Bakan Fatma Şahin'den 'çocuk oyuncu' uyarısı!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin Söz Sende'de Balçiçek İlter'in sorularını yanıtladı.
Televizyondaki dizilerin aileye etkisini de değerlendiren Bakan Şahin'e çokların yarıştırıldığı müzik yarışmaları da soruldu. Fatma Şahin, "Çocukları yarıştırmak çocuk istismarıdır." diyerek ailelere RTÜK'ü işaret etti.
İşte Bakan Fatma Şahin'in açıklamalarından satır başları...
Son yaptığımız araştırma çok net bir tabloyu ortaya koyuyor. Toplumun %80'i bundan rahatsız. Fakat rahatsız olduğu yayınları izliyor. İzlediği zaman reytingleri yükseltiyor. Dolayısıyla biz yorum yaptığımız zaman sansür gibi algılanıyor. Ya da reklamına dönüşüyor. Bunu biz zaten doğru bulmuyoruz. Burada çözüm ne? Gelişmiş ülkeler, özellikle Amerika, bu işi bir etik kuruluyla çözmüş. Aslında biz RTÜK'te yasal alt yapıyı güçlendirdik ama şikayet üzerine çalışıyor. %80'in şikayet ettiği dizilerde RTÜK'e şikayet etme oranı %2,5. Yani şikayet etmiyoruz. Kendi kendimize konuşuyoruz ama orada kurumsal alt yapıyı güçlendirecek mekanizmayı da çalıştırmıyoruz. Mesela Amerika'da toplumun bilinci çok önemli. Toplumun yasal okur yazarlığıyla beraber medya okur yazarlığını bilmesi çok önemli. Bir de örgütlenmek çok önemli. Kendi içinde bir etik kurul oluşturmuş. Özellikle o gün için çıkan yayınlarda kendi değerlerini, ailesini, çocuğunu, kadını ikincileştiren bir yayın anlayışı hemen network çalışıyor ve ona reklam veren firmaya diyor ki; "Sen buna reklam verdiğin sürece ben senin malını almayacağım. Çünkü senin reklam vererek desteklediğin yayın benim değerlerimi yok ediyor."
ÇOCUKLARI YARIŞTIRMAK ÇOCUK İSTİSMARIDIR
Balçiçek İlter'in "Çocukların yarıştırıldığı müzik yarışmasını da hatırlatması üzerine Fatma Şahin, "Çocuklarla ilgili kısım en önemli kısımlarımızdan bir tanesi. Çocuğu yarıştırmak... Çocuk istismarıdır bu." dedi. "Eğer bundan rahatsız olunuyorsa RTÜK'e mutlaka başvurmak gerekiyor." diyen Bakan Şahin, şunları söyledi: Biz Bakanlık olarak bu konuda bir çalışma yaptık ve ilgili sivil toplumla biraraya geldik. Onlar da kendi aralarında çalışmaya başladılar. İstanbul'da 52 STK'nın olduğu büyük bir network kendi ağını kurdu. Bu böyle böyle dalga dalga yayılacak... Çocuk konusunda siz ne düşünüyorsanız ben de aynı hassasiyetteyim, çünkü benim de iki evladım var. Bu iş, bizim toplumumuz az okuduğu için, gördüğüyle algı yönettiği için normalleşiyor. Bizim buna imkan vermememiz, fırsat tanımamamız ve toplumsal duyarlılığı arttırarak, bilinci yükselterek çözmemiz gerekiyor.
ANNEM ŞEHİTLERLE UĞURLANMAYI BEKLEDİ
Yakın bir zamanda annesini kaybeden Fatma Şahin, duygularını şöyle anlattı: Hayatımda yaşadığım en zor 15-20 gündü. Bir taraftan ameliyata karar vermiştim. Ameliyat Pazartesi olacaktı, Cuma günü annem yoğun bakıma alındı. Ben ameliyatı erteledim, Gaziantep'e geçtim. Stand takılırken damarın birini açamadılar. 13 gün sürdü. Patlama olduğu gündü. Şehitlerle beraber annemi uğurladık. Korkunç bir şey. Yazılanı oynuyoruz diyorum ben. 13 gün boyunca yoğun bakımda şehitlerle uğurlanmayı bekledi. Çok enteresan bir şey... Hala beni çok etkileyen bir tabloydu. Ay yıldızlı tabutların içinde, ortada annem... Kendi de çok insan seven, herkese yardımcı olan bir kadın. Dedim ki; "Anne bak, şehitlerin, bebeklerin yanındasın. Herhalde onlara annelik yapmaya gidiyorsun." Çok zor bir tabloydu.
SAĞ BACAĞIMDA PROTEZ VAR
Geçtiğimiz günlerde bir etkinlikte düşmesine de değinen Bakan Şahin, ameliyat olduğunu söyledi. Şahin, şöyle konuştu: Yaklaşık 7 yıl önce, Kürşat Bey'in Gaziantep'te bakanlık yaptığı dönemde havalanında ona çok hızlı bir şekilde yetişmeye çalışırken ıslak bir zeminde düştüm. O düşüşte kalçada ciddi bir sorun yaşandı. Fakat ameliyatın büyüklüğünden dolayı doktorlar bana 50 yaşından sonra bu ameliyatı olmanız lazım dediler. Yoğun bir tempo, aşırı bir yükten dolayı ağrılarım artık çok fazla olunca bunun daha fazla beklememesi gerektiği düşünüldü. Sağ bacağımda kalça protezi var. Kalçadan dizin ortasına kadar... Ameliyattan 15 gün sonra işe başladım. 1 ay hiç kımıldamamak gerekiyordu. Fizik tedaviyi çok sağlam yapmak gerekiyor. Hiçbirini yapamayıp sabah 8'de programlara geçince böyle oluyor. O etkinlikte de basamaktan çıkarken dengeleyemedim ve düştüm.
PROTESTO SIRASINDA NELER HİSSETTİ?
Turnuvayla alakalı dünyanın en büyük organizasyonu, dünyanın en iyi kadın tenisçisi Türkiye'de. Ve bütün dünya bunu izliyor. O turnuva vurada yapılsın diye 3 yıl önce 40 milyon Euro para ödendi. Çok önemli. Eşim iyi bir tenisseverdir. "Ben gitmek istiyorum" dedi. Federasyona söyledik, "Çok mutlu oluruz, buyrun gelin." dediler. Bu şekilde gittik. Hiç kafamızda kupa vermek, konuşma yapmak yoktu. Federasyon Başkanı dedi ki; "Bakanım 2020 çok önemli. Şu anda 170 kanal İstanbul'a bağlandı ve turnuvayı izliyor. 2020'ye hazır olduğumuzu sizden bir iki cümleyle almak istiyoruz." dediler... Böyle bir gelenek var mı?" dedik, onlar da daha geçen yıl "Dünya voleybol turnuvasında bu şekilde oldu. O ülkenin Başbakan yardımcısı kupayı verdi." dediler. Önce Kadir Bey anons edildi. Bir yuhlama sesi duydum. Anlam veremedim, o kadar güzel bir ortam ki... Elime mikrofonu verdiler; o sırada şunu düşündüm; şuanda tüm dünya İstanbul'a bağlandı. Ben vermem gereken olumlu mesajı vermeliyim. Ülkemi en az zararla buradan çıkarmalıyım diye düşünerek hareket ettim... Sonradan kupayı verirken alkış başladı.