GÜNCEL

Ayşegül Akyüz Yahşi: Dikkat! “Melek(!) Görünümlü Şeytan” Çıkabilir

Yerinde ve zamanında bir müdahaleye, kirli amaç ve planları bozacak temiz bir muvazeneye ve özgürlüğün tanımının yeniden yapılandırıldığı net bir söyleme ihtiyacımız var.

Ayşegül Akyüz Yahşi: Dikkat! “Melek(!) Görünümlü Şeytan” Çıkabilir

 “Tecavüzcüleri koruyan sisteme yazıklar olsun!”

diyerek sözde tecavüze uğrayan kadınların savunuculuğunu üstlenen nur topu Melek Mosso başka bir sahnesinde:

“Açın kızlar açın, hiç utanmadan, sıkılmadan istediğiniz yeri açın, gösterin. Kimse size karışamaz!” diyerek -Melek(!) görünümlü şeytana- dönüşmek…

Bir yerde ahlak memurluğu yaparken öte yandan tacize, tecavüze kapı aralayan olmak…

Hırsıza hırsız olduğunu unutturursan sana ahlak dersi vermeye kalkarmış. O yüzden unutmak yok!

Arsızca lgbt’yi meşru gösterdiniz!

Gözümüze soka soka paçavra salladınız!

Bacak şovu yaparak ifşa dersi verdiniz!

Sizi dinlemeye gelenlere “soyunun” dediniz!

Ödül almaya gittiniz, mağdur rolü biçtiniz!

Ülkemizi aşağılayıp “tutsak kadınlar” imajı çizdiniz!

Sizin gibilerin konuşması, giyinişi ve de yönergeleri özgürlük terimini aşan; ahlaksız, art niyetli ve suç teşkil eden kategoriye dahil.

İtibar hırsızlığı yaparken hazır bulunduğunuz yerin anlam ve öneminden bî haber oluşunuz ne kadar nankör olduğunuzun da kanıtı…

Tabi tek suçlu siz değilsiniz!

Sizi sahneye çıkaranlar, sizi dinlemeye gelenler ve sizi adam yerine koyanlar da en az sizin kadar suçlu.

Alkışları toplayıp, parayı cebe atıp, yiyip, içip, gezip, eğlenip, sonra da; Müslüman bir ülkenin kadınlarını, kızlarını yoldan çıkarmaya, kendiniz gibi olmaya davet ettiniz.

“Sizi hem soyarım, hem de yolarım!” dediniz.

Muhalefetin kampanya elemanları gibi çalıştınız, afetlerde doğru bilginin üzerine çöktünüz, bir kadın ölse, öldürülse feveran ettiniz!

Ne garip değil mi?

“Aç kız aç utanma!”

Diyeceksin, o kız açılıp saçılacak, gidip barda dibine kadar eğlenecek, alkolden sızıp kalacak bir köşede ve üzerinden geçen geçene…

Eee sonra Melek Mosso çıkacak “bu ülkede kadınlar öldürülüyor.” diyecek.

Aldığı ödülü de katili olduğu kadınların mezar başına “taş niyetine” dikecek.

Yahu siz alkole, edepsizliğe, aykırılığa önce meylettirip sonra da hak savunucusu kesiliyorsunuz ya vah size vahlar size!

Açık olmakla çıplak olmak arasındaki farkı anlatamadık bir türlü. Özgürlüğü, çıplaklık olarak yaşamak arzusu, bu ülke insanının adab-ı mûaşeret duvarlarına bodoslama çarpmak demek.

Söylesenize, tüm kötülüklerin anası olan varlığınızla hangi bir yanlışa “Dur!” diyebilecek kabiliyetiniz var?

Bugün taraflarından kiralandığınız muhalefet iktidarla kavgayı bıraksın da o yedi yirmi dört yakındığınız mağdur kadınların dertlerine çare bulsun!

İktidar düşmanlığınız, İslam ile olan kavganız ve göz diktiğiniz namusumuz yüzünden toplumun haya perdesini yırtmaya hakkınız yok!

Birçok faili meçhul cinayetler, kavga ve yaralanmaların, insanımızın içine düştüğü bühranın müsebbibi sizin gibilerin +18 sapkınlığı yüzünden.

Yatak sahnesindeki rolden sonra, ödül kürsüsünde farklı bir senaryo okumak aklımızla dalga geçtiğinizin emaresi…

Aşıladığınız her şerden, verdiğiniz her sapkın mesajdan ötürü sorumlusunuz.

Size sahne hakkı verenler de en az sizin kadar sorumlu ve suçlu!

Sahne sanatları değil; ahlak kırımları eğitimi almış olduğunuz o kadar belli ki! Size öğretilenleri, size verilen eğitimi hakkıyla uyguluyorsunuz.

Burada problem yok!

Yolunuz belli.

Ama sizin yolunuz bizim yolumuzla kesişmeyecek kadar ayrı güzergâhlarda…

Bu kadar net bir şekilde çizgimiz belli iken; bu doğru yoldan çıkmamıza ve aykırı yola meyletmemiz için taşıyıcılık yapmak…

Okullarda Milli Eğitim müfredatı okutulurken sosyal hayata geçildiğinde, milli bozulmaya davetiye satmak...

Asıl problem burada!

Bir yerde düzelten, güzelleştiren, sistemin; diğer tarafta hasar veren iki yüzlülüğü...

Bir genç ve bir çocuk belki de bir çift için; hoşlandığı bir müziğin, dinlemek istediği bir şarkının bedeli bu kadar ağır olmamalı.

Dinlenmek için, huzur ve keyif bulmak için gittiği bir yerde varını yoğunu yitirmemeli...

Toplumların bozulmuş, yontulmuş ahlakını hiçbir iktidarın düzeltemeyeceği de unutulmamalı.

Var olan hiçbir iktidar insanların ahlak bekçisi değildir.

Ama şu var ki sahneye çıkan, kendini sanatçı olarak adlandıran kişinin söylem ve eylemlerinden, aykırı tavırlarından ders alarak; gençliği, insanımızı bu çirkeflikle muhatap etmemek için de yapılacak çok şey var.

Bazı kaygılar yüzünden yargı kapısı kapatılmamalı!

Bir müddet sonra, özgürlüğün; ahlaksız sinelerde vücut bulduğu halin verdiği tahribat, iyileştirilemez bir hal alacak ve artık çok geç olacak!

Yerinde ve zamanında bir müdahaleye kirli amaç ve planları bozacak temiz bir muvazeneye ve özgürlüğün tanımının yeniden yapılandırıldığı net bir söyleme ihtiyacımız var.

Sineye çeke çeke iflahımız kesilecek.

Ve şunu hiçbir zaman unutmayın ki ülkeler parasızlıktan değil ahlaksızlıktan çökecek!

Başörtüsüyle, edebiyle, adabıyla, kendince doğru bulduğu siyasi tercihiyle dini bir yaşantı içinde olanları s... o... diyenler olduğu sürece,  akıl yoksunları, o aymaz ve akıl almaz tavırlar içinde alenen pornografik görüntü veren sahne oyuncuları ve şarkıcıları özgür oldukça biz daha çok konuşuruz kardeşim.

RTÜK Başkanı ve yargı mensupları önüne düşen suç dosyalarına hafif ve caydırıcılığı olmayan cezalar kestikçe, bu serbestlikten doğan ağır bilançoyu toplum olarak bizler ödemek zorunda kalacağız. 

Ve biz bunu istemiyoruz.

Hukuk muhafazakâr kesimin ve toplum ahlâkının hakkını koruyamadığında ve söylenen sözlerin hesabını sormadığında, ahlak kuramlarını hatırlatan biz gazeteciyi, medya mensuplarını, sorumluluk sahibi insanları da yazdıkları ve verdikleri mücadele için suçlamayınız!

Üzerine düşen görev hakkıyla yapılmadığında “üzerine vazife düşmeyen insanlar”, oluşan "hukuk boşluğunu" zafiyetlerle doldurur.

Onlar yazar, onlar oynar...

Biz izler, biz dinleriz.

Sonra ne mi olur?

Dikkat!

"Melek(!) görünümlü şeytan çıkabilir!" 

Endişesiyle yaşar gideriz.

Geçmiş ola!

 

 

 

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar