Ayşe Arman bunları neden görmedi?
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Aile Bakanı'na söylediği skandal sözlerin ardından Ayşe Arman Kılıçdaroğlu'nu savunmuş. Ama keşke savunmayı doğru yerden yapsaydı!
Kemal Kılıçdaroğlu, Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu için "Aileden Sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette" diyerek güya Muammer Güler'in Reza Zarrab'a söylediği o meşhur söze gönderme yaptı.
Gaflarına alışkın olduğumuz Kılıçdaroğlu, bana göre en büyük öngörüsüzlüklerinden birini yaparak bir skandala imza attı. Bu lafın nereye gideceğini, nereye çekileceğini bilmek için dahi olmaya gerek yok.
Sonrasındaki açıklamalar ise ilkokul seviyesini geçemedi. "Bu cümle benim sıfırdan bulduğum bir cümle değil".
Halihazırda literatürde yüzlerce küfür var, hiçbiri de sıfırdan bulunmadı diye Sayın Kılıçdaroğlu'na küfretmek serbest mi yani? Böyle bir mantık olabilir mi?
En hafifiyle "Bu ifade Kılıçdaroğlu'na yakışmadı" diyecekleri yerde, Kılıçdaroğlu'nun kendi akladıkları ifadeyle "önüne yatmayı" görev edinen ne çok insan çıktı.
Bunlardan birisi de Hürriyet Gazetesi'nden Ayşe Arman oldu. Bugün "Kılıçdaroğlu yüzde 100 haklı" dedi.
Dedi demesine de savunması resmen dökülüyordu.
"Muammer Güler, Reza Zarrab'ın önüne yatarım Reza dediğinde bir tek Allah'ın kulu sesini çıkardı mı? Bu ne ayıp laf diyen çıktı mı?" diye sormuş Ayşe Arman, sonra da "Çıkmadı!" diye cevap vermiş.
Yahu insaf!
Muammer Güler'i rezil kepaze ettiler sosyal medyada. "Önüne yatarım Reza" sözü alenen o amiyane tabirini içerecek şekilde dalga konusu oldu. Adamı resmen duman ettiler. Hakkında yapılmayan caps kalmadı.
Ayşe Arman iyi de bir Twitter kullanıcısı aslnda ama nasıl görmedi, yoksa Kılıçdaroğlu'nu kollamak için görmezden mi geldi bilemiyorum.
Üstelik işin en şaşırtıcı kısmı şu:
Dün Muammer Güler'in bu sözlerini öyle "kavramsal" anlamıyla falan değil dümdüz amiyane anlamıyla kullanıp adamı rezil edenler bugün "Kılıçdaroğlu'nun söylediği o lafta ne var, amma da fesatsınız, sizin de kafanız hep bir yere çalışıyor" diyenlerle aynı kişiler.
Bu kadar oynar başlıklı olmayı nasıl beceriyorlar anlamak mümkün değil.
Sizin şimdi "ne var AK Parti'liler Muammer Güler söylerken ses etmemişlerdi, şimdi aaaooww çok ayıp diyorlar" diyecek yüzünüz yok kusura bakmayın.
Çünkü bu ifadeyi belaltı imasını da es geçmeyerek palazlandıran bizzat sizsiniz. Şimdi Kılıçdaroğlu söyleyince mi masumane bir ifadeye dönüştü?
Böyle bir ifadeyi siyaset arenasında normalleştirmeye çalışma çabası nedir?
Ve inandırıcı olmak için illaki de "önüne yatarım" sözünü cümle içinde kullanma zorunluluğu mu var?
Siyaset dilimizin seviyesi sanki çok yüksekmiş gibi bunu da literatüre sokma yarışı da neyin nesi?
Kim kimin önüne yatmak istiyorsa yatsın. Biz tutmayalım.
Fakat zaten yerlerde sürünen bir siyasi dili daha da aşağıya çekmenin ve bunu aklamaya çalışmanın kimseye faydası olmaz.
TEK TARAFLI OKUMAYI BIRAKIN ARTIK!
Ve Ayşe Arman'ın yazısında asıl takıldığım konuya geleyim. Ayşe Arman, mevzunun kadın hakları olmadığını ispat için tutuyor Oflu Başkan Vekili'nin "ben kadından eğitim almam" diyerek vaize Ayşe Yılmaz'a yaptıklarını örnek veriyor.
Hani belediye AK Partili ya!
Sonrada yine o muhteşem tespitini yapıyor:
"Siz AKP yanlısı bir gazetede medyada "bu ne rezalet" diye bir şey okudunuz mu? Gerçek bir kadına hakaret vakasında tısss"
Sevgili Ayşe Arman, medyayı artık tek taraflı okumayı bırakmalısın. Çünkü diğer tarafta olan biteni görmüyor, görmediğin gibi okurlarını da yanlış bilgilendiriyorsun.
Bu olaya bizzat Diyanet Vakfı'ndan ve KADEM'den büyük bir tepki geldi. Ne AK Parti'yle özdeş tuttuğunuz Diyanet ne de "Erdoğan'ın kızının derneği" dediğiniz KADEM, belediye AK Partili diye sessiz kalmadı.
AK Parti'ye yakın kadınların hepsi de yüksek sesle "bu ne rezalet" dedi. Bunlar da medyada yer aldı.
Hürriyet görmemiştir muhtemelen, şaşırmayız.
Ama senin de bir gazeteci olarak Hürriyet'ten başka kaynaklara da zahmet edip bir bakman gerekmez mi?
Sonuçta senin de deyiminle "yuh demekten başka şey gelmiyor insanın elinden"
Harbiden Yuhh...