Altaylı, Mustafa Vehbi Koç'a nasıl akıl verdi?
Mustafa Vehbi Koç'un Fatih Altylı'nın verdiği akılları nasıl da tevekkülle kabul ettiğini okuyunca Fatih'in sütunlarında "aha işte" dedim kendi kendime
ADNAN BERK OKAN
Mark H. McCormack, yıllar önce "Harvard'da neler öğretilmez" adında bir kitap yazmıştı...
Bu satırları döktüren (!) fukara yazarınız da Harvard'ın sadece önünden geçebilmiş biri olarak o kitabı alıp bir solukta yutmuştu...
McCormak'ın anlattıklarını okuyunca hayal kırıklığına uğramış, ilerleyen yıllarda Fatih Altaylı'ya "ilk defa ben yazmıştım" ya da "ben bunları çok önceden biliyordum" deme konusunda ilham verecek bir megalamoni ile "yahu bunları ben zaten biliyordum" diye bile düşünmüştü...
Çünkü çevresinde hava atarken, 28 yaşında 410 kişinin çalıştığı bir şirkette genel müdür olma başarısını (!) sadece İktisat Fakültesi mezunu olmasına değil, daha lise yıllarından başlayarak gördüğü pratiğin katkısına bağlıyordu...
Yani dostlar!...
Beni ben yapan(!) iktisat fakültesi diplomam değil, sahip olduğum deneyimlerimdi, pratiğimdi...
Ve ben müthiştim...
Ve ben acayip zeki, çevik ve (galiba) ahlâklıydım...
Ve ben, bendim...
Yürrrü koçum Adnan kim tutar seni?...
İtiraf edeyim ki...
İlerleyen yıllarda iktisat konusuna odaklanıp, daha çok uluslararası iktisatçı okudukça, beni mezun eden hocalarımın ve gazetelerde iktisat konusunda yazan akademisyenlerin pek bir şeyler bilmediklerini öğrendim...
Hatta...
Bir Harvardlı ile iktisat tartıştıktan sonra anladım ki bizim ekonomi akademisyenleri aslında veteriner fakültesinden mezun olmuşlar ama hayvancılık ithal ete bağlandığı için kendilerini "iktisat Profesörü, doçenti" falan diye yutturmuşlar...
Hâsılı dostlar;
"Harvard'da neler öğretilmez" güzel kitaptı ve ben de onları biliyordum(!)...
Biliyordum ama Perşembe Pazarı'nda ytişmiş bir Türk iktisatçısı olarak biliyordum...
Harvardlı olarak değil...
Nereden mi aklıma geldi?..
Söyleyeyim...
Ama önce bir hatırlatma...
Fatih Altaylı ve Yiğit Bulut eşzamanlı olarak TUSİAD'a saldırmışlar, "Güneydoğu'da hiç yatırımları yok ama akıl veriyorlar" demişlerdi ve ben de işte o saldırının arka planını yazmıştım ya...
O günden sonra Mustafa Vehbi Koç ve Fatih Altaylı, Ford'un Türkiye'deki 50. yıl kutlamalarında karşılaşmışlar...
Mustafa Vehbi Koç, Altaylı'ya "yazınız çok ağırdı" deyip sitem etmek istemiş...
İstemesine istemiş deeee...
Karşısında Altaylardan gelen müthiş bir yönetim dehası olduğunu unutmuş...
Ve...
Ağzının payını(!) almış tabii...
Nasıl mı?..
Anlatayım...
Koç, Altaylı'ya sitem etme girişiminde bulununca Fatih Altaylı, Mustafa Vehbi Koç'un yanağını "Beri bak koçum" diyerek okşamış (herhalde)...
Ve...
Junior Koç'a minik bir "Yönetim, iletişim, bilişim ve bilumumişim" dersi vererek hallaç pamuğu gibi atmış...
Ve hem de ne ders be koçum...
Zavallı (!)Mustafa Vehbi(Koç), değerli büyüğümüz Fatih Altaylı'nın verdiği o müthiş hayat dersini nasıl da tevekkülle kabul etmiş...
Nereden mi biliyorum?..
Fatih'in sütunlarında okudum...
Ve "aha işte" dedim kendi kendime... "Koskoca Mustafa Vehbi Koç, George Washington University mezunu Mustafa Vehbi Koç, sadece liseyi (o da ittire kaktıra) bitirebilen ama hayat fakültesinden mezun olan Fatih'ten nasıl almış dersini de ediyor ezber"...
Şaka yapmıyorum...
Dedim ya...
Fatih öyle yazıyor...
Hoş, Fatih'in sadece kendi penceresinden gördüklerini yazma huyu olduğunu, karşı tarafın gerçekten ne söylediğini asla yazmadığını en son Baykal'ın balon tekne haberinde de gördük ama yine de koskoca Gazete HT genel yayın müdürü ve başyazarı bu; mavi boru değil yani...
Diyeceksiniz ki...
"Mustafa Koç'a sorsaydın ya neyi, nasıl konuştuklarını!"...
Güldürmeyin beni...
Fatih Altaylı tarafından yanağı okşanan...
Ve...
Elinden tutulup ders gören koskoca Mustafa Vehbi Koç, telefonuma çıkıp bana cevap mı verecekti yani?..
Anladınız...
Boşuna zaman israfı olur diye aramadım...
Neyse...
Siz en iyisi gelin, Fatih'in, Mustafa Vehbi Koç'a nasıl akıl verdiğine bakın...
Aldı Fatih Altaylı...
Bakalım neyledi...
“Siz siyasi bir örgüt değilsiniz. (Vay beee!... Acaip bir tespit ha... ABO). Siz iş dünyasının örgütüsünüz. Türkiye’de taşın altında eliniz var, doğru ama o eli uzaklardaki taşların altına da sokmanız lazım (Mustafa'ya, "sizin eliniz uzun" demek istiyor. Ne ayıp!.. ABO). Hükümete çağrı yapıyorsunuz, çözüm öneriyorsunuz ama o çözüme sizin vereceğiniz, verebileceğiniz katkıdan söz etmiyorsunuz (Katkı payı ne be Fatih?.. Vergi mi? Know how mı? ABO). Söyleyeceğinizi söyleyin. Kimsenin itirazı yok, ama bölgeye gitmeniz lazım (Gandi Kemal gibi sipere mi? Organize sanayiye mi? ABO). Bugün gidemiyorsanız gitmeniz için ne gerekir, ne yapılmalı onu da söyleyin. Bakın bugün Ali Kibar ‘Altyapı olsa gideriz’ demiş, Zorlu ‘Lojistik desteği olmalı’ demiş. Hükümetten siyasi taleplerinizi sıralarken sizin oradaki insanlara iş götürmek gibi bir sorumluluğunuz var (Yapma be Fatih!.. Sen, özel sektörü devletle karıştırıyorsun. ABO). Siz de iş götürmek için ne istediğinizi söyleyin en azından. Kendi işinizle ilgili talepleriniz olsun bölgeye yönelik. Kuzey Irak’a işadamları gidiyor. Orası daha mı iyi Türkiye’nin doğusundan. Bir cazibe var ki, gidiyorsunuz (Bak işte burasını sevdim. "Cazibe"... Özel sektör cazip değilse cennete bile gitmez be anam, haklıdır da. ABO). O zaman hükümetten, siyasi otoriteden kendi topraklarımızda cazibe yaratmak için ne yapması lazım geliyorsa onu isteyin (Vaaaavvvv! hangi bütçeyle?. ABO).”
Peki Mustafa Vehbi Koç ne yapmış bu müthiş zekânın verdiği dersi dinleyince?..
Onu da söyleyeyim...
Rodin gibi elini yanağına koyup düşünceli düşünceli bakmış karşısındaki dehanın gözlerine...
Ve sonra...
Gördüğü pırıltıdan kamaşan gözlerini kırpıştırarak, “Haklısınız" demiş...
Daha sonra da mahcup bir ifadeyle devam etmiş, "Onu da net bir şekilde söylememiz lazım. Oralarda kâr amacı gütmeyen, zarar da etmeyecek işler yapabilmek için planlamalar yapmak lazım. Doğru söylüyorsunuz. Böyle söylememiz lazım”...
Fatih, “Geç değil” demiş.
Yaaaa...
Koskoca George Washington University mezunu ve dahi KOÇ Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve hatta TUSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Vehbi Koç sadece lise mezunu Fatih'in karşısında bir eli çenesinde, Boğaz'da koyun yüklü gemisi batmış kaptan gibi susta durup "özür dile"miş ve "haklısınız efendim" demiş...
Yani...
Biz "gazeteci" milleti; KOÇ Holding Yönetim Kurulu ve TÜSİAD İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Vehbi Koç'un bile iki elini göbeğinin üstünde birleştirip siyah rugan ayakkabılarının uçlarına bakarak "haklısınız efendim" dediği bu Fatih Altaylı ile gurur duymayız da ne yaparız?..
Mustafa Vehbi (Koç)'ye gelince...
Zavallı adamcağız(!)...
O kadar yılı boşuna okumuş...
Öyle ya...
Sen kalk George Washington University'yi bitir...
Sonra da gel ülkenin en büyük özel sektör kuruluşunun yönetim kurulu başkanlığı koltuğuna otur...
Hatta ve hatta; iş dünyamızın Cream de la cremasının başı ol ama hala daha Liberal Ekonominin temel kurallarını öğreneme...
Öyle ya...
Öğrenseymiş; "Oralarda kâr amacı gütmeyen, zarar da etmeyecek işler yapabilmek için planlamalar yapmak lazım" der miydi?..
Aaaaahhhh Mustafa Vehbi kardeş aaahhh!...
Yahu liseden mezun olduktan sonra biraz da Asil Nadir'in yanında çalışsaydın yetecekmiş halbuki...
Bu arada Turgay (cin er) Bey dikkat etsin de Mustafa Vehbi Koç, Fatih'i elinden kapmasın...
[email protected]
Mark H. McCormack, yıllar önce "Harvard'da neler öğretilmez" adında bir kitap yazmıştı...
Bu satırları döktüren (!) fukara yazarınız da Harvard'ın sadece önünden geçebilmiş biri olarak o kitabı alıp bir solukta yutmuştu...
McCormak'ın anlattıklarını okuyunca hayal kırıklığına uğramış, ilerleyen yıllarda Fatih Altaylı'ya "ilk defa ben yazmıştım" ya da "ben bunları çok önceden biliyordum" deme konusunda ilham verecek bir megalamoni ile "yahu bunları ben zaten biliyordum" diye bile düşünmüştü...
Çünkü çevresinde hava atarken, 28 yaşında 410 kişinin çalıştığı bir şirkette genel müdür olma başarısını (!) sadece İktisat Fakültesi mezunu olmasına değil, daha lise yıllarından başlayarak gördüğü pratiğin katkısına bağlıyordu...
Yani dostlar!...
Beni ben yapan(!) iktisat fakültesi diplomam değil, sahip olduğum deneyimlerimdi, pratiğimdi...
Ve ben müthiştim...
Ve ben acayip zeki, çevik ve (galiba) ahlâklıydım...
Ve ben, bendim...
Yürrrü koçum Adnan kim tutar seni?...
İtiraf edeyim ki...
İlerleyen yıllarda iktisat konusuna odaklanıp, daha çok uluslararası iktisatçı okudukça, beni mezun eden hocalarımın ve gazetelerde iktisat konusunda yazan akademisyenlerin pek bir şeyler bilmediklerini öğrendim...
Hatta...
Bir Harvardlı ile iktisat tartıştıktan sonra anladım ki bizim ekonomi akademisyenleri aslında veteriner fakültesinden mezun olmuşlar ama hayvancılık ithal ete bağlandığı için kendilerini "iktisat Profesörü, doçenti" falan diye yutturmuşlar...
Hâsılı dostlar;
"Harvard'da neler öğretilmez" güzel kitaptı ve ben de onları biliyordum(!)...
Biliyordum ama Perşembe Pazarı'nda ytişmiş bir Türk iktisatçısı olarak biliyordum...
Harvardlı olarak değil...
Nereden mi aklıma geldi?..
Söyleyeyim...
Ama önce bir hatırlatma...
Fatih Altaylı ve Yiğit Bulut eşzamanlı olarak TUSİAD'a saldırmışlar, "Güneydoğu'da hiç yatırımları yok ama akıl veriyorlar" demişlerdi ve ben de işte o saldırının arka planını yazmıştım ya...
O günden sonra Mustafa Vehbi Koç ve Fatih Altaylı, Ford'un Türkiye'deki 50. yıl kutlamalarında karşılaşmışlar...
Mustafa Vehbi Koç, Altaylı'ya "yazınız çok ağırdı" deyip sitem etmek istemiş...
İstemesine istemiş deeee...
