Barış Terkoğlu'ndan imalarla dolu bir yazı: Şirin Ünal çok şanslı bir adam
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, AK Parti Milletvekili Şirin Ünal'ın evinde ölen Nadira ile ilgili kaleme aldığı yazısında Ünal'ın mesleki geçmişinde yaşadığı olayları bir bir ele alarak "Çok şanslı bir adam" tanımlamasında bulundu.
23 yaşındaki Özbek Nadira'nın AK Parti Milletvekili Şirin Ünal'ın evinde ölümüne dikkat çeken Barış Terkoğlu, Ünal'ın daha önce başından geçen birçok olaydan kendi tabiriyle "yara almadan" kurtulduğunu ifade ediyor.
Yazısında Balyoz!dan Ergenekon'a, 15 Temmuz'dan orduya sızan FETÖ mensuplarına kadar irdeleyen Terkoğlu, Şirin Ünal'ı "Hollywood filmlerinde etrafındaki yıkımlardan yara almadan kurtulan" aktörlere benzetti.
İşte Terkoğlu'nun o yazısı:
Türkiye, günlerdir 23 yaşındaki bir genç kızın ölümünü konuşuyor. Özbekistan’da başlayan hayat çizgisi, AKP milletvekili Şirin Ünal’ın evinde, göğsüne giren kurşunla son buldu. O günden sonra sanki birileri el çabukluğu ile yaşananların üstünü örtmeye çalışıyor. Öyle görünüyor ki Şirin Ünal, bu ölüm hikâyesinden hakkınca sorgulanamadan çıkacak.
Yine “Şirin Ünal şansı” mı demeli? Bilmiyorum. Ama “Şirin Ünal çok ‘şanslı’ bir adam” demekten kendimi alamıyorum.
Adı hiç geçmedi
Neden mi?
Mesela “AKP’den milletvekili olan ilk emekli general” unvanına sahip olduğu için “şanslı”. Üstelik 30 Ağustos 2010’daki emekliliğinin üzerinden bir yıl geçmeden bunu “becerebildiği” için “şanslı”. Kolay değil, dönem askerlerin hapishanelere kapatıldığı dönemdi. İrtica nedeniyle TSK’den atılan ve sonrasında kumpasları destekleyen bazı eski askerlerin, AKP’ye Ünal için aracılık ettiği konuşuluyordu.
Sadece bu kadar mı?
TSK ile AKP arasındaki ilişkiler koca bir soru işaretiyken, 2003 yılında, iktidarla uyumlu çalışan Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün sağlık sorunlarından bahsediliyor, hatta görevi bırakabileceğinden söz ediliyordu. Özkök, tam da bu dönemde bir F-16’ya binip “iyiyim” mesajı verdi. Özkök’ün “uçmak” için seçtiği uçağın pilotu “şanslı” Şirin Ünal’dı.
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı’na (ATESE) bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAREM) 2006’da “Türkiye’de Misyonerlik Faaliyetleri” konulu iki konferans gerçekleştirdi. Bu iki konferansın da konuşmacısı, Sevgi Erenerol’du. Erenerol, ikinci konferansını 20 Kasım 2006’da Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda verdi. O tarihte, Hava Kuvvetleri Harekât Başkanı Hava Pilot Tümgeneral Şirin Ünal’dı. Ünal, Sevgi Erenerol’a bir de plaket verdi.
“Şans” nerede?
Ergenekon davalarında misyonerlik karşıtı çalışmalar yapan ne kadar asker, yazar, din adamı varsa operasyona uğradı. Sevgi Erenerol da... Konuştuğu konferans Erenerol’un hep önüne çıkarıldı. Kumpasçılar ve yandaşları sanki suç işlemiş gibi Erenerol’a yüklendiler de kimse Şirin Ünal’a bir şey sormadı. Erol Mütercimler “Büyük Kumpas Ergenekon” kitabında bu olayı hatırlatmış, kendisinin de yargılandığı dava için “Neden davada Şirin Ünal’ın adı hiç geçmedi” diye sormuştu.
“Şans” diyelim…
Ne Ergenekon’da ne Balyoz’da dokunan oldu
Kumpaslarda hapis yatan arkadaşlarını aradım. “Şirin Ünal nasıl kurtuldu” diye sordum. Hepsi gülümsedi, “Belli değil mi” dediler.
Ergenekon kumpasçıları özetle “TSK bir terör örgütüdür” diyordu. Genelkurmay Başkanı’ndan 2. Başkan’a, İstihbarat Başkanı’ndan Harekât Başkanı’na hatta karargâhtaki sivil memurlara kadar Genelkurmay Karargâhı terörle suçlandı. Hava Kuvvetleri Harekât Başkanlığı ve Genelkurmay Harekât Başkanvekilliği yapmış Şirin Ünal’a “nedense” FETÖ hiç kumpas kurmadı.
