MEDYA KÖŞESİ

Balbay'ın kim olduğunu gördünüz mü?

Aköz günlüklerle vurdu: Günlükler, Balbay'ın gazeteci gibi değil, darbe heveslilerinin basın danışmanı gibi davrandığını ortaya koyuyor.

Balbay'ın kim olduğunu gördünüz mü?

Ergenekon Davası'nda Mustafa Balbay'a destek verdiklerini söyleyenleri ikiye ayırıyor Sabah yazarı Emre Aköz.. Ve bu iki grubununda Balbay'ı destekelemesinin gerekçesinin aynı olduğunu söylüyor: "İfade Özgürlüğü ve Basın Özgürlüğü"...

Ancak Aköz'e göre ortada tuhaf bir durum var... Balbay bir yazısı ya da yorumu yüüznden tutuklanmadı diyen Aköz Balbay'ı destekleyenlere ortaya çıkan Balbay'ın günlüklerini hatırlatıyor...

-(...)

1) Çoğunluğu oluşturanlar ' Ergenekon dostu' idi. Bunların iki ortak özelliği vardı: ( a ) Ergenekon şebekesini, "hükümeti eleştirmekten öteye bir özelliği olmayan masum muhalifler" gibi göstermek... ( b ) Ergenekon davasını azımsamak, sulandırmak, saptırmak...
2) Mustafa Balbay'a destek verenlerin diğer bölümü ise demokrat ( sol demokrat, liberal demokrat, sosyal demokrat, vs.) olduğunu sandığımız gazetecilerden oluşuyordu. (Var işte, imaj diye bir şey var şu hayatta.)

İki grubun ortak noktası ise Balbay'a verdikleri desteğin gerekçesiydi: İfade Özgürlüğü ve Basın Özgürlüğü gibi demokrasinin vazgeçilmez değerlerini öne sürüyorlardı.
Ancak ortada çok tuhaf bir durum vardı:
* Bir kere Mustafa Balbay, yazıları ya da yorumları yüzünden tutuklanmamıştı. Tutuklanma gerekçesi, özetle, Ergenekon şebekesine yardım ve yataklık yapmaktı.
Yani Balbay'a yöneltilen suçlama, demokrasiyi ortadan kaldırmak için uğraşmaktı.
Bu suçlamaya karşı, ifade ve basın özgürlüğünden dem vurmayı anlamak mümkün değildi.
* İkincisi, sosyalist edebiyatçı Oya Baydar'ın, dile getirdiği gibi, Balbay'a destek veren gazetecilerin hiçbiri, "Arkadaşımız darbeci değildir, onun darbeye teşebbüsten tutuklanmasına itirazımız var" diyemiyordu . ( Taraf, 14 Mart )
Onun yerine, "Düşünce ve basın özgürlüğünü savunmak için buradayız" diyorlardı.
Yani, Baydar'ın deyişiyle, darbeciliği, "düşünce özgürlüğü kapsamında bir temel hak" saymaya başlamışlardı.

Bu olayda beni şaşırtan, zaten Ergenekon dostu olan gazeteciler değil, demokrat olduğunu sandıklarımızın verdiği destekti.
Orada yer almalarının, Ergenekon şebekesini destekleme anlamına geldiğini kavrayacak; bilgiye, tecrübeye ve analiz gücüne sahip olan bu kişiler, niye böyle davranmışlardı?
28 Şubat ( 1997 ) darbecilerinin telefonlarıyla işten atılan, atılmaya çalışılan ya da darbecilerle hemhal olmuş siyasetçilerin işten attırdığı gazeteciler, nasıl olur da böyle bir tavır alabilirdi?

Biz bu soruları yöneltiyorduk ama onların bir kulağından girip diğerinden çıkıyordu.
Taa ki geçen akşama kadar:
Mustafa Balbay'ın darbecilerle yaptığı konuşmaları kaydettiği günlük, pazartesi günü sızdı.
Günlükler, Balbay'ın gazeteci gibi değil, darbe heveslilerinin basın danışmanı gibi davrandığını ortaya koyuyor.
Balbay'ın Darbe Günlükleri, ifade ve basın özgürlüğü kavramlarıyla hakikatin kamufle edilemeyeceğini gösterirken, demokratlıkları imajdan ibaret olanları da deşifre etti.

Not 1: Daha ziyade askeriyede kullanılan kamuflaj kelimesi ne de güzel uydu; değil mi?
Not 2: Medyada bomba etkisi yapan Balbay günlükleri, dün bazı gazeteler tarafından okurlarına şöyle sunuldu:
Taraf: İlk sayfanın tamamı dahil, dört sayfa ilave (toplam: 7285 santimetrekare). Milliyet: İlk sayfanın tepesinde ve sağında 501 santimetrekare. Radikal: İlk sayfanın tepesinde 301 santimetrekare. Vatan: İlk sayfanın tepesinde 132 santimetrekare. Cumhuriyet: 18'inci sayfanın altında, 205 santimetrekare. Hürriyet: İlk sayfanın altında 69 santimetrekare. Sabah: 0 (sıfır) santimetrekare.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 2 yorum