MEDYA KÖŞESİ

Aşık Mahsuni Şerif ve Abdurrahim Karakoç'un ilginç diyaloğu

Vahdet Gazetesi yazarı Lütfü Şehsuvaroğlu, bugün köşesinde Abdurrahim Karakoç'la yaptığı röportajdan bazı bölümler yayınladı.

Aşık Mahsuni Şerif ve Abdurrahim Karakoç'un ilginç diyaloğu
GAZETECİLER.COM- Vefatının 4. yılında halk şairi Abdurrahim Karakoç'la ilgili bilinmeyenlerin yer aldığı bir röportaj yayınladı Lütfü Şehsuvaroğlu. Abdurrahim Karakoç'un Mahsuni Şerif'le ilgili anısı ise oldukça dikkat çekti. 

Abdurrahim Karakoç'la ilgili bir biyografi de yazan Lütfü Şehsuvaroğlu'nun tüm detaylarıyla Abdurrahim Karakoç'u anlatan yazı dizisi Vahdet gazetesinde bugünden itibaren yayınlanacak. 

İŞTE KARAKOÇ VE MAHSUNİ ŞERİF'İN DİYALOĞU

Abdurrahim Karakoç bakın nasıl anlatmış aralarında geçen bir olayı:

"Maraşlı şairler ve ozanlar buluşmasının arifesinde Âşık Mahsuni Şerif'i ziyarete gittik. Ökkeş de vardı. Kar sesi üstüne Mahsuni ile bir saate yakın konuştuk, tartıştık. Kar sesi ne demekti. Karın rengini değil de niye sesini mevzubahis ediyor şair. Karın sesi nasıl bir şey? Sonunda Mahsuni bir iltifat yaptı bana: "Lambada titreyen alevin üşüdüğünü yazan kar sesini de bulur."

Amerikan Hastanesinde yatıyordu.

Muhsin Yazıcıoğlu, Ökkeş ve ben ziyaretine gittik. İyiden iyiye çökmüştü. Bizi görünce doğrulmak istedi. Muhsin bey hafifçe omuzlarını tuttu. "Rahatsız olmayın, lütfen" diyerek iki yanağından öptü. Biz de sırayla selam verdik, oturduk.

"Karakoç'la kaç saat kar sesini tartıştık. Belki de lambada titreyip üşüyen alevi tartışmalıydık" dedi. Sonra benim gözlerimin içine bakarak: "Senin bir şiirini kullandıydım, bir kasetimde. Durduk yere mahkemelik olduyduk."

Sonra gözleri doldu. Eliyle silmeye çalışırken, kalktım cebimden çıkardığım kâğıt mendil paketini açarak bir mendil çıkardım ve itinayla sildim. Bu onu daha fazla müteessir etti. "Nasıl da eşeklik ettim" diye hayıflandı.

Elini tuttum. Gözlerimin içine bakarak sordu: "Hakkını helal ettin mi?" "Helal olsun helal olsun!" diye ortamı yumuşatmaya çalıştım. Onu mahkemeye vermiş ve tazminat da kazanmıştım. Çok eski yıllarda kalmıştı bu.



Mahsuni o vakitler devrimci örgütlerin gecelerine çıkar okurdu. Sazı ve sözü ile Türkiye'de sol hareketlerin, bu arada da alevi direnişinin simgesi olmuştu. Benim bir şiirim de çok hoşuna gitmiş, türkü yapmıştı. Kendi sözleri gibi... Çünkü o şiir gerçekten sosyalistlerin güttükleri davaya çok uygun düşüyordu. Gençlik işte. Mahsuni aşırı solun simgesiyken ben de milliyetçi muhafazakâr hareketlerin simgesiydim. Benim tabii sazım olmadığı için öyle gecelerde söyleyen biri değildim.

Morali yerine gelsin diye bu sefer ben dedim:  “Asıl ben eşeklik ettim, senden bir sürü para kazandım.” Böylece ölmeden önce helalliğimi almıştı. Helal olsundu gerçekten. Son mesajı bize şöyle oldu. Sanki biz millete onu duyuracak hükümet görevlisiydik yahut basın mensubuyduk…

“Gençlere bir nasihatim var. Allah, insana zararı olan bir şeyi boşu boşuna yasak etmiyor. O kadar içki içtim. Zararını gördüm. Boşuna yasak etmemiş Hak. Onun yapma dediği insana zararlı, yap dediği de insana faydalı..”

İmanlı gitti yani Mahsuni. 

ÇOK OKUNANLAR