Ayşe'yi bir de benden dinleyin…
Ayşe, her iki tarafı birbirine daha da yaklaştırarak yaptı yapacağını… Ve şimdi bir ihtilâl daha…
Hiç itiraz etmeyin…
“Seks” denilen oyunu erkeğin kazandığı, kadının ise kaybettiği görüşünün, erkekler tarafından uydurulmuş büyük bir “Yalan” olduğunu hepinize o öğretti…
Büyüklerimiz bize “İstemek erkeğe düşer… Bir kadından peynir-ekmek ister gibi isteyemeyen erkek değildir” diye ezberletmişti ve hep öyle bilirdik…
Ta ki o bu tabuyu yıkana kadar…
“Eğer canım sevişmek istiyorsa aslanlar gibi isterim” dedi…
Hurra!...
Kaynayan kazandaki insan etine yumulan ilkel kabile yamyamları gibi saldırdılar O’na…
Hatırlayın bakalım ey hanımefendiler?..
Anneleriniz sizi evden sinemaya veya bir partiye gönderirken ne diyordu:
“Ben kızıma güveniyorum… Fena bir şey yapmaz”…
Yalan mı?..
Böyle söylemiyorlar mıydı?..
İyi düşünün bakalım hanginizin annesi böyle söyleyerek cinselliğinizin “suç ve ayıp” olduğuna inandırmadı sizi…
Sonra da dana gibi yatan çoğunuzun kocası cinsel doyumda zirveyi kötü(!) kadınların koynunda aramadı mı?..
Peki bütün bu safsataları kim yıktı?..
Söyleyeyim: Ayşe Arman yıktı…
Kızlar, “seni seviyorum, seninle evleneceğim” sözü veren yalancıya kandılar da, “hele bir tenimizin uyuşup uyuşmadığını anlayalım, evlenmeye ondan sonra karar veririz” diyen doğrucu Davutları, “gözü bekâretimde” diyerek ellerinin tersiyle itmediler mi?…
Ama…
Ayşe Arman kültürüne yetişenler hiç de öyle yapmadılar…
Kendilerine güvendiler…
Eğer benim her türlü arzularımı (bedensel ve ruhsal) tatmin edecekse “sevgi sonra gelsin” diyenler kazanıyor artık…
Çünkü “Ben senin kölenim” yalanı sökmüyor bu çağda…
Ayşe Arman o yalan çivilerini söküp attı yılların yalan tahtalarından…
Günümüz dünyasında sahibini seven köle mi olur?..
Evli kadınlar, kocalarının kendilerinden genç ve diri metresleriyle başa çıkmayı kimden öğrendiler?..
Ayşe Arman’dandeğil mi?..
Bravo…
Bildiniz…
Daha önce saçını fırçalamayı bile zül addeden kadınlar şimdi kocalarının yanına en seksi, en güzel, en alımlı ve en derli toplu halleriyle çıkmıyorlar mı?..
“Aman şekerim… Dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır” diyerek yuvasını ticarethane zanneden kadınlarımızdan söz etmiyorum tabii ki…
Kocalarını tutmayı isteyen akıllı kadınlardan söz ediyorum…
Karılarını “bulaşıkçı” ya da “aşçı” ve aynı zamanda “çamaşırcı” gibi gören erkeklerin bu çağdışı anlayışını kim yıktı?..
Bu sorunun cevabı da Ayşe Arman…
“Kardeşim, peki Duygu Asena hiç mi bir şey yapmadı?" diye soranlar olduğunu biliyorum...
Rahmetli Duygu, erkekleri kadınlara, kadınları da erkeklere düşman etti sadece…
Oysa Ayşe, her iki tarafı birbirine daha da yaklaştırarak yaptı yapacağını…
Ve şimdi bir ihtilâl daha…
Bedeninin tümünü sundu okurlarına ama sanal olarak sundu…
Yok, yok…
Kadınca bir ihtilal değil bu…
Bu bir “gazeteci ihtilâlı”…
“Devrim” demedim dikkat ettiyseniz…
Çünkü çok “romantik” kaçıyor o sözcük…
Ayşe, söke söke alınmış bir haklar manzumesi daha yazdı…
Tebrikler “Gazetecilerin Kraliçesi” Ayşe Arman…
Adnan Berk Okan
19.06.2009