MEDYA KÖŞESİ

Barış mı demokrasiden demokrasi mi barıştan?

Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, bugün köşesinde kaleme aldığı "Barış mı demokrasiden, demokrasi mi barıştan..." başlıklı yazısında sürecin demokratik bir şekilde işlemediğine yönelik bir dizi "kaygı"yı analiz etti

Barış mı demokrasiden demokrasi mi barıştan?
GAZETECİLER.COM - Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, bugün köşesinde kaleme aldığı "Barış mı demokrasiden, demokrasi mi barıştan..." başlıklı yazısında sürecin demokratik bir şekilde işlemediğine yönelik bir dizi "kaygı"yı dile getirdikten sonra, belli bir haklılık payı bulunan bu kaygılar ile sürece karşı tavır almanın doğru olmayacağını yazdı.

Çakır, düşük ya da yüksek yoğunluklu çatışmanın yaşandığı bir ülkede demokrasinin hakim olamayacağını yazdı ve bazı çevrelerin dile getirdiği kuşkuların gerisinde Türkiye'deki siyasal sistemin tepeden tıranağa değişeceği düşüncesinin olduğuna dair çok çarpıcı bir analiz yaptı.

İşte Çakır'ın yazısından çarpıcı bir bölüm:

DEMOKRASİYİ SAVUNUP SÜRECİN KARŞISINDA DURAMAZSINIZ

"... kaygı gerekçelerinin tümünde belli haklılık payları bulunmakla birlikte, demokrasiyi savunmak adına yeni İmralı sürecine ihtiyatla yaklaşmanın, daha ileri gidip onunla araya mesafe koymanın, hele karşısında yer almanın doğru olmadığı kanısındayım.


Neden diye sorulacak olursa, öncelikle, daha önce de yazmış olduğum gibi Erdoğan'ın bu süreci başkanlık hayallerini gerçekleştirmek için gönüllü olarak değil, ülkenin bölünme ihtimalinin önüne geçmek için mecburen başlattığına inanıyorum.

SAVAŞ VARSA DEMOKRASİ MÜMKÜN DEĞİL

(...) bir ülkede ister "düşük", ister "yüksek yoğunluklu" olsun, eğer bir tür savaş hali yaşanıyorsa orada demokrasiyi tam olarak oturtmak mümkün olamıyor. Bunun en bariz örneği Türkiye'dir.

Yıllarca yaşadığımız, tanık olduğumuz, yüzbinler, hatta milyonlarca kişinin değişik ölçülerde mağdur olduğu anti-demokratik uygulamalarının özünde bir şekilde "terörle mücadele" iddiası vardır. Dolayısıyla, eğer Türkiye'ye barış gelmezse, PKK silahsızlanmazsa bizler yarım yamalak demokrasiyle idare etmek zorunda kalacağız demektir.

BARIŞ DEMOKRASİ GETİRECEK DİYE BİR  ŞART YOK

Kuşkusuz, barış ortamının sağlanması otomatik olarak demokrasinin mükemmelliyet kazanacağı anlamına gelmez, lakin, temel hak ve özgürlüklerin ihlallerinin en önde gelen bahanesinin ortadan kalkmasıyla demokrasinin önünün iyice açılacağı da muhakkaktır.

SİYASİ DENGELER TEPEDEN TIRNAĞA DEĞİŞEBİLİR

Öte yandan bazı çevrelerin sürece kuşkuyla bakmasının gerisinde pek dile getirilmeyen içiçe geçmiş iki gerekçenin daha bulunduğu kanısındayım. Bunlardan ilki, ülkeyi 11 yıldır tek başına yöneten, her iki seçmenden birinin oyuna ulaşan AKP’ye (ve onun lideri Erdoğan’a) karşı en (belki de tek) etkili muhalefet Kürt siyasi hareketinden geliyordu. Bu hareketin siyasi iktidarla rekabet ve çatışma yerine müzakere ve işbirliğine girmesi Türkiye’deki siyasi dengeleri tepeden tırnağa değiştirip muazzam bir muhalefet boşluğu yaratabilir.

İkinci olarak, Kürt hareketi tarafından rahatsız edilmeyen bir AKP ve Erdoğan, PKK ve Kürt sorunlarını çözme yolunda ciddi adımlar atılması halinde çok daha güçlenecektir.