ANALİZ

Balçiçek Hanımefendi yüzünüz al al bile olmuyor, neden acaba?

Atasoy’un raporunda, “Katil Pınar Selek’tir” yazmıyor… Yazamaz da…

Balçiçek Hanımefendi yüzünüz al al bile olmuyor, neden acaba?

ADNAN BERK OKAN

Sayın Balçiçek İlter;
Eleştirmek dünyanın en sevimsiz işidir…
Şimdiye kadar hiçbir eleştirmene ödül verilmemiştir.
Ama…
“Eleştirmen” adı verilen kişilerin kalemlerine doladıkları…
“Beceriksiz” dedikleri…
“Başarısız” buldukları…
Yeteneklerinden şüphe ettikleri binlerce “sanatçı, yazar, yorumcu” ödül sahibi olmuşlardır…
Örneğin Hıncal Uluç’un “kitaplarından birini elime alıp da okumaya başlayınca birkaç sayfa sonra sıkılıp bırakıyorum” dediği Orhan Pamuk edebiyat dalında Nobel Ödülü aldı.
Ve ben…
Eleştirmenlerin bu kara talihini en iyi bilenlerden biriyim…
Ama ne yapabilirim ki?..
Bulunduğum hayat sahnesinde altmış yaşımdan sonra bana yazılan rol de bu…
Rolümü çok iyi oynayıp başka ve daha çok sevilmemi sağlayacak bir rol kapabilmek için çabalıyorum.
Bu arada arkamda, sağımda, solumda çok sayıda kırık kalp bıraktığımı biliyorum.

Ama Balçiçek Hanımefendi…
Dediğim gibi işimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum…
Olabildiğince tarafsız…
Olabildiğince objektif…
Olabildiğince adil…



Bu mu gazeteci/yazarlık?..

Peki ya siz hanımefendi?..
Siz aynı şeyleri kendiniz için söyleyebilir misiniz?..
Meselâ, 7 kişinin öldüğü 21 kişinin yaralandığı Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili bugüne kadar kaç maktul yakınını programınıza davet edip de görüşlerini aldınız..
Ama dünkü (08.02.2011) yazınızda aynı davanın “şüphelisi” Pınar Selek’in bugün duruşması olduğunu bildiğiniz halde şunları yazabildiniz…

(Pınar Selek) Hayatını sevgiyle donatmış, hayatını ötekilere şefkat göstermeye adamış, öylesine hümanist, öylesine farklı Pınar mı bombacı? Ayrıca niye ki?
Ne alakası var? Sorular birbiri ardına devam etti...
13 yıl boyunca Pınar'ın yaşadıklarına hep beraber tanıklık ettik... Pardon, görmeyi seçenler, biraz vicdanı olanlar, birazcık da olsa Pınar'ı tanıyanlar...
Onun şiddetle, terörle alakası olmadığını yakından bilenler...

 

Balçiçek Hanım;
Siz bir gazeteci yazarsınız…
Bir şüpheli hakkında duruşmadan bir gün önce ve hem de ülkenin en etkin, en çok satan gazetelerinden birinde bunları yazamazsınız…
Bu yazdıklarınız yargıyı etkilemek amaçlıdır ve “suç”tur…
Bu nasıl bir ihtirastır ki hem gazetecilik ilke ve ahlâkını hem de yasaları hiçe sayabiliyorsunuz?..
Ya da böylesine pervasız olma gücünü nereden alıyorsunuz?..
Unutmayın…
Demokrasi kolay bir rejim değildir…
“Özgürlük, her hal ve şartta özgürlük” diye bir şey olamaz demokraside…
Demokrasi aynı zamanda “Hukukun Üstünlüğü İlkesinin” temel şartlardan biri olduğu rejimdir…
Disiplin ister…
Yasalara bağlılık ister…
Ama siz Balçiçek Hanım, derdest bir dava hakkında ve hem de duruşmadan bir gün önce öyle şeyler yazıyorsunuz ki, “Ben gazeteciyim, yazarım, televizyoncuyum, yasa masa dinlemem…”

 

Karıncayı bile incitmekten korkardı ama…

Hanımefendi;
Siz hiç O. J. Simpson diye bir isim duydunuz mu?..
Tabii duydunuz efendim…
Duymaz olur musunuz?..
Siz de “dünkü çocuk” değilsiniz ya…
Kaçın gazetecisisiniz…
O halde gelin birlikte hatırlayalım Simpson’u…

Amerikan Futbolunun en ünlü ve sevilen futbolcularından biriydi…
Karısını öldürdüğü suçlamasıyla önce tutuklanmıştı…
Ama sonra medyadaki dostları öyle bir kampanya başlattılar ki…
Kimisi Simpson’un bir karıncayı bile incitemeyeceğini yazdı…
Bir başkası yufka yüreğinden söz etti…
Hatta sizin Pınar Selek için yazdıklarınızın aynısını O. J. Simpson için yazan dostları oldu:
“Cey mi?.. Hadi canım!.. O Hayatını sevgiyle donatmış, hayatını ötekilere şefkat göstermeye adamış, öylesine hümanisttir ki, karıncayı bile incitmekten korkar…”  

Bu duygu dolu, övgü dolu yayın bombardımanı karşısında yargıçların bile başı dönmüştü…
Bütün deliller Simpson’un aleyhinde olduğu halde “beraat ve tahliye” etmek zorunda kalmışlardı.
Ne var ki Yüksek Mahkeme yerel mahkeme gibi düşünmedi…
Medya baskısına da aldırmadı…
Bozdu yerel mahkemenin kararını…
Yeniden yapılan yargılamada Simpson suçlu bulundu ve hapse gönderildi…


Kamuoyu gözünde de aklanacak mı?..

