MEDYA KÖŞESİ

Babahan, Aydın Doğan'a cezaevinde ne soracak?

Aydın Doğan'a ağır eleştiriler yönelten Ergun Babahan, Sabah gazetesini yönetirken yaptığı yayınlar nedeniyle kendisine övgüler dizdi...

Babahan, Aydın Doğan'a cezaevinde ne soracak?
GAZETECİLER.COM
Star yazarı Ergun Babahan, 28 Şubat temalı yazısında Doğan Medya Grubu ve patronu Aydın Doğan'a ağır eleştiriler yöneltti. Babahan, Doğan medyanın askerle yaptığı işbirliği kadar kendi ekonomik çıkarları için yaptığı yayınlara dikkat çekerken Sabah gazetesini yönetirken aldığı tutumu övdü.

Babahan, "Kusura bakmayın kendimi öveceğim!" başlıklı yazısında şöyle yazdı:

Dinç Bilgin, Sabah’ın önemli ekibi ayrılıp Vatan’ı kurmaya gittiği gün, yani 8 Ağustos 2002’de bana yayın yönetmenliği görevini teklif ettiğinde, Ankara’yı az çok tanımış, AK Parti kurucularıyla yakınlaşmıştım.

Sabah’ta bir avantajımız ya da dezavantajımız, Ankara’yı tanımamamız hatta ciddiye almamamızdı. Akşam’ın Ankara Temsilciliği, işlerin nasıl döndüğünü görüp anlamama yardımcı oldu. O sayede, Sabah Gazetesi Yayın Yönetmeni olduktan sonra ısrarla iki noktanın altını çizdim: Seçilmişlere asker üzerinden muhalefet yapmayacağız bir, gazeteci kimliğini kullanarak patronun iş takipçiliğini yapmayacağız.

Çünkü iş takipçisi olan yayın yönetmenlerinin kaçınılmaz sonu darbecilikti, çünkü seçilmişleri ancak asker sopasıyla tehdit edebiliyorlardı.

Bu sayede karton fabrikası kuramasalar da, banka, petrol şirketi alıp kamu kaynaklarından pahalı şarap içmeyi başardılar. (Beşiklerinin başucunda Kuran-ı Kerim olması Şeri hukuka göre hafifletici olabilir ama seküler hukuk bunu ciddiye alır mı, emin değilim.)

Bu kadro, 28 Şubat’tan 27 Nisan’a kadar aynı çizgiyi hiç şaşmadan sürdürdü.

28 Şubat’ın ardından tanık olduğumuz tüm kırılma noktalarında İstanbul sermayesi, Sirkeci asilzadesinin sahip olduğu medya ve asker vardı.

Bakın o noktalar şunlar:

- Devlet Bahçeli’nin hükümeti bozarak erken seçim kararı almasına neden olan Frankfurt zirvesi, ardından gerçekleşen Rodos buluşması.

- Bülent Ecevit’e sağlık nedeniyle gerçekleştirilmeye çalışılan hastane darbesi. Sirkeci asilzadesi o zaman Sabah’ı da yönettiği için Sabah da bu kampanyanın parçası olmuştu.

- Danıştay saldırısının fol yok, yumurta yokken bu grup tarafından Türkiye’nin 11 Eylül’ü ilan edilmesi.

- AK Parti’nin kapatılmasına zemin hazırlayan aynı grup gazetelerinin ortaklaşa attığı “411 el kaosa kalktı” manşetleri.

- 27 Nisan’ı muhtıra diye manşete çıkarıp hükümetin bittiğini ilan eden yazılar.

Bunların hepsi Psikolojik Harp Dairesi, iş alemi ve Sirkeci asilzadesinin işbirliğiyle gerçekleşti.

Oyunun önemli bir unsuru eksikti, Sabah.

2002’den sonra başında bulunduğum Sabah, hep halkın tercihinin yanında olmaya çalıştı, zaman zaman savruldu ama bu karargahla işbirliği içinde olmaktan değil, genetik hastalıklardan kaynaklandı.

27 Nisan gecesi, üzerimdeki tüm baskılara rağmen Genelkurmay’ın açıklamasını manşet yapmadım. “Geceyarısı açıklaması” başlığıyla çift sütuna verdim. Ertesi gün, “Darbeye hayır” manşetiyle çıkma kararı verdim.

Korkmadım mı, korktum.

Şimdi biraz da onlar korksun...


Yazının tamamı için
ÇOK OKUNANLAR