MEDYA KÖŞESİ

Aydın Doğan kendi kendini sansürleyen ilk patron oldu!

Doğan Grubu'ndaki Aydın Doğan sansürüne ilk yorum Ergun Babahan'dan geldi: Patronuna sansür uygulayan gazete!

Aydın Doğan kendi kendini sansürleyen ilk patron oldu!
GAZETECİLER.COM
Aydın Doğan'ın Doğan Grubu yayın İlkeleri Kurulu toplantısındaki çağrısının Hürriyet ve Radikal gazetelerince makaslanarak yayınlanması yeni bir tartışmaya sahne oluyor. T24 yazarı Ergun Babahan konuyu sıcağı sıcağına yorumladığı yazısında Doğan Grubu'na çarpıcı eleştiriler yöneltti.

"Aydın Doğan, bu uygulamasıyla Türkiye basın tarihine en zengin patronlardan biri olarak geçmekle kalmayı garanti etmedi, ‘‘kendi lafından korkup sansür ettiren bir patron’’ olarak geçmeyi de garanti etti." diyen Ergun Babahan "Patronuna sansür uygulayan gazete" başlıklı yazısında şöyle yazdı:

Belki ‘‘Türkiye Türklerindir’’ ama artık Hürriyet ne kadar Aydın Doğan’ındır tartışılır.

T24’te bu sabah okumuşsunuzdur, Aydın Doğan, Doğan Yayın İlkeleri Kurulu toplantısına başkanlık yapmış. Toplantı yeri bile Hürriyet’in kendi patronunun sözlerini niye makasladığının bir göstergesi: Hilton Oteli.

Doğan toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ‘‘Türkiye seçimlere gidiyor. Bu, medyanın hassas bir mercek altına alındığı bir süreç olacak. Birinin ak dediğine diğerinin mutlaka kara dediği ortamda biz zoru seçtik. Habercilikte bağımsız ve tarafsız olacağız dedik. Bunun bedelini de zaman zaman ödedik" diyor.

Hürriyet Gazetesi de bu sözü, gazetenin tepesine, ‘‘Biz zor olan yolu seçtik’’ başlığıyla üst manşete oturuyor.

Anadolu’ya giden baskılarda haber bu şekliyle yer alıyor ancak gece yarısı ne oluyorsa oluyor, gazete sahibinin sözleri sayfadan uçuyor. Başlık ‘‘Bağımsız haberciliğe devam’’a dönüşürken ‘‘Bunun bedelini de zaman zaman ödedik’’ sözleri çıkarılıyor.

Doğan Yayın İlkeleri Kurulu üyeleri ne derler bilemem ama ortada gazetecilik açısından‘‘sansür’’ dediğimiz tarzda bir uygulama olduğu kesin.

Eskiden Hürriyet ve Milliyet’te köşe yazarlarının yazılarının taşra baskısından sonra makaslandığını, hatta kimi yazıların tamamen uçurulduğunu biliyoruz.

Ama kendi patronuna sansür uyguladığını, sözlerini makasladığını ilk kez görüyoruz. Dünya basın tarihinde de bir ilk olsa gerek bu durum.

Madalyonun bir cephesinde iktidarın basına yönelik sert uygulamaları var. En küçük eleştiriyi bile kabullenemeyen, köşe yazarından yayın yönetmenine, Ankara temsilcisinden muhabire onlarca insanı işinden eden bir tutum içinde AK Parti iktidarı. Bu tavrı, özellikle 3’ünci dönemde doruğa çıktı.

Hürriyet’in taşra baskısını Ankara’dan gören birileri telefon açıp ‘‘Ne bedel ödediniz?’’kardeşim mi demiş olabilir veya aile ‘‘Aman başımız derde girmesin’’ diye düşünerek değişiklik istemiş olabilir.

İkisi de Türkiye’de gazeteciliğin geldiği dehşet verici boyutunu açık göstergesidir. Sansürün patronlara kadar ulaşması, sözün bittiği yerdir.

Bu iktidarın basın özgürlüğüne bakışının çarpıklığını gösteren en çarpıcı örnek.

Ama madalyonun bir diğer yüzü var.




Deneme