Aşkı yüzünden intihar girişiminde bulunan politikacı
“Hanımefendi ile olan samimi alâkamda mesele çıkınca bir dolu tüpü ağzıma boşalttım… "
Yıl 1963…
13-14 yaşlarında bir erkek çocuğu elinde okul çantası olduğu halde sabahın erken saatlerinde Başbakanlık konutunun kapısında polislere ”Paşa babamı göreceğim” dedi…
Polisler şaşırdılar…
Birbirlerine bakıp gülümsediler…
Çocuğun “Paşa Baba” dediği kişi Başbakan İsmet İnönü idi…
Paşa'nın çocukları otuz yaşını geçmiş iki genç adamdı...
Ve kapıdaki çocuğun "torun" olma ihtimali de yoktu...
Çocuğu atlatmak istediler ama bir yandan da “ya Başbakan’ın bir yakınıysa” diye düşünmekten alamadılar kendilerini…
Biri çocukla konuşurken diğeri içeri telefon etti:
“ 'Paşa babam beni tanır' diyor efendim…”
İçeriden “gönderin” talimatını alınca polislerden biri çocuğu yanına alıp köşke doğru yürüdü…
Mevhibe Hanımefendi kapıya çıkmıştı bile…
Görür görmez tanıdı henüz bıyıkları bile terlememiş konuğu…
“Gel bakayım" diye eilini sevgi ile uzatırken "Hayırdır?” diye sordu…
Küçük konuk Hanımefendi'nin elini öptü. “Paşa babamı görecektim de” dedi mahcup ama kendine güvenen bir sesle…
Mevhibe Hanımefendi çocuğu içeri aldı, Başbakan İnönü’nün yanına götürdü…
Çocuk hızlı adımlarla Başbakan’ın yanına gitti, uzattığı elini öptü:
Başbakan, konuğunun saçlarını okşarken sordu:
“Deniz oğlum kahvaltı yaptın mı?”…
Küçük misafir “kahvaltı” teklifini duymamış gibi:
“Canım sıkılıyor Paşa babacığım” dedi içini çekerek… “Canım hiçbir şey istemiyor…”
İsmet Paşa, her zamanki gibi dinlemeyi terci etti sadece…
Canının niye sıkıldığını bile sormadı…
Nasıl olsa Deniz anlatacaktı çünkü canını sıkan şeyi paylaşmaya geldiği belliydi…
“Evimiz cenaze evi gibi” dedikten sonra devam etti çocuk; “Annem sürekli ağlıyor… Size geldiğimden annemin ve babamın haberi yok”…
İsmet Paşa Deniz’in ne demek istediğini anlamıştı çünkü çocuğun babasının yaşadıklarından herkes gibi onun da haberi vardı…
Konu: Bir Aşk’tı…
Deniz’in babası çok ünlü bir sanatçıya âşık olmuştu…
Ünlü sanatçı hem radyoda söylüyordu şarkılarını…
Hem de İstanbul’da Fahrettin Aslan’ın gazinosunda sahneye çıkıyordu…
Bir avukat – müzisyenle evliydi aynı zamanda…
Sanatçı da Deniz’in babasını sevdiğini söylüyordu dost sohbetlerinde ve ikili sık sık buluşuyorlar, telefonla görüşüyorlardı…
Bu büyük aşk basına da yansımıştı…
Deniz’in babası her zamanki dürüstlüğü ve açık sözlülüğü ile aşkını inkâr etmemiş “evet” demişti.. “Hanımefendi bana zırıl zırıl aşık”…
Sonra da devam etmişti, “ben de kayıtsız değilim elbette…”
Ve aşk söylentileri o kadar çok yayılmıştı ki…
Sanatçı Hanımefendi ile Deniz’in babası mecburen buluşmalara ara vermişlerdi…
Ve bir gün…
Deniz’in babası bir kutu uyku ilâcı içip intihar girişiminde bulununca ailede her şey daha da ters gitmeye başlamıştı…
Sanatçıya âşık olan Deniz’in babası “evet” diyordu gazetecilere, “Hanımefendi ile olan samimi alâkamda mesele çıkınca bir dolu tüpü ağzıma boşalttım… Gözlerimi açtığımda hastanedeydim…”
Ve işte bu aşk ve intihar girişiminin sonuçlarını anlatmak istemişti Deniz…
Ve Deniz, aşk ile intihar girişiminden Başbakan'a tek kelime bile söz etmeden başarmıştı derdini aktarmayı…
Başbakan bunun üzerine bizzat aradı Deniz’in babasını…
Atatürk Orman Çiftliği’ndeki Merkez Lokantası’na davet etti…
“Mevhibe ile sizi bekliyor olacağız” demeyi de ihmal etmedi eşi Mediha Hanım’la birlikte gelmesini anlatmak için…
Sözleştikleri gibi Deniz’in babası eşi Mediha Hanım’la gitti Merkez Lokantası’na…
Başbakan’ı bekletmemek için de verilen saatten önce oradaydılar…
Başbakan İnönü her zaman olduğu gibi tam söz verdiği saatte giriş yaptı lokantaya…
Deniz’in babası ve eşi Başbakan ve eşini kapıda karşıladılar…
Yemek boyunca ne aşktan söz edildi ne de Deniz’in babasının intihar girişiminden…
Ve…
Deniz’in babası o yemekten sonra sanatçı Hanımefendi’yi bir daha hiç aramadı…
Telefonlarına “toplantıdalar” dedirterek cevap vermedi…
Ve bir başka gün…
İsmet Paşa, Deniz’in babasına bütün olan biteni anlattı...
Çocuğun babası küçük bir kahkahadan sonra şöyle dedi:
“Babası gibi politikacı olacak belli ki…”
Evet efendim…
O Deniz isimli çocuk önce diplomat sonra da politikacı oldu…
2007 seçimlerinde de MHP milletvekili olarak meclise girdi...
Tanıdınız değil mi?..
MHP milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Deniz Bölükbaşı…
Babası merhum Osman Bölükbaşı…
Babasının âşık olduğu sanatçı hanımefendi ise Allah uzun ömür versin, Behiye Aksoy…
Yaaa…
İşte böyle…
Nerede Osman Bölükbaşı’nın yüreklice itiraf ettiği aşk, nerede bugünkülerin inkâr ettikleri ilişkiler…
Nerede Başbakan İsmet İnönü’nün bir siyasi rakibinin evlilik dışı aşkı karşısında takındığı “olgun” tavır…
Nerede günümüz Başbakan ve siyasetçilerinin rakipleri karşısında yaptıkları “dedikodular”…