RÖPORTAJ

Barlas'ın ilk görüşte vurulduğu kız

Medyanın iki ünlü gazetecisi. 41 yıldır evli olan Canan Mehmet Barlas çifti nasıl tanıştı, evlendi? Evde kimin sözü geçiyor?

Barlas'ın ilk görüşte vurulduğu kız

Zeynep KURTBAY

İNTERNETHABER

41 yıl… Dile kolay. İkisi de medyanın etkin kalemlerinden. İkisi de siyasetin içinde büyümüş. Tam da 41 yıl önce Cumhuriyet gazetesinde kesişmiş yolları. Canan Barlas, gazeteye stajyer olarak geldiğinde 21 yaşındaymış. İlk görüşte aşk derler ya… Mehmet Barlas da öyle diyor; ‘‘Resmen aşık oldum.’’

Beklemez. Ertesi gün evlenme teklif eder ilk kez gördüğü bu genç, alımlı ve güzel kadına Mehmet Barlas...

3 ay sonra da evlenirler. ‘Aynı gazetede karı koca olmak zor’ der Mehmet Barlas. Sosyoloji eğitimi alan Canan Barlas, gazeteyi bırakır, psikolog olarak çalışmaya başlar.

Ama çok sürmez. Kalemi uzak duramaz basından. Gazetelerin tozunu yutmuştur bir kere. Hürriyet gazetesine girer. O yıllarda Mehmet Barlas da TRT Haber Dairesi’nin başındadır. Sonrası Ankara’nın siyasi arenasında haber peşinde süren tatlı rekabet. Farkı karı koca arasında olması…  Canan Barlas hızlı gazetecidir. Mehmet Barlas, haber atlatmama kaygısıyla karısının peşine muhabir bile takacaktır.

Aynı çatıda çalışmak istemeseler de medyada yolları hep bir şekilde kesişir. Öyle ki Canan Barlas Güneş gazetesinde Güneri Civaoğlu’ndan sonra ikinci adamken Mehmet Barlas gazeteye genel yayın yönetmeni olur. ‘’Yazılarımı kaldırmaya çalıştı’’ diye anlatıyor Canan Barlas o günleri…

Kocasının ‘’Bir  eve 2 gazeteci çok’’ sözüne rağmen meslekte kalmakta kararlıdır. Peki ya nasıl yürüdü bu evlilik 40 yıl boyunca derseniz? Öyleyse okuyun…

41 yılda iki çocuk 3 torun.  Evinizde kimin sözü geçer? Planları kim yapar?

MB: Sosyal hayatı Canan düzenler. Özel hayatlarımız sosyal hayatı etkiler. Neticede interaktif bir ilişkimiz var, karşılıklı. İlk beş sene çok zordu. Görünmez bir korkudur. Farklı dünyaların insanları birbirini tanımaya çalışır. Düşünsenize her şey farklı; yeme alışkanlıkları bile… Hele bir de çocuk olduktan sonra .

Peki ya ortak dünya nasıl oluştu?

MB: Bazen uyumlu olduk. Bazen olaylara göre değişti bu uyumumuz. Kolay olmadı. Mesela Canan çok inatçıdır.  Dediği dediktir.

CB:  Ben onu yönlendirebileceğimi sanmıyorum. İnanmadığı bir şeyi asla yapmaz.

40 yıllık bir ilişkinin temel değerleri nelerdir?

MB: Ortak değer geçmişte yapılan o birikim. Bir şey inşa ediyorsun. Aile çocuklar, çember bu. Çemberin içine girdiğiniz zaman o ortak değerler sizinle özdeşleşmiş oluyor.

Sizin sofralarınız da dillere destan… Başbakanları ağırladınız evinizde.  Nasıl hazırlıklar yaparsınız misafirlerinize. Organizasyonu kim yapar?

CB: Hiç özel mönü hazırlanmaz. Biz ne yiyorsak odur.

Gündeme bakışınız birbirine çok yakın, siyasi konulara ilişkin yorumlarınız da... Siz hiç fikir ayrılığına düşmez misiniz? Yorum farkı yok mu yani?

MB: Çok paralel değil canım, nüans farkları var...

CB: Temelde aynı fikirdeyiz.

Ters düştüğünüz konular neler peki?

MB: Atıştığımız konular var. Akşam yemekte pilav mı olacak makarna mı olacak? Ağız tadı farkı...

Sizin yemekle aranız nasıl? Mutfağa girer misiniz?

MB: Belli olmuyor mu? Eskiden yemek yapardım. Mesela mayonez yapardım. Kimçi diye bir çeşit Kore yemeği yapardım.

CANAN FASIL SEVMEZ FASIL GECELERİNE YALNIZ GİDERİM

Mehmet Bey sizin klasik Türk müziğine ilginiz var.  Bizler çok bilmiyorduk sizin o yönünüzü… Makam farkı programını yapmaya başladınız. Fasıl gecelerinin aranan ismi misinizdir?

MB: Kendi çevremdeki insanlarla evet. Alaturka merakı karşılıkldır. Belirli zamanlarda arkadaşlarım yaparsa çağırır, giderim. Ben yaparsam ben çağırırım.

Eşinizin bu yönü sizin de hoşunuza gidiyor mu?

CB: Yok benim müziğe ilgim yok.

Peki o zaman fasıl gecelerine siz ayrı mı gidiyorsunuz?

MB: Çoğu zaman öyle oluyor. Ama evde yapınca Canan ağırlıyor..

Peki sizin tutku derecesinde yapmaktan hoşlandığınız bir hobiniz yok mu?

CB: Müzikle ilgili tutkum yok.

MB: Türk müziği sevmiyor. Onun tutkusu ailesi, torunları, çevresi, arkadaşları.

CB: Benim tutkum yazmak.

5.5 yaşındaki torununuz İbrahim Tatlıses hayranı mı gerçekten?  

MB: Evet müziğe ilgisi var. Tatlıses’i çok seviyor. Klasik müziğe çok düşkün. Ağrı Dağı Eteğinde’yi çok seviyor. Bağıra bağıra söylüyor.

CB: Annesi de Tatlıses dinler.

Siz ne düşünüyorsunuz Tatlıses için?

MB: Ben çok beğenirim. Gelmiş geçmiş en önemli yorumculardan.

CB: Ben yaşayan toplumlara bayırlırım. Seyahat etmeyi severim.  Çin’de örneğin kitleler parklarda yaşıyorlar. Büyüklerini parklara götürüyorlar. Yaşlı insanlar parklarda oturup dans ediyorlar. İşlerine uzak bile olsa anne babalarına yakın gökdelenleri tercih ediyorlar. Bizde tam tersine kaçarlar.

AİLENİN REİSİ CANAN'DIR, HERKESE HAKİMDİR

[page_end]

Canan hanım sizin ilişkiniz nasıl çocuklarınızla, torunlarınızla?

MB: Tam ailenin reisidir. Herkese hakimdir.

Mesela gelsinler diye beklediğiniz şart koştuğunuz günler var mı? Gelmediklerinde alınır mısınız?

CB: Her gün gelirler…  Ama biz onlara şart koşmayız, baskı yapmayız.  Rahatsız etmeyiz.

MB: Her gün beraberiz.

Torunların daha çok sevildiği gerçekten doğru mu? Sizce de öyle mi?

Torun daha çok seviliyor kesinlikle.  Torunda sorumluluk yok.

MB: Daha yaşlandığınız için belki de.

Çocuk büyütmede çocuklarınızla çatıştığınız noktalar oluyor mu? Müdahale ediyor musunuz?

CB: Yok hayır kesinlikle karışmayız.

MEHMET EMRE KONGAR'A KARŞI DAHA MÜSAMAALI

Yorum Farkı’nda Emre Kongar’ın karşısında ölçülüsünüz, saygılısınız. Evdeki tartışmalar da öyle sakin mi yürüyor?

CB: Yok ona karşı daha müsamaalı. Mehmet sabırlı bir insandır. Ama  o kadar da müsamaalı değildir.

MB: Seyircilerin önünde kavga edilmez ayıptır. Televizyonculuk ciddi bir meslektir. Bir sürü eve misafir gidiyorsunuz, terbiyeli olmak zorundasınız. kavganın reyting getirdiğini sanmıyorum. Keşke Baykal da öğrense. Erdoğan bağırdığı zaman da hoşuma gitmiyor. Sertliğin en komik olduğu insan da Devlet Bahçeli..

Suratların asık olduğu bir anda masadan nasıl kalkıyorsunuz peki merak ediyoruz?

Allahaısmarladık deyip ayrılıyoruz. Seyircinin önünde ölçülü davranıyoruz.  Yoksa

Beraber nasıl vakit geçiriyorsunuz? Televizyon izliyor musunuz örneğin?

MB: Çok televizyon izlemiyoruz. Ben BBC Prime’ı seviyorum.

Dizi izliyor musunuz?

MB: Yerli dizileri izlemiyorum.  Yabancı dizilere bakarım.

CB: Aşk-ı Memnu mesela. O dönemle ilgili bilgi verse o da bir şey. Konaklarda bilgisayarlar. Yok böyle bir hayat. Yoz bir hikaye. Gecede 3-4 tane dizi koyuyorlar.

EVLİLİK PROGRAMLARINA BAYILIYORUM

Siz bir sosyolog olarak nasıl görüyorsunuz izleyicilerdeki etkisini?

Toplum ne veriyorsan onu alıyorlar. İyi bir şey versen daha iyi şey alacaklar.

MB:  Seyirciyi aptala çeviriyorlar. Bihter’in adını değiştirip Jane yapsalar daha iyi.

CB: Ne o dönemi anlatıyor. Ne bu dönemi.. İsimler o dönem duygular o dönem evler arabalar bu dönem. Ben evlilik programlarına bayılıyorum. O halkı o duyuları başka hiçbir yerde göremezsiniz. Başı bağlı kadınlar ekranda erkek beğeniyorlar. Gelip ona evlenme teklif ediyorlar. Değişimi modernleşmeyi anlatan başka bir program yok.

Ekranda buluşuyor cep telefonlarıyla randevulaşıyorlar. Muazzam yoğun bir iletişim var. En büyük maaş 750 lira… 1000 lira kazandığı zaman büyük para. Sonra en önemli dram… İlk evlilikten çok ikinci, üçüncü evlilik. Yaşlılar çıkıyor ekranlara. Duvarlarla oturmaktan sıkıldım diyor. Kadınlar hep kendini bir şey zannediyor. Benim çocuğum var onu kabul edecek diyor. Erkek toplumu olmanın kadınlara getirdiği yozlaşma da var orada. Kadınların şartları olmaya başladı inanılmaz şekilde. Geleneksel toplumda böyle bir şey olabilir miydi? Muazazzam bir değişimin fotoğrafı var orada.

 YARIN:

AHMET ÇALIK BENİM PATRONUM DEĞİL…

AK PARTİ İKTİDARA GELDİ AMA İKTİDAR OLAMADI

MEHMET BARLAS MEDYA PATRONLARINA NASIL ÇAĞRI YAPTI?

OĞULLARI HABER PORTALI SAHİBİ OLAN GAZETECİ ÇİFTİN İNTERNET MEDYASINA BAKIŞI NASIL?

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar