ANALİZ

Anlattıklarım masal değil yakın tarih...

Tansu Çiller'i 'Öncü § btv" bitirdi... RefahYol'u "muhafazakar medya" yedi... ANASOL-M'yi "Doğan-Bilgin ortaklığı" tepetaklak etti...Hepsi de "kavga"dan başka bir yol bilmedikleri için oldu...

Anlattıklarım masal değil yakın tarih...

İktidara samimiyetle destek verdiklerine inandığım arkadaşlara yakın geçmişimizden bazı örnekler vermek istiyorum bu yazımda…

Arkadaşlar…

Türkiye’nin ilk kadın başbakanı ve ülke için erken gelmiş “şans” olan Tansu Çiller’i, DYP sözcülüğü yapmayı, DYP’li olmayan herkese hakaret ve küfür etmek, iftira atmak olarak kabul eden “Öncü & btv” bitirdi…

Tansu Çiller’in siyasi rakipleriyle ve medya ile uzlaşmasını Özer Çiller’in yönetimindeki “Öncü & btv” kadroları önledi…

Çünkü…

Kavga olmazsa hiç kimsenin o kadrolara ihtiyacı kalmayacaktı…

Nitekim Çiller bitince otomatik olarak kavga da bitti…

Ama…

O kavgacıların kimileri Ak Parti’nin yanında yer alarak kavgayı sürdürdü…

Kimileri Ak Parti muhalifliği yaparak…

Çok azı da kavgadan kaçtı…

Bu, yeni bir kavgaya girmek istemeyenler kaybolup gittiler, ne yazık ki…

REFAHYOL’U MUHAFAZAKÂR MEDYA YOK ETTİ…

RefahYol’u da “İslamcı medya” bitirdi…

Erbakan merhumun bütün olgunluğuna rağmen aşırılaşmasını tahrik eden muhafazakâr medya yok etti RefahYol’u…

Erbakan’ın bir süre laik sistemle uzlaşmak zorunda olduğu gerçeğini görmesine engel oldular…

Onu, Laik sistemle, Atatürk ilke ve inkılâplarıyla kavga ettirdiler…

Kökten laikçilerin eline koz verdiler…

Askerleri tahrik etmek için hazır kıta bekleyen kartel medyasının işini kolaylaştırdılar…

Sonuçta…

Sakin, mutedil, halkın tamamını kucaklayan bir siyasi politika izleyebilse, kavga etmek yerine uzlaşmayı tercih etse, daha en az 3 yıl iktidarda kalabilecek olan RefahYol’un devrilmesine katkıda bulundular…

ŞEVKİ YILMAZLAR, HASAN MEZARCILAR…

RefahYol döneminin camilerini ve Refahlı taşra belediyelerini hatırlayın…

Günümüz HDP’li belediyelerinden çok daha şımarıktılar…

Cuma namazı sonrası cami çıkışları, AB ile kavga ve Türkiye’nin Batılı müttefiklerine hakaret mitinglerine dönüşmüştü…

Meydanlar “Şeriat devleti istiyoruz” diyenlerle doluydu…

Siyasi gündemi aklı başında, olgun, sakin Refah Partili milletvekilleri ve bakanlar değil; Şevki Yılmazlar, Hasan Mezarcılar tayin ediyorlardı…

O HÜKÜMET TELEVOLE İKTİSATÇILARININ KURBANI…

DSP – MHP – ANAP iktidarını ise Çukurova ve İhlas Gurubu desteğini de yanına alan Doğan – Bilgin ortaklığının bitirdiğini hatırlayın…

Bugünkü iktidar medyası nasıl sadece hükümete övgü, muhalefete muhalefet ediyorsa…

O günkü merkez medya televizyonları ve gazeteler de aynı şekilde iktidara övgü, muhalefete muhalefet ediyorlardı…

Televizyon ekranlarında “Körler sağırlar birbirini ağırlar” misali iktidara yağ çekiliyor, her yaptığı alkışlanıyordu…

Muhalefet partileri ise (Tabii ki bilhassa RP ve DYP) “tukaka” ediliyordu…

Hükümetin hatalı dış politikaları ve ekonomi yönetimi göklere çıkarılıyor, kulaklarımızı “ekonomimiz tıkırında, acayip büyüyoruz” alkışları tırmalıyordu…

Televole iktisatçıları” adı verilen ekonomistler aralarına muhalefet edebilecek hiçbir iktisatçıyı almadan program yapıyorlardı…

Ama…

* * *

İlk ekonomik (Daha doğrusu finansal…) kriz hem de hiç beklenmedik bir günde (22 Kasım 2000…) patladı…

IMF yetişti imdadımıza…

Televoleci ekonomistler ve iktidar yanlısı medya “kurtulduk” manşetleri attı…

Fakat yalandı…

Göz boyamaydı…

Ve…

21 Şubat 2001’de TL, Dolar karşısında yüzde yüz devalüe edilince, iktidar yağcılığının o hükümete fayda değil zarar verdiği anlaşıldı…

İktidar yağcısı medya, koalisyon hükümeti partilerini (DSP – MHP – ANAP.) gerçekten başarılı olduklarına inandırmıştı…

Kim bilir?..

