Ateşe benzin bidonuyla koşuyorsun...
Bir türlü hamasetten, gaz vermekten, halkı galeyana getirmekten, paniğe sevk etmekten vazgeçmiyorsun ki…
GAZETECİLER.COM ÖZEL İÇERİK
YAKUP MURAT
Yine kızdırayım seni değerli gazeteci yazar kardeşim…
Yine basacağım “Bam” teline…
Yine öfke katsayını arttıracağım…
Çünkü yine seni eleştireceğim…
Ne mi yapacağım?..
Bu sefer de halka gaz verişini ve bu arada daha çok okunmak için politikacıları tahrik edişini tenkit edeceğim…
* * *
Bak arkadaşım…
Yazına koyduğun başlıklar “ateş parçası” gibi…
Ya da “nükleer klavye”…
Breh, breh, breh…
Senin yazdıklarına bakarsak aslında devasa bir savaşın içindeyiz…
Ordumuz komşu ülkelerden birinin derinliklerinde savaşıyor…
Yine senin yazdıklarına bakarsak…
Siyasi liderlerimizden biri, müttefik ülkelerden birinin liderini ya da bir bakanını fena halde haşlamış…
Adamın ağzına tükürmüş adeta…
E canım seni okuyanlar da pek masum değil tabii…
Hemen seni tıklıyorlar ki bakalım onun hissiyatını dökmüş müsün satırlarına…
Sen de bunun böyle olduğunu biliyorsun ya…
Geçiyorsun silahının, pardon klavyenin başına…
Veriyorsun gazı…
Çalıyorsun cazı…
Okurların da senden aldıkları gaza çakıveriyor kibriti…
(6-7 Eylül 1955 ve 6-7-8 Ekim 2014 olayları buna örnek.)
* * *
Günümüzden misal vereyim mi?..
Vereyim be arkadaş…
Meselâ…
Siyasi liderlerimizden biri halka moral vermek istiyor…
Gündemde ne var?..
(Doğru bile olsa) Halkın gururunu kıran, onu ezik konuma koyan bir yabancı kurum raporu var…
Siyasi lider hemen o konunun üzerine gidiyor…
Halkın gururunu okşuyor…
Ezilmişliğini unutturuyor…
Halkı cûş-u hurûş ediyor yani…
Nasıl mı?..
Meselâ…
Müttefikimiz olan ama “suçlanması gereken” bir ülkenin devlet başkanına veya başbakanına bir güzel ayar çekiyor…
Meselâ…
Küresel bir kredi derecelendirme kurumuna “hadi len…” tadında bir fırça atıyor…
Meselâ…
“Bizim kredi notumuzu sadece halkımız düşürür halkımızzzz” diyor o sevimli gülümsemesiyle…
* * *
Peki, sen ne yapıyorsun gazeteci yazar arkadaş?..
Söyleyeyim ne yaptığını…
Ateşe benzin bidonuyla koşuyorsun…
Liderin işinin siyaset yapmak olduğunu bildiğin halde o hamasi nutuktan nemalanmak istiyorsun…
Ve ne yazık ki…
Sen öyle alıştırdığın için halk hamaseti seviyor…
Liderinin bir gâvur lidere “kafa atması” hoşuna gidiyor…
* * *
Oysa arkadaşım…
Siyasi lider o konuşmadan sonra odasına geçiyor…
Kapıları kapatıyor…
Ve… Telefon açıp, az önce fırçaladığı ülkedeki mevkidaşına; “medyaya yaptığım açıklamaları ciddiye alma biz işimize bakıyoruz” diyor…
Yok, eğer demiyorsa yanlış yapıyor…
Çünkü…
İşin doğrusu budur dostum…
Neden işin doğrusu budur?..
Çünkü…
Siyaset daha çok oy alabilmek için ve halkla beraber yapılır…
Devlet insanlığı ise diğer devlet adamlarıyla, kapalı kapılar ardında, karşılıklı alınıp verilen tavizlerle yapılır…
* * *
Hâsılı değerli arkadaşım…
Bunları halkımıza anlatsan…
Anlatabilsen…
İnan o zaman siyasi liderler daha “gerçekçi” olacaklar…
Kapı önünde başka, kapı ardında başka konuşmayacaklar…
Ama… Bir türlü hamasetten, gaz vermekten, halkı galeyana getirmekten, paniğe sevk etmekten vazgeçmiyorsun ki…
Vazgeçemiyorsun yani…
Yakup MURAT