Yok efendim korkmayın…
Bugün Türk yerel mahkemesi büyük ihtimalle “beraat” kararında direnecek…
Yani…
Pınar Selek hapse girmekten kurtulacak…
Yerel mahkeme Yargıtay’a uyar da bozarsa ne olacak?..
Yargılama “tüp gaz” üzerinden değil, bomba üzerinden yapılacak…
7 günahsız insanın katil ya da katilleri bu defa büyük ihtimalle bulunacak…
Ve umarım o katillerden biri de Selek olmayacak…
Ama…
Yerel Mahkeme “beraat” kararında direnirse; bu kararın medya baskısı (Şirin Payzın, siz ve diğerleri) ile alındığına olan inancım pekişecek…
Benim ve benim gibi çok sayıda kişi Pınar Selek’in “günahkâr” olduğunu düşünmeye devam edecek…
Hele ben…
Hem de hiç istemeden “Pınar benim gözümde aklanmadı” diyeceğim…
Dedim ya…
Beraat kararının siz ve sizin gibi, yargıçlar üzerinde akıl almaz etkileri olan meslektaşlarım sayesinde çıktığını düşüneceğim son nefesime kadar…

Bakınız Hanımefendi…
Dünkü yazınızda olay yeri inceleme uzmanı Prof. Sevil Atasoy hakkında şüphe bulutları dolaştırmayı sürdürdünüz..
Arkadaşınızı aklarken, Atasoy’u karaladınız…
Bunu öyle bir yaptınız ki…
Tam da duruşmadan bir gün önce programınıza davet edip “kaçtı” deme şansını kendinize yaratarak…
Böylesine önemli bir duruşmadan önce dosyada “bilirkişi” olarak raporu olan bir kişinin bırakın ekrana çıkmayı, sokaktan geçen bir kediye bile konuya ilişkin demeç veremeyeceğini bildiğiniz halde yaptınız bunu…
Daha da öte…
Prof. Sevil Atasoy’un raporunun hiçbir yerinde, “Pınar Selek suçludur” diye bir not olmadığını bildiğiniz halde okurlarınıza Pınar Selek’i mahkûm ettirmeye çalışan kişinin Prof. Atasoy olduğunu anlattınız…
Sevil Hanım’ı hedef gösterdiniz

Oysa Balçiçek Hanımefendi;
Yerel Mahkeme Atasoy’a “Mısır Çarşısındaki patlamanın sorumlusu Pınar Selek mi? Değil mi?” diye sormadı.

Atasoy’dan istenen; 7 kişinin ölümü, 21 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan patlamanın müsebbibinin nasıl bir cisim (bomba veya likitgaz tüpü) olduğunun cevabıydı…
Atasoy da yaptığı incelemelerden sonra patlayanın likitgaz tüpü olmadığını rapor etti…

 

Dikkat Balçiçek Hanım,

Hem de çok dikkat!.
Atasoy’un raporunda, “Katil Pınar Selek’tir” yazmıyor…
Yazamaz da…

Patlayıcının “Tüp gaz olmadığı" yazıyor sadece…
Keza Yargıtay da “Pınar Selek katildir” demiyor…
“7 kişinin ölümüne, 21 kişinin yaralanmasına sebep olan patlayıcı likid gaz tüpü değildir, patlayıcının ne olduğunun bir kez daha soruşturulup yargılamanın buna göre yapılması” diyor…

Ama siz Hanımefendi; Sevil Atasoy’a hem de tam duruşmadan bir gece önce “çık karşıma da anlat bakalım” diye meydan okuyorsunuz…
Olmadı Balçiçek Hanım hem de hiç olmadı…
Bütün güvenilirliğinizi yıktınız, geçtiniz…
En azından ve daha da kötüsü ben ve benim gibi çok sayıda kişinin kafasına olmayan şüpheyi soktunuz:
“Pınar Selek Türkiye’nin O. J. Simpson’u olabilir mi?”…

Ve saygıdeğer Hanımefendi;
İşte bu yüzden medyamızın kamuoyu araştırmalarında güvenilirlik sıralamasında sonuncu sıraya demir atması bir tokat gibi patlıyor yanaklarınızda…
Ama yüzünüz al al bile olmuyor…
Neden acaba?...

[email protected]

ÇOK OKUNANLAR