MEDYA KÖŞESİ

Babahan kendi şarkısını söylüyor!

Babahan bugün de Doğan Grubu'yla dalgasını geçmiş. Anlaşılan kendisi açısından meselenin basın özgürlüğüyle bir ilgisi yok.

Babahan kendi şarkısını söylüyor!

GAZETECİLER.COM - Farkına mısınız Ergun Babahan medya üstüne bir referans noktası olacak kadar yazıp çizer oldu. Yakışıyor da açıkçası. Giderek daha güzel bir kıvama oturuyor. Neyse devam edelim. Babahan bugün de Doğan Grubu'yla dalgasını Anlaşılan kendisi açısından meselenin basın özgürlüğüyle bir ilgisi yok. Biraz da intikam duygusu var sanki. Belki de yanılıyoruz. Ama insan bu kadar mı keyif alır gelişmelerden?...

"Bir yazdık ya, patronlarına sahip çıkmıyorlar diye hepsi sıraya dizildi.

Petrol Ofisi’nde de böyle olmuştu zaten ama beni brifing yanılttı.

(...)

Ya bu vergi işlerinde uzmanlaştılar veya bizim patron ne yapsa hakkıdır diyorlar.

En cengaverleri Ahmet Hakan, “muhalifiz, özgürüz. Ölürüz teslim olmayız” diye döktürüyor her gün.

4’üncü sayfada yazmasa Mehmet Yılmaz’ın yerinde gözü var diyeceğim, kalemini öyle kuvvetli kullanıyor yani.

Ertuğrul Özkök de iyi.

O hem mağduru oynuyor hem de meydan okuyor.

Üslubu zaten kuvvetli sıradan okura çaktırmadan veriyor

mesajını:

“Bu işi halledin yoksa demokratik açılımı başınıza çalarım.”

Haklı. Özgür basın olmadan demokratik açılım olur mu?

Özgür basın vergi öder mi?

Paralar vergiye giderse, özgür gazeteciler nasıl geçinecek.

Ben de karşı çıkardım vallaha o kadar özgür olsam.

Ama en kötüleri Hasan

Cemal.

Haydi Ahmet Çalık Sabah’ı aldığında editöryal bağımsızlık, gazetecilerin patronun akçeli işlerinden uzak durması konusunda verdiği fetvaları unutalım.

Şimdi mali müşavir edasıyla yazmasını da unutalım.

O büyük bir olasılıkla verginin para ödenerek yerine getirilen bir görev olduğunu bilmiyordur gerçi.

Onun için daldı bu konuya.

Yoksa, patron falan dinlemez çizgiyi çeker. Başka gruplara daha iyi çiziyor ama olsun.

Dediğim gibi vergiyi

bilmiyordur.

Hasan abime saatlerce vergi konusunu anlat, döner “Ne, devlet bizim patrondan vergi adı altında para mı alıyor” diye sorup adamı bayıltır.

Hasan abi, bu vergi dedikleri fitre gibi bir şey, yalnız fakir fukara yerine devlete veriyorsun.

Farkı bu.

Yani akçeli bir iş.

Daha yazıcam diyorsun da haberin olsun dedim.

Zaten bu vergi işini senin gibi sosyal demokratlar bela etti başına.

Aylarca yazsan affetmez seni patron aslında.

Neymiş, gelir dağılımında eşitlikmiş.

Adam niye kazandığı parayı fakir fukarayla paylaşsın ki.

Dönelim yazıya...

Sanki

“Başbakan sana abi diyor, sen yaz bir kaç milyarı siler belki”

 diye rica etmişler gibi

geldi bana.

O hava var yani...

Bir defa ne kadar gavur gazetesi varsa sıralamış.

Gerçi seçtiği gazeteler çıplak kadın resmi basmadığı için Başbakan’ın hoşuna gitsin diye özenle seçilmiş sanki.

Bir de kültürlü adam havası var hoş olmamış.

Yine de araya Havel falan sıkıştırmaması iyi olmuş.

Bir de “Velev ki günahlarımız olsun” diyor.

Ben Aydın Bey’in yerinde olsam hemen iki maaş cezası veririm.

Ne günahı olabilir özgür basının abicim.

Günah falan yok, baskı var.

Rafineri yok, Hilton’a izin yok, şimdi bir de vergi diye bir şey çıkarmışlar.

Şimdi bu özgür basına vergi ver diye baskı yapılıyormuş, Hasan abi öyle diyor.

Bilirim abi, bu özgürlük düşmanları Sabah’a da aynısını yapmışlardı, hem de Etibank yüzünden.

Ne olmuş yani biraz fazla ödünç para almışsak Etibank’tan...

Üstelik bu vergi cezalarının yanında o zamanki para bunun yanında devede kulaktı.

Bunun için koca gazeteye el konulur muydu?

O zaman Avrupa Birliği yolunda bu kadar ilerlememiştik gerçi, o yüzden özgür basın diye bağırmak çok etkili olmazdı herhalde.

Ayrıca herşeye el konulunca parasızlıktan bu gavur gazetelerini de alamaz olmuştuk, ne yazdıklarını bile göremiyorduk.

Bir tek sizinkileri görüyorduk, bize “Hortumcu, namussuz” diyorlardı.

Halbuki biz de aynen sizin gibi Türkiye’de basın özgürlüğü için mücadele ediyorduk.

Şimdi anlıyorum ki, biz aslında TMSF’nin değil, basın özgürlüğü düşmanlarının, Avrupa Birliği karşıtlarının, darbecilerin kurbanı olmuşuz.

Siz yazınca anladım, Allah’ı var güzel yazıyorsunuz. Güngör abi bile açıldı sizin grupta.

Benzetmek gibi olmasın hani iki eski arkadaş karşılaşmış. Hal hatır sorma faslından sonra, biri diğerine kızını sormuş...

Arkadaşı cevap vermiş, “‘Sorma demiş üniversiteyi bitirdi, özel bir şirkete girdi. Patronu onu çok sevdi, ev aldı, araba aldı, kürkler aldı. Her yurtdışı seyahatine götürüyor.”

Arkasından eklemiş, “Seninki ne yapıyor?”

Arkadaşı boynunu büküp cevap vermiş, “Vallaha benimki de kötü yola düştü ama ben senin kadar güzel anlatamıyorum” diye.

Allahı var iyi anlatıyorsunuz...

Bizim anlatım zayıftı biraz.

Biz de o zaman demokrasi kahramanıymışız be abiler ama acıdan fark edememişiz veya meramımızı gavura iyi anlatamamışız.

Özgür basın olduğumuz için olmuş herşey.

Onun için diyorum ki, şimdi bizim bankamızı geri versinler.

Tayyip Bey versin, siz hep ona çağrı yapıyorsunuz, doğru adres o galiba.

İçine de bir gazeteyle televizyon kuracak kadar para koysun.

Biz de bu özgürlük mücadelesine kaldığımız yerden devam edelim."

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar