RÖPORTAJ

Banu Güven, Yeni Şafak'a konuştu

Banu Güven, Yeni Şafak'tan Kübra ve Büşra Sönmezışık kardeşlere konuştu.

Banu Güven, Yeni Şafak'a konuştu
Banu Güven, Yeni Şafak'tan Kübra ve Büşra Sönmezışık kardeşlere konuştu.

Banu Güven, NTV kanalında, düz fönü, abartısız makyajı ve kararlı ses tonuyla soru soruyor, haber sunuyor.

Ekranda sunduğu programlar kadar görünümüyle de tam not alıyor. Kadınlığın abartılmasına da bunun kompleks yapılmasına da karşı. Bugünlerde 'Banu Güven'le Artı' adında yeni bir programa başladı. Güven, Yeni Şafak'tan Kübra ve Büşra Sönmezışık kardeşlere konuştu.

Köklerinizin Köprülüler'e uzanması hayatınıza bir ayrıcalık kattı mı?

Sadece küçüklüğümde resimli tarih kitaplarına daha fazla ilgi duydum. Bütün Köprülü Vezirler'in hayatlarını ve iktidar dönemlerini okurken Osmanlı tarihine dair bir şeyler öğrendim. Ama sorduğunuz oysa, bunun bana herhangi sınıfsal bir ayrıcalık veya maddi getirisi olmadı.

Bu 'özel' durum evin içinde vurgulanıyor muydu?

Vurgulandığını hatırlamıyorum. Abartılan bir durum değildi. İnsanın kökenlerine dair bilgi sahibi olmasının sadece bilgi olarak bir değeri var. Benim için çok değerli olan başka bir şey; anne tarafımdan büyük dedemin Beşiktaş Futbol Kulübü'nün kurucularından ve başkanlarından Ziya Karamürsel olmasıdır. Dedem 'Beşiktaş'ın Babası' olarak tanımlanan o da hatırı sayılır başkanlarından Abdülkadir Karamürsel. Bu da benim için önemli.

Geçmişe dair izler var mı?

Dedem Abdülkadir Karamürsel'in lakabını taşıyan bir sokak var Akaretler'de. Baba Efendi Sokak. Oradan geçerken dedeyi hatırlamak güzel. Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı'nın etrafında büyüdüm, o divanhaneye çocukken girdim bütün süslemelerini, şadırvanını gördüm. Boğazın en güzel ve en eski yapısıyla da bağ sahibi olmak da güzel.

Siyasete ve habere merakınız ailenizle ne kadar ilgili?

Büyüdüğüm ortam... Eğer evde gazete okunuyorsa ona yabancı olmuyorsunuz. Kendi sözünüzü söylemek, izlenimlerinizi aktarmak dünyanıza dair bir şeyleri anlatmak ihtiyacınız oluşuyor. Bütün bu ihtiyaçların sonucunda da lise yıllarımda okul gazetesinde çalıştım. İçinde röportajlar da, köşe yazıları da olurdu. A4 boyutunda kağıtlara daktiloyla yazıp, daha sonra tashihlerini tipeksle yapıp fotokopiyle çoğaltırdık.

Röportajın tamamı için
ÇOK OKUNANLAR