ADNAN BERK OKAN

Asla kötü niyetli değildim…

Ne zaman mı?..

Başbakan’ın Kosova yolculuğunda yanında hangi meslektaşlarımızı götürdüğünün dökümü olan listeye bakarken…

Ama…

Listeyi okuduktan sonra dikkatimi çekti…

Başbakan’ın Kosova Gezisi’ne eşlik edenler arasında Hürriyet, Radikal ve Vatan’dan kimse yoktu…

Yani…

Başbakan bu üç gazeteyi Sözcü, Aydınlık ve Yurt’la aynı kefeye koymuştu…

Efendim…

Kimileriniz “bu gazetelerin değil Başbakan’ın ayıbı” diyebilirsiniz…

Ama beni işin o kısmı çok da fazla ilgilendirmiyor…

Neden mi?..

Söyleyeyim…

Başbakanların yurtiçi ya da yurtdışı gezilerinde yanında dilediği gazeteci/yazarı seçme hakkına sahip olduğuna inananlardanım…

Ama…

Yurtiçi basın toplantılarındaki akreditasyona oldum olası karşıyım…

Yurtiçi veya yurtdışı gezilerde ise akreditasyon yasağı gibi konularla ilgilenmem…

Bu defa da konuya o açıdan bakmadım…

Beni ilgilendiren, Başbakan’ın tercihiydi…

Düşünün ki kısa bir süre öncesine kadar “Başbakan Aydın Doğan’la barıştı, bütün kırgınlıklar karşılıklı olarak unutuldu” deniliyordu…

Hatta o kadar ki; Erdoğan Doğan Gurubu’nun da ortağı olduğu devasa bir AVM’nin açılışına Emine Erdoğan Hanımefendi ile katılmış, kurdeleyi kesmişti…

Peki…

Ne oldu da Erdoğan, Aydın Bey’in iki gazetesinden - ki biri (Hürriyet) halen ülkenin “en etkin gazetesi” olarak kabul edildiği halde-  bir tek yazarı bile davet etmedi?..

Hani Akif Beki’nin Hürriyet’te yazmasını Erdoğan bizzat istemişti?..

Deyin ki o iddia doğruydu…

Ve yine deyin ki benim “Emine Erdoğan Akif Beki’nin adının anılmasını bile istemiyor” deyişim “yalan”dı…

Hatta iftiraydı…

İyi ama…

Madem yalan söyleyen bendim…

Madem “Başbakan beni çok seviyor” diyen Beki doğru söylüyordu da ne oldu?..

Başbakan, Akif Beki’yi niye almadı uçağına?..

 Amman ha!..

“Daha birkaç gün önce Davutoğlu ile Beki beraberdi” demeyin…

Beni hiç ilgilendirmez…

Yok efendim; Akif Beki’nin Davutoğlu aleyhinde yazdığı onlarca yazıdan örnekler verecek falan da değilim...

“Demek ki Beki’nin Davutoğlu’dan özür dilediği ve Dışişleri Bakanı’nın da özürleri kabul ettiği doğruymuş” der geçerim…

Beni asıl ilgilendiren; “Sayın Başbakan beni çok seviyor, kendisiyle olan sorunlarınızda devreye girer işi çözerim” diyerek Hürriyet’e kapağı atan bir meslektaşımızın Başbakan’ın uçağına neden davet edilmediği…

Oysa aynı Beki, Gülen Cemaati ile Başbakan’ın kavgalı olduğu iddialarına zımnen destek veriyordu…

Hâlbuki Zaman’dan Abdülhamit Bilici Başbakan’ın Kosova yolculuğunda uçaktaydı...

Ve…

5 yıl aradan sonra ilk kez Başbakan Gülen’le telefon görüşmesi yaptı.

12 dakika süren bu konuşmada taraflar karşılıklı olarak birbirlerine sevgi ve saygılarını sundular.

Demek istemem o ki...

“Başbakan, Gülen’e kırgın, beni çok seviyor” diyen Beki Başbakan’ın uçağında yok; kırgın olduğunu iddia ettiği Cemaat’in en etkin gazetesinin bir yazarı (Abdülhamit Bilici) uçakta var…

Çok değer verdiğim bir “sanatçı” dostum Akif Beki’nin Hürriyet’te yazmaya başlayacağını bana söylediğinde inanmış ve bunu haber yapmıştım…

Sonunda haklı çıktım…

Aynı dostum Beki’nin Hürriyet’e geçişini (Daha sonra) Enis Berbeoğlu’nun Aydın Doğan’a ricasına bağlamıştı…

Yani…

Aydın Bey değil Berberoğlu istemişti Beki’yi…

Sebep ne mi?..

Söyleyeyim:

Hükümet’e yakınlaşma, Başbakan’ın gönlünü almak için Akif Beki’nin Hürriyet’in yazar kadrosunda bulunması çok yararlı olacaktı…

Bugün en çok cevabını merak ettiğim soru şu:

“Başbakan halen Akif Beki’ye çok değer veriyor... Sizin ilişkilerinizin ısınmasında da yardımcı olur” deyip Beki’yi yazar kadrosuna katan Berberoğlu’nun aynı düşüncede olup olmadığı…