GAZETECİLER.COM

Engin Ardıç'ın yazısının başlığında "Kutup, mutup kaç kutup" yazdığını görünce heyecanlandık...
"Tamam işte" dedik... "Büyük üstat da nihayet Mısır'a girdi... Seyyid Kutup'tan girip, Mübarek'ten çıkacak, üç dakikada Şarm El Şeyh... Biz de bu arada Mısır'da aslında ne olup olmadığını öğreneceğiz"...
Ama sayfaya gittik ki ne görelim?..
"Kim kiminle kumru gagasıyla" misali Engin Ardıç da yine büyük sanatçı, besteci, yazar, film yönetmeni, senarist ve "herşeyist" Zülü Livaneli'yle...
Bir çakıyor ki Zülfü Herşeyist'e...
Cümle âlem "çakmak" görsün...
Sanırsınız "Dupont" (Biz de az entelektüel değiliz yani)...
Bakın nasıl...

Kutup mutup kaç kutup?

Zülfü Livaneli dostumuz, yıllardır Türkiye'nin "üç kutuplu" hale geldiğini söyler durur ve "bunu ilk keşfeden kişi" olmakla da sürekli övünür.
Bu kutuplar, Türk milliyetçiliği, Kürt milliyetçiliği ve İslamcılık'tır.
Yani sağcılık-solculuk falan da tarihe karışmıştır artık. Emek-sermaye çelişkisi yoktur. Köylü-kentli ayırımı da kalmamıştır. İstanbul-Anadolu kutupları yokolmuşlardır.
Bravo. Bu müthiş tesbitin ardından, kendisinden "mevsimlerin ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış olduğu" gibi derin ve çarpıcı buluşların, "dört yanı denizlerle çevrili kara parçasına ada denildiği" gibi önemli gerçeklerin de dile getirilmesini bekleriz...
Sanırız bu bilimsel tahlilde, Stockholm ve Fairfax Üniversiteleri gibi ilim ve irfan kurumlarından aldığı yüksek eğitim de etkin destek olmaktadır.
Ne yazık ki bu müthiş sezgi ve analiz gücünü, yeni gelişmeleri, kutupların son durumunu irdelemekte kullanmıyor. Kutupların varlığını yeni keşfedenlere "acı acı gülmekle" yetiniyor.

Engin Ardıç'ın yazısının tamamını