarının ünlü kabadayıları Sultan Demircan
ADNAN BERK OKAN
Önce iki konuda durum tespiti yapmak istiyorum…
Birincisi, Türkiye ekonomisi ve kentleşmedeki mükemmellik…
Ekonomi, 10 yıl önceye göre neredeyse üç misli büyüdü (Kişi başına 4.000.—Dolar olan Milli gelir bugün 11.000.—Dolar düzeyinde)…
Kentlerdeki estetik güzellik, kent içi ulaşım, ağaçlandırma ve yapılaşma ise 10 yıl önceyi hatırladığımızda hayallerimizi bir zorlayacak kadar ileride…
Sağlık, şehirlerarası ulaşım, enerji üretimindeki artış ve kalitenin gelişimi; AB tam üyelik müzakereleri yapan Türkiye’yi “hazır üye” haline getirdi…
AB’nin bunu görmezden gelmesi bu gerçeği değiştiremez…
İkincisi; Başbakan Yardımcısı Ali Babacan…
|
En başından beri “Başbakan Erdoğan’ın en büyük ve hatta birinci şansı” olarak tanımladığım Ali Babacan…
Geçmiş hükümetlerin ekonomi yönetimlerini hatırladığımda Ali Babacan’ın başarıları çok daha netleşiyor…
Bu durum tespitini yaptıktan sonra devam edeyim…
İşte o; sadece Erdoğan değil, ekonominin bütün aktörleri (bürokrasi başta olmak üzere) için şans olan Ali Babacan’ın Gezi olayları ve bu konuda Başbakan’ın giderek daha da sertleşen söylemlerinin küresel ekonomiyle artık tamamen iç içe girmiş Türkiye ekonomisinde açabileceği tahribatı gördüğünü ve uykularının kaçtığını düşünüyorum…
Başbakan ise kendisini halen, Kasımpaşa’da yaşadığı gençlik yıllarının ünlü kabadayıları Sultan Demircan (Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan’ın amcası) ve Dündar Kılıç gibi görüyor…
Nitekim, Sultan Demircan’ın kardeşi (Misbah Demircan’ın babası) Ali Rıza Demircan da; Gazete HT’den ile (10 Ekim 2011) yaptığı söyleşide şöyle demiştir:
“Tayyip Bey’in delikanlı tavrı elbet Kasımpaşa’dan gelir. Çünkü onun çocukluğunda ağabeyim Sultan, o dönem rol modeldi.”
Bendeniz, iki merhumu da (Demircan ve Kılıç) tanıdım…
Hele rahmetli Dündar (Kılıç)’la çok yakın oldum…
Hem Demircan hem de Kılıç kimi medyanın tanıttığı gibi “yer altı dünyası” insanları değillerdi…
İkisi de sahici yerüstü dünyası insanıydılar…
Osmanlı anlayışındaki son kabadayılar…
Şener Şen’in oynadığı kabadayı rolünü hatırlayın…
Orada biraz Sultan Demircan biraz da Dündar Kılıç vardı…
Onlar için söz vermek ve yerine getirmek; namus ve şereflerinin mütemmimi gibiydi…
Bir şeyi yapacaklarını söylemişlerse mutlaka yaparlardı…
“Vururum” derlerse kesin vururlardı, meselâ…
Yani onların kitabında “blöf” hiç olmadı…
Saygılıydılar…
Hele kendilerinden yaşça büyük birisine, ”yamuk yapmış bile olsa” asla saygısızlık etmezlerdi…
Yani Başbakan’ın sıklıkla söylediği gibi, diklenmezler ama dik dururlardı…
İlle de devletle başları belâya girdiğinde bile dik durmaktan vazgeçmezlerdi…
Bir konuda asla geri adım atmazlardı…
Atarlarsa çevrelerinin onlara olan inançları, güvenleri ve saygıları yerle bir olurdu…
Eğer birisi bir söz vermiş ve yerine getirmemişse, o kişiyi “keskin viraj aldı karı pazevengi” diyerek aşağılarlardı…
Bugün Erdoğan işte o modelin son prenslerinden biri…
Eğer geri adım atarsa, kendisini keskin viraj almış gibi hissedecek…
Keskin viraj almayı kendisine yakıştıramıyor…
Yani Erdoğan sıradan bir siyasetçi olsa…
Ya da rol modelleri Demircan ve Kılıç olmasa; şimdiye kadar çoktan almıştı o keskin virajları…
Ama dedim ya…
Erdoğan sıradan politikacılıktan nefret ediyor…
Üç dönem üst üste seçilen milletvekillerinin en az bir dönem ara vermelerini gerektiren tüzük maddesinden de işte o sıradan politikacı olmadığı için vazgeçemiyor…
Onun yerinde bir başkası olsaydı, önümüzdeki yılbaşında tüzüğün o maddesini kaldırır atardı ama Erdoğan yapamaz…
Peki ne olacak?..
Belli ki Gezi eylemcileri de çetin ceviz…
Yani; öyle kolay beri pes edecek tipler değiller…
Onlar da kendi yaşlarının ve anlayışlarının yenidünya kabadayıları…
Hâsılı...
Yakın dostları, kendisine destek veren etkin, aklı başında, güvenilir yazarlar ve kanaat önderleri, Başbakan’a yumuşak geçiş yapma imkânı verecek yazılar yazmalı; konuşmalar yapmalı, kendi kitlelerini yumuşamanın viraj almak olmadığına ikna etmeliler…
Ancak onlar Erdoğan’ın yumuşak geçiş yapması için zemin yaratabilirler…
Yani, Başbakan’ı yumuşatacak olanlar Sözcü’de yazmıyorlar…
Ama…
Onlar da “Akil İnsan” Etyen Mahcupyan gibi; o gençleri kart kavalcı ağabeylerinin güdümünde birer “tarla faresi” gibi göstermeye devam ederlerse; ne o gençler geri adım atarlar, ne de Erdoğan yumuşar…
Peki ne mi olur?..
Sürtüşme kıvılcım çıkarır…
Kıvılcım alevlere dönüşür…
Alevler yangın olur önce ekonomiyi, sonra da hepimizi yakar…
Allah, Başbakan ve yakınındaki köşe yazarlarına “Ali Babacan sükûneti” ve "aklı" versin…
Amin…