POLEMİK

Altaylı önce düşman, sonra da Pamuk çatlatıyor

"Orhan Pamuk'un yalancı olduğunu, ülkesini karaladığını düşünüyoruz" dediler. "Öyle düşünmeyin" dedim.

Altaylı önce düşman, sonra da Pamuk çatlatıyor

ADNAN BERK OKAN - POLEMİK

Fatih Altaylı
, New York Mary's College'dan bir grup Amerikalı gazetecilik öğrencisinin (15 öğrenci. 14'ü kız) Habertürk'ü ziyarete geldiklerini ve gazetenin teknolojisine hayran kaldıklarını anlattıktan sonra sözü NOBEL ödüllü yazarımız Orhan Pamuk'a getiriyor.
Ve görüyoruz ki konuk 15 öğrencinin ondördü Orhan Pamuk'un neredeyse bütün kitaplarını okumuşlar...
Ortaya şöyle bir durum çıkıyor:
Amerika'daki öğrencilerin % 99.8'i Orhan Pamuk okuru...

Durun, hemen sevinmeyin...
Aynı öğrencilerin hepsi, HABERTÜRK'ü gezip görükten sonra "Meğer Orhan Pamuk büyük bir yalancıymış" diyorlar..
Bu arada aklıma bazı ihtimaller geliyor geleni hemen söyleyeyim:

Belli ki bu on beş öğrenci, Habertürk'ü, medyada son 10 yılın en büyük "Başarı hikâyesi" olarak nitelendirdikmek için önceden seçilmişler ve hepsine Türkiye'nin NOBEL ödüllü tek edebiyatçısı Orhan Pamuk'un kitapları gönderilmiş...

Acaba...
Keşke hiç gönderilmeseymiş de NOBEL'li yazarımızın yalancılığı ortaya çıkamsaymış mı diyeyim?..
İyi ki gönderilmiş ve hemen ardından Habertürk gezdirilmiş ki yalancılığı kanıtlanmış mı?...
Neyse...
Şimdi, misafir öğrencilerin Orhan Pamuk'a neden "yalancı" dediklerini bir de Fatih Altaylı'dan okuyun...

Öğrenciler ve Pamuk

BİR süre önce bir grup Amerikalı öğrenci Habertürk'ü ziyarete geldi.
New York'taki Mary's College'dan bir grup gazetecilik öğrencisi. 15 öğrenci. 14'ü kız.
Medyada son 10 yılın en büyük "Başarı hikâyesi" olarak nitelendirdikleri Habertürk'ü görmek, incelemek istemişler.
Gazeteyi gezdiler, bölümleri dolaştılar. Oldukça şaşırdılar. Amerika'da da çok gazete görmüşler ama böylesini görmemişler. En şaşırdıkları da "eğlenerek" gazete yapmamızdı.
Sonra da benim odama geldiler. Sohbet ettik. Önce onlar sordu ben yanıtladım. Sonra da ben sordum. "Türkiye'yi nasıl buldunuz" diye.
Türkiye'den önce bir Avrupa turu yapmışlar, Yunanistan'dan sonra da Türkiye'ye gelmişler.
"Çok şaşırdık" dediler.
"Niye şaşırdınız" dedim.
"Avrupa'nın pek çok yerinden daha modern, daha güzel ve daha zengin. Çok aydınlık bir görüntüsü var" dediler.
"Bunda şaşıracak ne var bu kadar" diye sordum.
"Orhan Pamuk'u okumuştuk ve böyle beklemiyorduk" dediler.
İlginçtir 15 öğrencinin 14'ü Orhan Pamuk'un kitaplarının çoğunu okumuştu. "Ne bekliyordunuz" dedim merakla.
"Orhan Pamuk'u okuyunca gri, neşesiz, her yerde askerlerin
kol gezdiği, baskıcı, eğlencesi olmayan, insanların mutsuz göründüğü, karanlık bir ülke bekliyorduk. Ama tam tersini bulduk" dediler.
"Şimdi ne düşünüyorsunuz?" dedim. "Orhan Pamuk'un yalancı olduğunu, ülkesini karaladığını düşünüyoruz" dediler. "Öyle düşünmeyin" dedim.
"Niye" diye sordular.
"Orhan Pamuk bir sanatçı. Sıradan biri değil. Pek çok sanatçı gibi kendine ait bir dünyada; paranoyalarıyla, halüsinasyonlarıyla, ruhundaki farklı algılamalarla yaşıyor. Biz bir yere baktığımız zaman başka bir şey görürüz, sanatçılar baktığı zaman başka bir şey görür. Van Gogh bir tarlaya baktığı zaman ışık seli görüyordu biz ise ayçiçeklerini. Onu bir sanatçı olarak öyle kabul edin. O kendi ruhunu görmüş. Yalancı değil. Sadece kendi ruh halini yansıtan bir sanatçı" dedim. Sonra da Pamuk'un Goa plajlarındaki fotoğrafını gösterdim. "Belki bundan sonra daha aydınlık şeyler yazar" dedim. Güldük.
Ama yine de Pamuk'a için için kızdım. Nobel ödüllü tek yazarımızın Türkiye'nin imajına yaptığı katkı buydu. 15 genç Amerikalı gazeteci adayının gözünde.
Onlar Türkiye'yi gelip gördüğü için şanslıydık.
Ya gelmeyip sadece okuyanlar!


ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar