'Ayıp ettin' tutuklaması
Taksim Meydanı’nda iç çamaşırıyla dolaşmak “günah” olmadığı gibi; “suç” da değildir…
Ayıp, günah ve suç…
Aslında üçü de kabul edilemez davranışlardır…
*
Ayıp; gelenek, görenek, örf ve adetlerin yasakladığı eylemlerdir…
Cezası toplum tarafından kesilir…
*
Ayıbı yapan:
Ayıplanır…
Kınanır…
Dışlanır falan…
*
Günahı kutsal kitaplar tarif eder…
Cezası ahrette çekilir…
Cennetten mahrum olmak en büyük cezadır…
Cehennemde yanmak ise ondan sonraki cezadır…
*
Suç’a gelince…
Modern hukuk kitaplarının tanımladığı eylemlerdir…
Bugünkü dünyada cezası, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde yapılan yargılamalardan sonra verilir…
*
Bazen hürriyeti bağlayıcı olur cezalar…
Kimi zaman da para olarak tahsil edilir…
*
Meselâ…
Taksim Meydanı’nda iç çamaşırıyla dolaşmak “günah” olmadığı gibi; “suç” da değildir…
Ama…
Eylemci toplumun geneli tarafından ayıplanır…
*
Demek istemem o ki…
Bir gazetecinin, bir otomobile çarpan kamyon haberini “Kamyon otomobili biçti” diye vermesi günah olmadığı gibi suç da değildir…
*
Ama…
“Ayıp”tır…
Hem de çok ayıptır…
*
Bir gazeteciyi yaptığı ayıp yüzünden tutuklayıp hapse atmak ise “Suç”tur…
OLUR MU, OLUR VALLA…
Başkan Trumph, adına “Basın Toplantısı” denilen…
Ama…
Tek bir soru bile alınmayan basın açıklamasında “Kore Savaşları”ndan söz etti…
Mehmetçiğimize övgüler düzdü…
*
Trumph birkaç gün sonra:
“Kore’de aslanlar gibi şehit oldunuz… Varın biraz da Rakka’da şehit olun” derse…
Benim dün şakacıktan yazdığım “Komplo Teorisi” gerçek olur mu?..
Olur valla…
ŞUNU ÖĞRENİN ARTIK…
Sayın Cumhurbaşkanı; Trumph’tan Feto’nun iadesini, Zarrab’ın tahliyesini istemiş(miş)…
*
Arkadaş…
Yok böyle bir şey…
Olmaz…
Olamaz da…
*
Böyle bir haber Sayın Cumhurbaşkanımıza da devletimize de hakarettir…
ABD, kuvvetler ayrılığı ilkesinin en disiplinli uygulandığı demokrasilerden biridir…
*
Hiçbir devlet başkanı, ABD Başkanı’ndan bir şüphelinin tahliyesini, bir başka şüphelinin iadesini isteyemez…
*
Nitekim Adalet Bakanımız da her iki konuyla ilgili olarak ABD Adalet Bakanlığı ile görüştü; Başkan’la değil…
*
Sevgili meslektaşlarım…
Sizin iade ve tahliye yetkisinin Trumph’ta olduğunu…
Ama…
Buna rağmen iade ve tahliye olmadığını yazıp söylemeniz…
Halkımızın öfke katsayısını arttırmaktan başka hiçbir işe yaramaz…
BENİM SEVGİLİ MESLEKTAŞLARIM…
Batılı ülkelerde verilen yemeklerde “iş” konuşulmaz…
İş yemekleri “Peşrev” gibidir…
Herkes birbirini yoklar…
*
Alkollü içki alanlar alır…
Almayanlar suyla idare eder…
*
Ama bilin ki…
Hiçbir Batılı devlet insanı ya da diplomat, alkollü içkilerin bulunduğu yemek masalarında resmi iş görüşmesi yapmaz…
EY GAZETECİ!..
Eğer bir “Politik” görüşmenin “haber” tarafındaysanız…
Sizin için o görüşmenin sadece “haber” değeri olur…
*
Sonucun “olumlu” ya da “olumsuz” geçtiğine siz karar veremezsiniz…
Hüküm de kuramazsınız…
*
Ama maşallah yani…
Erdoğan – Trumph görüşmesi hakkında hemen kestiniz hükmü…
Kiminize göre “çok başarılı ve olumlu”…
Kiminize göreyse “Olumsuz ve başarısız”…
*
Halen…
Haberciyseniz yorum yapmamanız gerektiğini öğrenemediniz gitti…
BİR GÜLDÜM BİR GÜLDÜM…
Ben fark etmedim ama…
Fuat Keyman dedi ki:
“Trumph Sayın Cumhurbaşkanı'na "seni seviyorum" gibi baktı…”
*
Bir güldüm bir güldüm…
28 Şubat döneminin dışişleri bakanlarından İsmail Cem (Merhum), Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreau ile horon teptiğinde de o günün Kartel yazarlarının kimi yalakaları:
“Yorgo bizim ismail’i çok sevdi” diye yazmışlardı…
*
Sonra AB tam üyelik müzakereleri oylandığında…
Yorgo “hayır” oyu vermişti…
*
O olayı hatırladığım için çok güldüm Keyman’ın saflığına…
*
Yahu Keyman…
Uluslararası ilişkilerde kimsenin kimseyi sevmeyeceğini...
Sadece ülkesinin çıkarlarını seveceğini sen de bilmiyorsan...
Batsın bu dünya arkadaş…
Ko batsın hem de…
ONLAR SAYESİNDE AYAKTA DURUYORUZ…
Aile büyüklerinizden mutlaka duymuşsunuzdur…
Az sayıda dürüst, ilkeli, namuslu, vicdan sahibi insanı hatırlatıp:
“Dünya bu insanların yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor” der…
*
Türkiye medyası da…
Az sayıda dürüst, ilkeli, namuslu, vicdan sahibi yazar sayesinde ayakta duruyor…