Atatürk yaşasaydı ona ne derdi biliyor musunuz?..
Ayakkabı kutuları içinde çıkan Dolarları da, o dolarları “ama onlar bağıştı” diye savunanları da...
ADNAN BERK OKAN
Bugün yeni yılın birinci günü…
İnsanoğlu o kadar nankör ki…
Çok değil…
Belki de sadece 50 – 60 gün sonra bugün “Yeni Yıl” dediği yıl için bile “Eski Yıl” demeye başlayacak…
Benimki de lâf mı yani?..
Kırk yıllık, seksen yıllık dostunu bir pula satan insanoğlu alt tarafı sadece 365 gün süren bir seneyi satmış çok mu?..
Sadece 365 gece önce büyük coşkuyla karşıladığı, “umutlarımın yılı” dediği yılı “tekme tokat” kovup, yenisine “umut” diye sarılan insanoğlu bu…
Güvenilmez…
İnanılmaz…
İntikamcı…
Saç kılından ayak tırnağına riyakâr…
Ve…
En büyük günahlarının başında “Kibir” gelen insanoğlu…
Bir gün kollarını açıp; “haydi dön de bitsin bu hasret” dediği bir dosta…
Sadece birkaç ay sonra…
Evet…
Sadece birkaç ay sonra:
“Şeytan” diyebilen…
O dostu inlerde arayıp bulacağını…
Ve…
Helâk edeceğini haykıran insanoğlu…
Yani vefasız…
Yani acımasız…
Yani merhametsiz…
Yani vicdansız insanoğlu…
İçlerinden birinin canını alan katillerin özrünü yeterli görmeyip bir de ayrıca “Milyonlarca Dolar” tazminat isteyerek; giden canı kabrinde daha da azap içinde kıvrandıran insanoğlu…
Daha da kötüsü…
“Kabul anasını satıym; yeter ki sen özrümü dinle ilişkilerimiz eskiye dönsün ama ben biraz daha az para ödeyeyim” dediğinde bunu bile “pazarlık” konusu yapan insanoğlu…
Yani…
Dost düşman bütün diğerlerine;
“Şu herife para ver istediğini yap; istersen her yıl beş on bin yurttaşlarını öldür razıdır” diye düşündürten insanoğlu…
Kendisini suçüstü yakalayan polisi sürüm sürüm süründüren…
40 kişinin ölüm emrini verince tetikçilerden biri için bile “katil” diyemeyen insanoğlu…
Herkesin gözlerinin içine bakarak defi hacetini yaparken kaldırıma kibrit çöpü atan kişi için “pis herif!” diyen, diyebilen insanoğlu…
Ey güzel insanlar!..
Bugün benim için daha önce geçip giden 62 (altmış iki) adet “1 Ocak”tan biri sadece…
Her geçip gideni her şeye rağmen nasıl sevdiysem, bugünü de bir o kadar sevdim, seveceğim…
Gideceği son gece onu yerlere kadar eğilip saygıyla uğurlayacak, yeni geleni de yine yerlere kadar eğilip saygıyla karşılayacağım…
Ve asla arkasından konuşmayacağım…
Ayakkabı kutuları içinde çıkan Dolarları da, o dolarları “ama onlar bağıştı” diye savunanları da ona bağlamayacağım…
Suçüstü yakalanan potansiyel hırsız ve rüşvetçiler için “tanırım iyi insandır” diyenlerle, Kürt vatandaşlarımızı yargısız infaz eden rütbeli katiller için “tanırım iyi insandır” diyenlerin aynı yolun yolcusu olduklarını…
Ve…
Suç ortaklığında el ele olduklarını da hatırlatıp:
“İşte eski yıllar bize bunu da yaptı” demeyeceğim…
Yani…
Nasıl gelirsen gel…
Nasıl geçersen geç…
Seni de senden önceki adaşların gibi olgunlukla karşılayacağım…
Birilerini kızdıracağımı bile bile (Bu ülkede; "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" için "Kirli Oyun" diyenler var yahu!) sana bu defa; “çok anlamlı” olduğuna inandığım için “Noel Çocuk” diyeceğim…
Pardon…
“Çocuk” değil, “Çucuk”…
Çünkü…
Bizi seninle tanıştıran Mustafa Kemal Atatürk bugün yaşıyor olsaydı; o da sana mutlaka, güzelim Makedonya Türk’ü şivesiyle “Çucuk” derdi…
Çünkü...
Onun için Türk halkı çocuktu...
Yani "geçmiş" değil "gelecek"ti...
Ben de sana onun şivesiyle diyorum ki:
Hoş geldin be çucuk...