Sözde “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” Taraf’ta yayımlandığında hem Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hem de Harekât Başkanı Mehmet Eröz Hırvatistan’daydı. Şirin Ünal, Harekât Başkanlığı’na vekâlet ediyordu. Tutuklanan silah arkadaşları Ünal’ın kumpaslara karşı gelip kendilerini savunmasını bekledi. Mahkeme, birçok tanık talebini reddederken Ünal’ınkini kabul etti. Geldi, ne suya ne sabuna dokundu.
Eskişehir 1. Taktik Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda Balyoz’dan tutuklanan Orgeneral Bilgin Balanlı’nın yardımcılığını yapmıştı. “Şanslıydı”, hem komutanları hem de emrinde olanlara Balyoz vurulurken ona dokunan olmadı. Havacı Tuğgeneral Mehmet Eldem, “Seminerin yapıldığı dönemde Ankara Akıncılar’da Öncel Filo Komutanıydım. AKP milletvekili Şirin Ünal ise üs komutanıydı. Orada görev yapan tüm sıralı komutanlar Ünal dışında şu anda Balyoz’dan tutuklu bulunuyor” sözleriyle durumu anlatıyordu. Balyoz’da da silah arkadaşlarını savunur sananlar boşuna bekledi.
FETÖ’nün yayın organı Taraf’a sızan belgeler arasında onun sorumluluğunda olanlar da vardı. “Şanslı”ydı, kimse “Nedir bu” diye sormadı.
15 Temmuz’da karargâhtaydı
Cumhurbaşkanı bile darbeyi 15 Temmuz gecesi eniştesinden öğrendi. Şirin Ünal “şanslı”ydı. Ona istihbaratı önceden gelmişti. Akıncı Üssü davasında tanık olan Astsubay Hüseyin G., 15 Temmuz’dan birkaç ay önce FETÖ’nün hazırlığını öğrendiğini söylemiş, “AKP milletvekili Şirin Ünal ile görüştüm, bilgileri kendisine ilettik” demişti.
Hapislerden çıkan askerler FETÖ’yü deşifre eden kitaplar yazıyor, çalışmalar yapıyordu. “Kimileri” onları dinlemiyordu. Şirin Ünal ise daha “şanslı”ydı. Hulusi Akar’ın talimatıyla “elinde FETÖ’yle ilgili bilgi belge bulunanlarla temasa geçilmesi” kararı alındığında temas kurulan isim FETÖ mağduru askerler değil, Şirin Ünal oldu. Ne bilgi verdi, o bilgiler nasıl kullanıldı bilmiyoruz, ama Ünal, “FETÖ’yle mücadelede Genelkurmay ile koordineden sorumlu” diye anılıyordu.
15 Temmuz günü, Genelkurmay Karargâhı darmadağın edildi. Hulusi Akar dahil komutanlar esir alındı. Kamera kayıtlarıyla görüldü ki, o gün darbeciler harekete geçmeden önce Genelkurmay Karargâhı’nın ziyaretçileri arasında Şirin Ünal da vardı. Anlatılana göre YAŞ öncesi FETÖ ile ilgili bilgi vermek için gelmişti. “Şanslı”ydı, darbenin merkezinden yara almadan kurtuldu.
Ankara’daki evi, darbe toplantısı yapıldığı söylenen evin biraz ötesindeydi. Oturduğu konut, darbe için kalkışan eski silah arkadaşlarıyla çevriliydi. Hatta Akın Öztürk’le kooperatif ortağı çıktı. “Şanslı”ydı, kazasız, belasız, kumpassız kurtuldu.
Genelkurmay Çatı İddianamesi’nde, “FETÖ’nün TSK ile ilgili kanunları siyasi iradeye çıkarttırdığı” yazıyordu. Malum, TSK’nin FETÖ tarafından ele geçirilmesinde çıkarılan yasalar büyük rol oynamıştı. Şirin Ünal öyle “şanslı”ydı ki, devletin bu tespitine rağmen, kimse “Peki, bu yasaları AKP’de kim hazırladı” diye sormadı.
Şirin Ünal, Hollywood filmlerinde etrafındaki patlamalardan, yıkımlardan hep son anda kurtulan kahramanlar gibi. Bunca badireden “nasıl olduysa” hiç yara almadan kurtuldu.
İnsan “şansı”nı kendisi mi yaratır ya da birileri ona “şans” armağan eder mi? Tek bir cevabı yok. Ancak öyle görülüyor ki bugüne kadar Şirin Ünal’ı ne koruduysa onu anlamadan, 23 yaşındaki Nadira’nın gözlerindeki çiçekleri solduran karaltıyla hesaplaşamayacağız.