Balçiçek İlter'e bir haller oldu!...
İzleyicilerine Pınar Selek’in “suçsuz” olduğunu kanıtlamak için elinden gelen gelmeyen her şeyi yaptın…
ADNAN BERK OKAN
Sevgili Balçiçek (İlter);
Eleştirilerime başlamadan önce bir meslektaşından “moderatörlük” örneği vereceğim…
Kimden mi?..
Cüneyt Özdemir’den..
İzlediğini sanmıyorum ama fırsat bulursan tıkla ve dinle…
Özdemir, CNNTÜRK’te yayınlanan 5N1K’da, her moderatöre “ders” olacak bir müdahale yaptı konuğu Yasemin Çakıcı’ya (Ataması Yapılmayan Öğretmenler Derneği Başkanı)…
Yasemin Hanım; KPSS sınavlarında yaşanan kopya olaylarının arkasında “Gülen Cemaati”nin olduğunu ima etti…
Araya giren Cüneyt; “… cemaatin suçlu olduğuna dair bir belge, kanıt var mı elinizde?” diye sordu…
“Hayır” cevabını alınca şöyle devam eti:
“Ne olsa cemaat deniyor… Eğer elinizde bir bilgi, belge varsa seve seve yayınlarım, ancak yoksa, böyle kişisel izlenimlerle hiç kimsenin ya da hiç bir çevrenin bu programda töhmet altında kalmasını istemiyorum."
Sevgili Balçiçek…
İşte moderatörlük bu…
“…. kişisel izlenimlerle hiç kimsenin ya da hiç bir çevrenin bu programda töhmet altında kalmasını istemiyorum” diyerek, yüz binlerce (belki milyonlarca) izleyicinin huzurunda birilerini “suçlu” göstermek isteyen konuğa o izni (imkânı, fırsatı) vermemek…
Bu mükemmel moderatörlüğe rağmen Cüneyt’in de bir hatası vardı…
Ne mi?..
“Ne olsa cemaat deniyor” diyerek, cemaatle ilgili suçlamaların inandırıcı olmadığını ima etmesi…
Oysa bir moderatörün görüş beyan etmeye, taraflardan birini “suçlu” ya da “masum” gibi göstermeye hakkı yok…
Şeytanın avukatlığını yapmaya “evet”…
Ama kişisel görüş belirtmeye “hayır” yani…
Ama ya sen Balçiçek?..
Ya sen!..
Pınar Selek’in sadece avukatı değil, yargıcıydın, savcısıydın…
İzleyicilerine Pınar Selek’in “suçsuz” olduğunu kanıtlamak için elinden gelen gelmeyen her şeyi yaptın…
Senin üstüne vazife mi sevgili kardeşim?..
Bırak konuğun savunsun Pınar Selek'i...
Bir başkası da (ama öyle biri yoktu) maktullerin adına görüş belirtsin...
Ama senin "karşıt Görüş" oldu "Görüş Birliği"...
Yani...
Sen şeytanın avukatlığını da yapamadın...
Konuğunla birlikte izleyicilerini Pınar Selek'in "suçsuz" olduğuna inandırmaya çabaladınız...
Sevgili kardeşim;
Sade yurttaş Balçiçek İlter, Pınar Selek veya bir başka “şüpheli” için her şeyi söyler…
İsterse “suçsuz” olduğuna yemin billâh eder, kefil olur…
Köşe Yazarı Balçiçek İlter, Pınar Selek’le ilgili düşüncelerini köşesinde yazabilir…
Çünkü orada farklı görüşler arasında hakemlik yapmak gibi bir zorunluluğu yok…
Hiç kimseyi tartıştırmıyor...
Sadece kendi görüşlerini aktarıyor okurlarına...
Ancak…
Moderatör Balçiçek İlter şüphelinin "suçsuz" olduğunu savunamayacağı gibi "kesin suçlu" da ilân edemez...
Ederse, “taraf” olur…
Ederse objektifliğini yitirir…
Ederse inanılırlığı yok olur…
Ederse çalıştığı kurumun itibarı zedelenir…
Sen “Moderatörsün” Balçiçek …
Sen adı bile “demokrasi”yi çağrıştıran “Karşıt Görüş” gibi bir TV programında moderatörlük (ve farklı görüşler arasında hakemlik) yapıyorsun…
Birbirinden farklı görüşleri tartıştırıyorsun yani…
Sen “taraf” olamazsın…
Ama…
Son zamanlarda şirazeden çıktın be Balçiçek…
Hafta içi her gün ekranda önemli konularda konuklarınla sohbet etmen, Çarşamba geceleri fanatiklerini ekran başına bağlaman sana “moderatörlük dışına çıkma – yargısız hüküm verme” hakkını bağışlamaz…
Ekranlarda “reyting kraliçesi” oldun diye kendini yargıç yerine koyamazsın…
Bazen maktulden yana olup, şüpheliyi yargı bitmeden “mahkûm” ediyorsun…
Kimi zaman da, 7 günahsız ve sıradan yurttaşımızın ölümünden, onlarcasının da yaralanmasından “sorumlu” tutulan, Yargıtay tarafından “yeniden yargılama” kararıyla “müebbet hapis” cezasıyla tecziye edilmesi istenen bir “Şüpheli” için “Kesin suçsuz” diyorsun…
Yani…
Hatan, kararı eleştirmen, eleştirilmesine (veya savunulmasına) imkân vermen değil…
Hatan, Pınar Selek’in “suçsuz” olduğu konusundaki ısrarcılığın…
Sevgili Balçiçek;
Pınar Selek’in “suçsuz” olduğu savunmasını sıradan bir yurttaş yapabilir…
Pınar Selek’in “suçsuz” olduğunu dosyayla ilgisi olmayan bir yargıç ve savcı söyleyebilir…
Hatta dosyaya etkisi olmayan bir Yargıtay üyesi...
Hatta bir politikacı…
Ama bir moderatörün, bir “şüpheli”nin “suçsuz” olduğunu ileri sürmeye hakkı yok…
Değerli kardeşim;
Yargıtay kararının veriliş biçimini, bilirkişi tayinini ve bilirkişi rapor tanzim yöntemini eleştirebilir, eleştirilmesine (veya savunulmasına) elbette imkân vereceksin…
Ama…
Senin programında olduğu gibi henüz yargılama süreci tamamlanmamış, 2011 yılı Şubat ayında ilk duruşması yapılacak bir dosyayla ilgili şüphelinin kesin suçsuz olduğunu beyan edemezsin…
Keşke, konuk olarak İnsan Hakları Vakfı Başkanı Şebnem Kuru Fincancı’yı değil de bilirkişi tayini konusunda uzman olan bir kişiyi davet edip onu konuştursaydın…
Çok daha iyi olurdu...
Sevgili Balçiçek;
Bu arada bir de hatırlatma…
Sen şimdiye kadar İnsan Hakları Vakfı sözcülerinin öldürülen sıradan bir vatandaşın veya terörist kurşunlarıyla, mayınlarıyla şehit edilmiş erlerin, yurttaşların haklarını koruduklarına tanık oldun mu?..
Ben olmadım da…
İnsan Hakları Vakfı bugüne kadar ölmüş, öldürülmüş bir terörist veya cezaevinde yatan bir terör şüphelisinin haklarını korudu hep…
Sen ekrana o vakıf başkanını çıkarınca benim gibi en başından beri Pınar Selek’e inanmak için çabalayanlar da “acaba?” demek zorunda kaldılar…
Yani…
Aslına bakarsan, “kaş yapayım” derken, göz çıkardın…