Atatürk sizin gibi kıro değildi...
Atatürk düşmanı kimi cumhuriyet düşmanlarının gözüne şirin görünebilmek için ne hallere düştüğünün farkında mısın?..
ADNAN BERK OKAN
Bize bunu da mı yapacaktın be Mustafa Kemal?..
Hiç mi insafın yoktu senin?..
Derin derin bakan mavi gözlerinin…
Demek ki sen aslında kuvvetler ayrılığına karşıydın ha…
“Kuvvetler Birliği” istiyordun öyle mi?..
Ne hakla Mustafa Kemal ne hakla?..
“Haydaaaa!.. Nereden çıktı şimdi bu da yahu?” demeyin…
Bir de bugünkü Sabah’ta Engin Ardıç’ın “Sen kalk da ben yatam” başlığı altında yayımlanan makalesini okumayı deneyin…
Evet evet…
Bir zamanların “Hızlı Atatürkçüsü” Ardıç’tan söz ediyorum…
Hatta…
“Atatürk sizin gibi kıro değildi” adını taşıyan “incecik” bir kitap bile yazan Ardıç’tan…
Yok hayır…
O kadar da değil…
Elbette ve ille de hatırlamanız için Tarık Papuççuoğlu’nun söylediği o “ünlü “lakabıyla” söz etmeyeceğim Ardıç’tan…
Yani…
Çok önemli olduğu ve tarihin akışını, halkın Atatürk’e bakışını değiştireceği için 90 küsur yıl öncesine gidip, Mustafa Kemal Paşa’nın nasıl da “Kuvvetler Ayrılığı” düşmanı olduğunu o anlatıyor, ben değil…
Daha da öte…
Koskoca Paşa’nın Monteskiyö ile Jan Jak Ruso’yu (Amman ha!.. “Hüso” değil) birbirlerine karıştırdığını ve Mösyö Monteskiyö’yü fırçalayacağına Mösyö Ruso’yu fırçaladığını bile hatırlatıyor…
Kimilerinize (Aklı başında olanlarınıza) önemsiz gibi gelebilir ama bu nokta çok önemli…
Emin olun (Yok, hayır o Emin değil) Engin’in makalesini okuyan kim bilir ne çok Atatürkçü, “yıktın bizi Atam… Mösyö Monteskiyö dururken, Mösyö Ruso’yu azarlaman da neyin nesi?” diyerek Atatürkçülükten vazgeçmiştir…
Biliyorsunuz…
Sevgili Engin’e göre “çülükten” vazgeçmek çok kolaydır……
Bizzat kendi deneyimlerinden bunu pek alâ çok iyi bilmektedir…
Amman ha!...
“O gün Atatürkçü idi bugün Atatürk düşmanı” diye eleştiri amacıyla yapmıyorum bu hatırlatmayı…
Bana ne!..
Dilediği zaman dilediği gibi düşünür ve kimseyi ilgilendirmez…
Benimkisi sadece durum tespiti…
Yoksa değerli kardeşimi geçmiş düşüncelerine hapsetmek değil…
Herkes, herkes ve tabii her kurum için dün düşündüklerinin üzerine bugün çizgi çekebilir…
Ben aksine insanların dünlerine hapsedilmelerine çok bozulurum…
Engin’i eleştirme sebebim “dün Atatürkçüydü bugün düşmanı” oluşu değil…
Cumhurbaşkanlığı döneminde Halk Fırkası ve Serbest Fırka gibi iki birbirinden çok farklı siyasi ve sosyal görüşe sahip siyasi partinin kuruluşuna önayak olan Atatürk’ü henüz cumhuriyetin ilân edilmediği savaş günlerindeki bazı düşünce ve icraatlarının için hapsetmesi…
Neymiş?..
Atatürk ilk başlarda kuvvetler ayrılığı ilkesine karşıymış…
A be n’olmuş karşı olmuşsa?..
Haaaaa…
Ayıp mı etmiş?..
De ki “ayıp” etmiş…
İyi ama Hz. Ömer de Müslüman olmadan önce Hz. Muhammed’den nefret etmiyor muydu?..
Hatta…
Kız kardeşine konuk olan ve onun evinde Kuran okuyan Sevgili Peygamberimizi öldürmek için büyük bir hışımla kız kardeşinin evine gitmemiş miydi?..
Ne yapacağız şimdi?..
Hz. Muhammed’i öldürmek için kız kardeşinin evine giden ama dinlediği Kuran’dan etkilenip Müslümanlığı kabul ederek İslâm tarihine “En Adaletli Halife” olarak geçen Hz. Ömer’i, “Hz. Peygamberi öldürmeye niyetlenmiş potansiyel katil” olarak mı anacağız?.
İlahi Ardıç…
Atatürk düşmanı kimi cumhuriyet düşmanlarının gözüne şirin görünebilmek için ne hallere düştüğünün farkında mısın?..
Sahi ya Engin…
Her konuda (Kurbağaların cinsel hayatları konusunda bile) uzmansın…
Ama…
(Nedense) Başbakan Erdoğan'ın kız öğrencilerle erkek öğrencilerin aynı evde kalmalarının “suç” olduğuna ve o evlere valiliğin denetiminde polis baskını yapılabilmesine ilişkin yasal düzenleme getirileceği açıklamasına dair hiç yorum yapmadın…
Keşke her konuda okurunu aydınlattığın o eşsiz(!) bilgi hazinenin yardımıyla o konuda da birkaç çift lâf etseydin…
Neyse canım…
Henüz çok geç değil…
Gündem halen orada…
Hazır Bülent Arınç da işin içine katılmışken bir çift lâf ediver de rengini görelim…
Not: "Dünkü velete Başbakan yalakalığındaki maharetinden dolayı benden çok maaş veriyorlar" deyip Serhat Albayrak'a saydırmaktan vazgeç... O delikanlı senden fazla maaş almıyor; merak etme...