MEDYA KÖŞESİ

Ardıç'a göre Kemalist basın gıcık kapıyor

Çünkü bu çocukların bazıları "Fethullah Hocaefendi Hazretleri'nin okullarında okuyan" çocuklar.

Ardıç'a göre Kemalist basın gıcık kapıyor
GAZETECİLER.COM  - Engin Ardıç bu kez "samimi". Samimi çünkü Gülen Cemaatinin önderliğinde, Türkiye dışındaki ülkelerde kurulan ve Türkçe eğitim yapılan okullar konusunda halkımızın kahir ekseriyeti onun gibi düşünüyor.
Türkiye'nin dünyada güçlü olabilmesinin en etkin yollarından birinin "Kültür Emperyalisti olmak"tan geçtiğini düşünüyor.
Ve Gülen cemaatinin okulları bunu çok iyi başarıyorlar.
Çünkü dünya halklarını etkilemek için onlara dilinizi öğretmelisiniz.
İngilizlerin üstünde güneş batmayan bir imparatorluğa sahip olmalarının temel sebebi, gittikleri her yere dillerini de götürmüş olmalarıdır...
Osmanlı bunu başaramadığı için yıkıldı gitti.
Bakın Engin Ardıç bunu nasıl anlatıyor:

ARDIÇ’TAN GÜLEN’E NAZIM HİKMET DESTEĞİ


Engin Ardıç, Fethullah Gülen’e Türkçe’nin yaygınlaştırılması ile ilgili destek yazısını, Türk dilinin en büyük şairlerinden birinin, üstelik Ardıç’ın sık sık laf çarptığı Zülfü Livaneli’nin bestesi ile herkesin dilinde olan Nazım Hikmet’in “Karlı Kayın Ormanı” şiirinden bir cümle ile süslüyor.

İşte Nazım Hikmet’in şiirin o mısraları

Ben ordan geçerken biri :
"Amca, dese, gir içeri."
Girip yerden selâmlasam
hane içindekileri.

Amca, dese, gir içeri...

İsrail patırtısında çok şey gibi o da güme gitti: Türkiye'de geçen hafta bir "Türkçe Olimpiyatı" yapıldı.
Dünyanın dört bir yanından bülbül gibi Türkçe konuşan çocuklar geldiler, Türkçe şiirler okudular.
Bu, sekizinci oluyor... Nefret kusulan "şeriatçı" hükümet döneminde, sekizinci keredir Türkçe şenliği düzenleniyor... Arapça şenliği değil...
Çocuklar da gerçekten dünyanın dört bir yanından. İçlerinde tam 84 ülkenin çocuğu var. Üstelik yalnızca bir şiir yarışması değil bu, Türkçe kompozisyon da var, halk oyunları da. "Sunuculuk" yarışması bile var.
Kemalist basın buna gıcık kapıyor.
Çünkü bu çocukların bazıları "Fethullah Hocaefendi Hazretleri'nin okullarında okuyan" çocuklar.
Yani din eğitimi de alıyorlar.
Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin okullarında din eğitimi yok da maşallah, özel sektör bu eğitimi verince tu kaka...
(Şimdi "hocaefendi hazretleri" dediğim için bana da gıcık kaparlar, "papa hazretleri" ya da "patrik hazretleri" deyince sakıncalı bulmayanlar...)
Düşünsenize... Hiç ummadığınız bir ülkede karşınıza mükemmel Türkçe konuşan gençler çıkacak... Bunlar, kendi ülkelerinin "Türkiye uzmanlarını" da oluşturacaklar ileride... Hani, şu ya da bu nedenle yolu Türkiye'ye düşüp Türkçe öğrenmiş Amerikan gençlerinin State Department ya da CIA'da işlerinin hazır olması gibi! Ne var ki, bu çocuklar, Türk okulunda okumuş ve "Türkiye'ye muhabbet bağıyla bağlı" kişiler olacaklar büyüyünce.
Hani bize hep hakaret ederler ya "Galatasaraylı, frankofon, Paris hayranı" falan diye, onun gibi canım!
Yabancı bir ülkede karşınıza bir Türk çıkınca nasıl seviniyorsunuz... İstemez misiniz, siz Kinşasa'dan ya da Nairobi'den geçerken biri, "amca" dese, "gir içeri"... İnci dişli bir zenci çocuğu... En büyük hayali de günün birinde İstanbul'a gidip bir süre kalmak...

Engin Ardıç'ın yazısının tamamını
Yorumlar