Belki de bunu kasten yapmışlar, ekonomiyi krize sürükleyip ABD’den Kemal Derviş’in ekonomiyi ele geçirmesine zemin hazırlamışlardı…

İKİSİNE ÇOK İHTİYACIMIZ VAR…

Değerli gazeteci dostlarım…

Türkiye’nin hele bu son süreçte…

Hem Erdoğan’ın toparlayıcılığı ve cesaretine…

Ve hem de…

Binali Yıldırım’ın gerçekçiliği, çalışkanlığı, üreticiliği, siyasi, tahammül gücünün yüksekliği ve akılcılığına (Keşke siyaseti Sayın Erdoğan’a bıraksa, kendisi sadece ülkenin mikro ve makro politikaları konusunda konuşsa…) çok ihtiyacı var…

* * *

Değerli meslektaşlarım…

28 Şubat sürecindeki dava arkadaşlarım…

Dost acı söyler ama gerçeği söyler…

Ve…

O acı ama gerçek şu: Yanlış yapıyorsunuz…

Bir taraftan, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’a daha yakın olma kavgası veriyorsunuz kendi aranızda…

Bir taraftan da dış politika ve ekonomi yönetimindeki gerçekçiliği, iç siyasete yem ediyorsunuz…

Az önce anlattığım hükümetlerin başına gelenleri hatırlayan kimi mahalle arkadaşlarınız son derecede olgun, tahrik etmeden, sükûnet içinde verirken desteklerini…

Kimileriniz ise iyice gemi azıya aldınız

PRENS POTEMKİN GİBİYDİLER…

Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’a “destek” olduğunuzu zannedebilirsiniz…

Ama…

Aklı başında herkes (Buna sizin mahalle büyükleriniz de dâhil.) Sayın Erdoğan ve Sayın Yıldırım’a zarar verdiğinizin farkında…

Aynen geçmiş hükümetlere yağcılık yaparak onların başını döndüren ve sonlarını getiren meslektaşlarımız gibisiniz…

Onlar da ülke uçuruma giderken bile yapılanların “yanlış” olduğunu yazıp söyleyeceklerine “harika!” diye manşetler atıyorlardı…

Çariçe Katerina’ya pembe tablolar sunan, refah içinde sahte mutluluk köyleri üreten Prens Potemkin gibiydiler…

YAZILIMI SULANDIRIYORSUNUZ…

Hatırlayın…

Daha önce de Ergenekon, Balyoz, Casusluk ve benzeri diğer davaları yine sizler sulandırmıştınız…

Sahte deliller üretildiğini öğrendiğiniz halde inanmak istemediniz…

Ta ki 17/25 Aralık yargı kumpasına…

Ta ki…

Dönemin Başbakan Yardımcılarından Yalçın Akdoğan’ın, FETÖ’yü “TSK kumpasçısı” gösteren açıklamasına kadar…

Şimdi de…

ByLock” yazılımı sulandırıyorsunuz…

Çünkü…

O yazılım yüklenen telefonları ele geçiren polislerin, sanığın veya avukatının huzurunda bir tek kopyasını bile onlara teslim etmediğini bilmiyor olamazsınız…

Ve…

Mahkemelerimizin yasaya aykırı elde edilmiş delilleri kabul etmediğini de bilmiyor olamazsınız…

17/25 Aralık yargı kumpası neden tutmadı ki?..

Delil” denilen şeylerin hepsi yasaya aykırı olarak elde edilmiş ya da üretilmişti de onun için…

Bunu bildiğiniz halde ve ısrarla ByLock üzerinden FETÖ’cülerin yargılanmasını talep etmeniz FETÖ’cüler için kurtuluştur…

GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN İSTEMEZ…

Lütfen Yargı’ya gölge etmeyin…

Biliniz ki Sayın Cumhurbaşkanı’na gönül veren milyonlar sizlerin bu tarzınızdan memnun değil…

Araştırma yapılsa…

Görülecek ki…

Asıl amacınız FETÖ’nün arka planını ortaya çıkarmak değil…

Asıl amacınız…

Sürekli birileriyle “kavga” ederek mevkilerinizi korumak…

* * *

Bir kez daha dikkatinizi çekmek istiyorum…

Ülkemizi ve milletimizi FETÖ belâsından kurtarabilmek için siyasi risk almaktan bile çekinmeyen Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’a ayak bağı oluyorsunuz…

Daha önceki hükümetleri yağcı, kavgacı, pembe tablocu medyanın yıktığını ya bilmiyorsunuz…

Ya da biliyor ama…

Bizim yağcılık yaptığımız hükümete bir şey olmaz abi” diye düşünüyorsunuz…

Ve…

Ne yazık ki…

Yanılıyorsunuz…

Çünkü onları da başka güçler değil kendi medyaları yıktı…

Yakup MURAT

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar