GÜNÜN MUHABİRİ

Amberin Zaman

Taraf

Amberin Zaman
Amberin Zaman Taraf gazetesinin köşe yazarı ama bugün yazısında anlattıkları, onun gazeteci kimliğinin yazarlık kimliğinin ötesinde olduğunun ispatı gibi. Haber kaynaklarından edindiği enformasyonu yazdığı yerin köşe ya da gazetenin manşeti olması o kadar da önemli değil.

Amberin Zaman’ın Taraf’ta “Bağımsız Kürdistan yolda” başlığıyla yayımlanan yazısında “Türkiye’de genel seçimler yine AK Parti mutlak zaferiyle sonuçlanırsa Barzani hemen akabinde bağımsızlık ilan edebilir. Tarihî günlerden geçiyoruz” yazdı.

İşte Amberin Zaman'ı günün muhabiri seçmemize neden olan o haber/yazıdan bir bölüm:

"1991 yılından beri Batı’nın himayesinde ve Türkiye’nin rızasıyla bağımsız Kürt devletinin altyapısı şekilleniyordu.

Asırlık hayal gerçekleşmek üzere. 10 Ağustos 1920’de Fransa’nın Sevr banliyösünde bulunan Seramik Müzesi’nde İtilaf Devletleri ve Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan antlaşmada öngörülen bağımsız Kürt devleti Irak Kürdistan’ında kurulma aşamasına geldi.

Ne var ki Irak Kürdistan Bölgesel Yönetim (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, her Kürt’ün gönlünde “bağımsızlık” yattığını ve bağımsızlığın Kürtlerin “hakkı” olduğunu vurgulasa da “Gerçekçiyiz, buna henüz hazır değiliz,” demeyi de ihmal etmiyordu.

Çünkü bağımsızlığın önünde önemli engeller vardı. Biri ekonomi. Merkezî Bağdat Hükümeti Kürtlerin payına düşen petrol gelirlerinin yüzde 17’sini uzun zamandır vermiyordu. Ayda 600 milyon dolara varan memur maaşlarını ödeyebilmek için kendi ürettikleri petrolü Türkiye üzerinden ihraç etmek isteyen Kürtleri Bağdat yönetimi ve ABD engelliyordu. Diğer yandan Irak’ın parçalanmasının kendisine fatura edilmemesi için debelenen ABD Bağdat ile Kürtlerin arasını bulmaya çalışıyordu. Ve geçen hafta Bağdat ile Erbil arasında, üzerinde mutabık kalınan anlaşmayla Kürt yönetimi, günlük petrol ihracatının yarısı olan 150 bin varil petrolü, Ceyhan’daki Irak hükümetine ait tankerlerle göndermeye başladı.

Ancak bu gelişme gidişatı değiştirmiyor. Çünkü IŞİD tüm dengeleri altüst etti. Kürtlere altın fırsatlar sundu. IŞİD Musul’u işgal ederken peşmergeler Kürtlerin “Kudüs”ü, Ankara’nın “kırmızıçizgisi” sayılan Kerkük’ü petrol sahalarıyla birlikte ele geçirdiler. Ankara’nın gıkı çıkmadı. Akabinde IŞİD’in Kürtlere yönelip Şengal bölgesini işgal etmesi Barzani yönetiminin prestijini feci sarstı. Ancak IŞİD’in Erbil’e ilerlemesi dengeleri yeniden Kürtlerin lehine çevirdi. ABD Kürtlerin saflarında savaşa dâhil oldu. ABD askerleri Kürtleri silahlandırıp eğitiyor. Kürtlerin güvenliği yeniden Washington’dan soruluyor.

ABD Kürtlerin petrol ihracatına da sesini çıkartmıyor artık. Günde 290 bin varil petrolü Ceyhan üzerinden ihraç eden IKBY’nin, bu yıl petrolden elde ettiği gelir 2,7 milyar dolara ulaştı. Bu, Bağdat’tan kendisine düşen aylık bir milyar dolar payın yanında devede kulak kalır. Fakat yapılan projeksiyonlara göre Kürtler en geç iki yıl sonra günde bir milyon varil petrol satacak duruma gelecek. Petrol fiyatının varil başına 80 dolarda sabit kaldığını varsayarsak, bu, ayda 2,4 milyar dolar eder. Yani merkezî bütçeden kendilerine düşen bir milyarın iki katından fazla bir gelire...

Geriye iki kritik faktör kalıyor: Bölgesel güçlerin tutumu ve Kürtlerin kendi aralarındaki çekişmeler. IŞİD’in terörize ettiği Kürt halkı, liderlerine “yeter bu kavgalarınız” diyor. Bugün Peşmerge ve PKK Kobani’de IŞİD’e karşı omuz omuza savaşıyorsa bu infialin de mutlak payı var. Kendi Kürt sorunuyla boğuşan İran bağımsızlığa karşı olduğunu resmen ilan etti. Ancak ABD ve Türkiye’nin desteği İran’ın muhalefetini dengeleyecek ağırlıkta.

IŞİD’i karşısını almak istemeyen AK Parti iktidarı Kürtlerin imdadına yetişmeyerek hayal kırıklığı yarattı. Ama Kürtlerle ittifaktan vazgeçeceğe benzemiyor, zira sözkonusu ittifak çözüm sürecinin temel taşlarından biri hâline geldi. Bir de ucuz enerji meselesi var. Fakat dikkat ederseniz “AK Parti iktidarı” diyorum. Zira askerin elinin yeniden güçleneceği bir CHP- MHP koalisyonu durumunda eski paranoyalar depreşebilir. Gittikçe şahinleşen Erdoğan da çantada keklik değil. Bir de Mesut Barzani’nin kendi konumu var. Önümüzdeki ağustos ikinci başkanlık dönemi dolmuş olacak. Ve normal şartlarda bir daha aday olamıyor. (İkinci kez olması dahi fırtınaları kopartmıştı.) Dolayısıyla bağımsızlık ilanının zamanlaması daha da önemli hâle geliyor. Türkiye’de genel seçimler yine AK Parti mutlak zaferiyle sonuçlanırsa Barzani hemen akabinde bağımsızlık ilan edebilir. Tarihî günlerden geçiyoruz.

ÇOK OKUNANLAR