Baransu Akif Beki'yi 'çıldırtmaya' niyetli
Önce MİT'çi demişti Beki için... Bugün vazgeçmiş, "dalkavuk" demiş. Bu arada Sevilay Yükselir de laf yetiştirmiş.
GAZETECİLER.COM - Taraf'ın yazarı Mehmet Baransu, Akif Beki'yi delirtmeye "and" içmiş gibi...
Geçen haftaki "MİT'çi" yazısından sonra bu kez de "dalkavuk" yakıştırması yapmış Akif Beki için... Beki'nin bir dönem yaptığı "Başbakanlık basın sözcülüğü" görevinde Erdoğan'a "dalkavukluk" ettiğini, sağa sola haber sipariş ettiğini yazmış.
Akif Beki'nin cumartesi günü kaleme aldığı yazısındaki "gıybet ve iftira" göndermesi de anlaşıyan Mehmet Baransu üzerinde etkili olmamış.
Çünkü malum ima da yine köşesinde.
Bu kez biraz daha imasını açık etmiş.
Demiş ki;
"Uçakta ve dört duvar arasında ne oldu da efendinden tokat yiyip, saray soytarılığından atıldın?"
DALKAVUK
Mehmet Baransu Akif Beki'yi kastederek yazdığı "dalkavuk" yazısına meşhur padişah hikayesi ile başlamış. Ardından da Akif Beki'nin "cumartesi" günü yayınlanan Radikal'deki yazısına "çamur" muamalesi çekip şunları yazmış;
"Önceki gün, cumartesi sabahı hava yağmurlu, ortalık da bir o kadar çamurluydu. Bir ses duydum. Sesin nereden geldiğini anlamak için çevreme bakındım. Geldiği yeri bulamıyordum. Neden sonra ayaklarımın altına baktım. Çamurlardan biri ayaklarıma bulaşmış, dile gelip konuşmaya başlamıştı.
Kendisini hemen tanıdım. Dalkavukluğuyla bilinirdi. Bu arkadaş bir ara saray soytarılığına da terfi etmişti. Kendisini o zaman da "padişah" zannediyordu.
Sağa sola ferman göndermekle meşhurdu; "Şu haberi girmeyeceksin, şu haberi çıkaracaksın... Yoksa sizi sürüm sürüm süründürürüm, bak fena olur."
KENDİNİ MEHDİ İLAN ETMİŞTİ
Devlet gücü bu sabi sübyan saray soytarısının elinde bir korkutma aracına dönüşmüştü.
Siz bu dalkavuğu bilmezsiniz... Ben onun geçmişini de bilirim. Ailesinin yüz karasıdır. Bir aralar kendini mehdi bile ilan etmişti. Saray soytarılığına terfi edince, mehdilikten vazgeçmiş, efendisini bu posta layık görmüştü. Konuyla ilgili bir de kitap yazdı.
Dalkavuklarla oldum olası işim olmadı.
Kendilerinden hep uzak durdum. Çevremde ne dalkavuklara ne de saray soytarılarına yer verdim.
Bilirim ki onların bir fikri yok.
Hep kıskanırlar.
Efendilerinin sözünden çıkmazlar.
Efendileri kendilerine "makam" verir, onlar da kendilerini "gazeteci" zannederler.
Bazen uçakta, bazen dört duvar arasında yaşanan olaylar efendilerinin kulağına gider de yedikleri tokat sonrası saray soytarılığından uzaklaştırılırlar.
(...)
MİT, saray soytarısı, dalkavuklarla çalışmaz. Onların sabiyane akla sahip olduğunu, efendilerinin sözünden çıkmayacağını bilirler.
Daha profesyonel kalemlerle çalışır MİT.
Geçen haftaki "MİT'çi" yazısından sonra bu kez de "dalkavuk" yakıştırması yapmış Akif Beki için... Beki'nin bir dönem yaptığı "Başbakanlık basın sözcülüğü" görevinde Erdoğan'a "dalkavukluk" ettiğini, sağa sola haber sipariş ettiğini yazmış.
Akif Beki'nin cumartesi günü kaleme aldığı yazısındaki "gıybet ve iftira" göndermesi de anlaşıyan Mehmet Baransu üzerinde etkili olmamış.
Çünkü malum ima da yine köşesinde.
Bu kez biraz daha imasını açık etmiş.
Demiş ki;
"Uçakta ve dört duvar arasında ne oldu da efendinden tokat yiyip, saray soytarılığından atıldın?"
DALKAVUK
Mehmet Baransu Akif Beki'yi kastederek yazdığı "dalkavuk" yazısına meşhur padişah hikayesi ile başlamış. Ardından da Akif Beki'nin "cumartesi" günü yayınlanan Radikal'deki yazısına "çamur" muamalesi çekip şunları yazmış;
"Önceki gün, cumartesi sabahı hava yağmurlu, ortalık da bir o kadar çamurluydu. Bir ses duydum. Sesin nereden geldiğini anlamak için çevreme bakındım. Geldiği yeri bulamıyordum. Neden sonra ayaklarımın altına baktım. Çamurlardan biri ayaklarıma bulaşmış, dile gelip konuşmaya başlamıştı.
"DALKAVUK YAZIMI İYİ OKU" SEVİLAY! |
Mehmet Baransu yazısının finalinde de Sabah yazarı Sevilay Yükselir'e laf yetiştirmiş. Baransu da demiş ki; "Sevgili Sevilay'a da şunu salık vereyim... Bence gerçeğin peşinden koş. Yetkin istihbarat uzmanlarıyla uğraşma. (Yukarıdaki) dalkavuk yazımı da iyi oku." SEVİLAY YÜKSELİR NE YAZMIŞTI? Yükselir, Sabah'ta dün yayınlanan "Uludere faciasının müsebbibi kim?" başlıklı yazısında Baransu için şunları yazmıştı; "Doğrusunu isterseniz Ergenekon, Balyoz ve Kafes gibi bu ülkenin karanlık dosyalarının afişe edilmesinde biz meslektaşlarına adeta mihmandarlık yapan Baransu'nun MİT ile ilgili iddialarında çürüğe çıkmış olması beni bir hayli hayal kırıklığına uğrattı. Ayrıca bana göre Baransu Uludere faciasının meydana geldiğinin hemen akabinde ortaya attığı iddialarla aslında olayın çözümlenmesinin, aydınlanmasının önünü de tıkadı. Maalesef Uludere'de fokuslanmamız gereken asıl noktalardan uzaklaşmamıza sebep oldu. Yazının tamamı için |
Kendisini hemen tanıdım. Dalkavukluğuyla bilinirdi. Bu arkadaş bir ara saray soytarılığına da terfi etmişti. Kendisini o zaman da "padişah" zannediyordu.
Sağa sola ferman göndermekle meşhurdu; "Şu haberi girmeyeceksin, şu haberi çıkaracaksın... Yoksa sizi sürüm sürüm süründürürüm, bak fena olur."
KENDİNİ MEHDİ İLAN ETMİŞTİ
Devlet gücü bu sabi sübyan saray soytarısının elinde bir korkutma aracına dönüşmüştü.
Siz bu dalkavuğu bilmezsiniz... Ben onun geçmişini de bilirim. Ailesinin yüz karasıdır. Bir aralar kendini mehdi bile ilan etmişti. Saray soytarılığına terfi edince, mehdilikten vazgeçmiş, efendisini bu posta layık görmüştü. Konuyla ilgili bir de kitap yazdı.
Dalkavuklarla oldum olası işim olmadı.
Kendilerinden hep uzak durdum. Çevremde ne dalkavuklara ne de saray soytarılarına yer verdim.
Bilirim ki onların bir fikri yok.
Hep kıskanırlar.
Efendilerinin sözünden çıkmazlar.
Efendileri kendilerine "makam" verir, onlar da kendilerini "gazeteci" zannederler.
Bazen uçakta, bazen dört duvar arasında yaşanan olaylar efendilerinin kulağına gider de yedikleri tokat sonrası saray soytarılığından uzaklaştırılırlar.
(...)
MİT, saray soytarısı, dalkavuklarla çalışmaz. Onların sabiyane akla sahip olduğunu, efendilerinin sözünden çıkmayacağını bilirler.
Daha profesyonel kalemlerle çalışır MİT.