Başbakan çıkmaz bir sokakta yürüdüğünü görmüyor mu?
Nankörlük, zayıf insanların işidir. Kudretli insanlar içinde asla nankör olanına rastlamadım.....
ADNAN BERK OKAN
Adı Özden Mengi…
Son zamanlarda; internet, sosyal medya ve digital iletişimin nasıl muhteşem bir mucize olduğunun kanıtı…
Araştırdım;
Güngör Mengi ile sadece soyadı benzerliği var…
Konyalı…
Çok sayıda etkin siyasetçi, yazar, işadamı ve üst düzey bürokrata mailler gönderiyor…
Kimliğini de saklamadan yapıyor bunu…
Her mailin altında cep telefon numarası bile var…
Kendisini MİT'e şikâyet eden ve "yeri yurdu belli değil, bulun şu adamı" diyen sevgili kardeşime hatırlatırım...
Nankörlük hastalıktır... Bir meslektaşımız; Başbakan’ı savunabilmek uğruna kendisinin ve ailesinin hayatını tehlikeye attığında (1998) dostları; "yapma, o çok zalimdir, çok nankördür" diyorlardı... O ise Başbakan'a inanıyor; kendisine yapılan haksızlıklara şiddetle karşı çıkıyordu... Bir gün; Başbakan'ın "Kürt sorunu vardır" deyişiyle "Türkiyelilik" deyişini eleştirdi... Uyarısı tamamen dostçaydı ve içinde tek bir kırıcı kelime bile yoktu... Ama yazının yayımlandığı gün çalıştığı gazeteden Başbakan’ın emri ile kovduruldu... Bir TV'de katıldığı canlı yayında, işsiz kalmanın öfkesiyle “O bir Ak Faşisttir” dedi… Ve… Başbakan şikâyetçi olup 20 milyar lira tazminat istedi... Daha da fenası; arkadaşımızın meslek hayatını da bitirdi… Aynı Başbakan; Yani; en zor günlerinde yanında yer alan ve fakat samimiyetle yaptığı bir eleştiri yüzünden eski bir dostunu acımasızca işsiz, aşsız bırakan Başbakan... Dün kendisine hakaretin en pespayesini yapan ancak bugün düzdükleri övgülerle gözüne girenleri ise bolluk içinde yüzdürüyor… Goethe’nin bir sözüyle bağlayayım: “Nankörlük, zayıf insanların işidir. Kudretli insanlar içinde asla nankör olanına rastlamadım”… Ausonius da, “toprak, nankör adamdan daha kötü bir şey yetiştiremez”demişti günümüzden 2500 yıl önce… Doğru söylemiş… Benim dostlarım da beni uyarırken haklıymışlar... Not: 2004 yılında "Türkiyelilik" diyen Başbakan bugün: "Tek ülke, tek devlet, tek millet, tek dil" diyor... 2004 yılında, ve "Kürt sorunu vardır" diyen Başbakan bugün; "Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimizin sorunu vardır" diye eskiden söylediklerini tavzih ediyor... Yani; 2004'te işinden ve aşından ettiği meslektaşımızın o gün söylediklerini tekrarlıyor... |
Mailler bazı meslektaşlarımızın geçmişlerini hatırlatıyor…
Yani;
arşiv araştırması…
Üstünde durduğu konu, adını ve geçmişteki yazılarını, konuşmalarını hatırlattığı meslektaşlarımızdaki değişim…
Yok, hayır;
fikri değişim değil…
Öyle olsa ben Özden Mengi’yi eleştiririm çünkü sadece ölüler ve delilerin fikirleri değişmez…
Ama Mengi; isimlerini ve geçmişte yazıp söylediklerini mailine eklediği meslektaşlarımızdaki tavır değişimini; duruş değişimini aktarıyor bizlere…
Yani birkaç yıl önce konuşmalarından utandığı Başbakan’ı bugün “ölesiye sevenleri” (!)…
Ve...
Geçmişte yazdıkları, söyledikleriyle bugün yazıp söylediklerini karşılaştırdığınızda; eğer vicdanlı biriyseniz mideniz bulanıyor...
Peki değişen kim?..
Başbakan mı?..
Hayır…
Başbakan hep aynı Başbakan…
Değişen ya da dönüşenler bu meslektaşlarımız…
Dedim ya; fikirlerini değil, konumlarını değiştiriyorlar sadece...
Kısa bir süre öncesine kadar "karşısında" yer aldıkları Başbakan'ın kuyruk sokumuna yerleşiyorlar...
Ancak…
Bu meslektaşlarımızdaki dönüşüm kadar Başbakan’ın tavrı da ilginç…
Neden mi?..
Söyleyeyim…
Başbakan, bir zamanlar kendisini aşağılayan, hakaret eden, “konuşmaların ve Yahudi düşmanlığınla bizi utandırıyorsun” diyen;
ülkenin hızla bir bataklığa, uçuruma sürüklendiğini iddia edip;
"Kendini ülke adına sorumlu hisseden her birey için durum 18 Mayıs 1919 kadar kötü" diyen ve yeni bir Kurtuluş Savaşı Ruhuna ihtiyacımız olduğunu söyleyen;
kendisini “Yahudi düşmanı/Antisemitist” olarak tanımlayıp lânet edenleri bugün maddi imkânlar içinde yüzdürüyor…
Onları gezilerinde çanta gibi yanında taşıyor…
TV programlarına konuk oluyor…
Çalıştığı gazetelerde en yüksek maaşları alabilmeleri için bizzat patronlara talimatlar veriyor…
Ama…
Aynı Başbakan;
En zor zamanlarında yanında olan;
okuduğu şiir nedeniyle yargılandığında kendisini savunduğu için “suç olan fiili övmek ve korumaktan” savcılık soruşturması geçiren;
ve yine kendisini koruduğu için kökten laikçi cumhuriyetçi eski merkez medyanın hedefi haline gelen eski dostlarını ise birkaç küçük ve masum eleştiri yaptılar diye çalıştığı gazetelerden kovduruyor…
Son zamanlarda “mazlum” kim, “zalim” kim isim vermek istemiyorum…
Çünkü Özden Mengi’ye giden o mailler her gün yüzlerce etkin kişiye gidiyor…
Yani bunların kim oldukları belli…
Bugün de, bir zamanlar Başbakan’ı savunduğu için yakın çevrenin ve bizzat Başbakan’ın “ağabey” diye hitap ettiği bir ustamız kovuldu çalıştığı gazeteden…
Niçin?..
Başbakan’ın şahsını değil ama tavrını eleştirdiği için…
Birileri, akıl ve vicdan sahibi birileri Başbakan’a gittiği yolun çıkmaz sokakla nihayete ereceğini mutlaka söylemeli…
Mutlaka ama mutlaka söylemeli…
Başbakan da bilmeli ki;
dün zor zamanda kendisini dostluk amacı ve uyarmak için eleştirenler bütün uyarılarında haklı ve samimiydiler…
Ama…
Dün kendisi için ahlâk sahibi hiçbir kimsenin hatta hiçbir muhalifin bile ağzına/kalemine almayacağı aşağılık suçlamalarla saldırıp sonra da koltuk altına girenler riyakâr menfaatperestlerdir…
Başbakan mutlaka biliyordur ama bir kere de ben hatırlatayım:
Bu çılgın kediler bugün kendisinden beslendikleri için yanında kuyruk sallayarak dolanıyorlar…
Ama daha önce, kendisinden daha güçlü olan siyasetçi ve medya patronlarından mamalandıkları için onların kapısının önünde sallıyorlardı kuyruklarını…
Yarın da bir başka kapıda bir başka siyasetçi ya da medya patronu için kuyruk sallamayacaklarının garantisi yok…
[email protected]