Karşısında Altaylardan gelen müthiş bir yönetim dehası olduğunu unutmuş...
Ve...
Ağzının payını(!) almış tabii...
Nasıl mı?..
Anlatayım...
Koç, Altaylı'ya sitem etme girişiminde bulununca Fatih Altaylı, Mustafa Vehbi Koç'un yanağını "Beri bak koçum" diyerek okşamış (herhalde)...
Ve...
Junior Koç'a minik bir "Yönetim, iletişim, bilişim ve bilumumişim" dersi vererek hallaç pamuğu gibi atmış...
Ve hem de ne ders be koçum...
Zavallı (!)Mustafa Vehbi(Koç), değerli büyüğümüz Fatih Altaylı'nın verdiği o müthiş hayat dersini nasıl da tevekkülle kabul etmiş...
Nereden mi biliyorum?..
Fatih'in sütunlarında okudum...
Ve "aha işte" dedim kendi kendime... "Koskoca Mustafa Vehbi Koç, George Washington University mezunu Mustafa Vehbi Koç, sadece liseyi (o da ittire kaktıra) bitirebilen ama hayat fakültesinden mezun olan Fatih'ten nasıl almış dersini de ediyor ezber"...
Şaka yapmıyorum...
Dedim ya...
Fatih öyle yazıyor...
Hoş, Fatih'in sadece kendi penceresinden gördüklerini yazma huyu olduğunu, karşı tarafın gerçekten ne söylediğini asla yazmadığını en son Baykal'ın balon tekne haberinde de gördük ama yine de koskoca Gazete HT genel yayın müdürü ve başyazarı bu; mavi boru değil yani...
Diyeceksiniz ki...
"Mustafa Koç'a sorsaydın ya neyi, nasıl konuştuklarını!"...
Güldürmeyin beni...
Fatih Altaylı tarafından yanağı okşanan...
Ve...
Elinden tutulup ders gören koskoca Mustafa Vehbi Koç, telefonuma çıkıp bana cevap mı verecekti yani?..
Anladınız...
Boşuna zaman israfı olur diye aramadım...
Neyse...
Siz en iyisi gelin, Fatih'in, Mustafa Vehbi Koç'a nasıl akıl verdiğine bakın...
Aldı Fatih Altaylı...
Bakalım neyledi...
“Siz siyasi bir örgüt değilsiniz. (Vay beee!... Acaip bir tespit ha... ABO). Siz iş dünyasının örgütüsünüz. Türkiye’de taşın altında eliniz var, doğru ama o eli uzaklardaki taşların altına da sokmanız lazım (Mustafa'ya, "sizin eliniz uzun" demek istiyor. Ne ayıp!.. ABO). Hükümete çağrı yapıyorsunuz, çözüm öneriyorsunuz ama o çözüme sizin vereceğiniz, verebileceğiniz katkıdan söz etmiyorsunuz (Katkı payı ne be Fatih?.. Vergi mi? Know how mı? ABO). Söyleyeceğinizi söyleyin. Kimsenin itirazı yok, ama bölgeye gitmeniz lazım (Gandi Kemal gibi sipere mi? Organize sanayiye mi? ABO). Bugün gidemiyorsanız gitmeniz için ne gerekir, ne yapılmalı onu da söyleyin. Bakın bugün Ali Kibar ‘Altyapı olsa gideriz’ demiş, Zorlu ‘Lojistik desteği olmalı’ demiş. Hükümetten siyasi taleplerinizi sıralarken sizin oradaki insanlara iş götürmek gibi bir sorumluluğunuz var (Yapma be Fatih!.. Sen, özel sektörü devletle karıştırıyorsun. ABO). Siz de iş götürmek için ne istediğinizi söyleyin en azından. Kendi işinizle ilgili talepleriniz olsun bölgeye yönelik. Kuzey Irak’a işadamları gidiyor. Orası daha mı iyi Türkiye’nin doğusundan. Bir cazibe var ki, gidiyorsunuz (Bak işte burasını sevdim. "Cazibe"... Özel sektör cazip değilse cennete bile gitmez be anam, haklıdır da. ABO). O zaman hükümetten, siyasi otoriteden kendi topraklarımızda cazibe yaratmak için ne yapması lazım geliyorsa onu isteyin (Vaaaavvvv! hangi bütçeyle?. ABO).”
Peki Mustafa Vehbi Koç ne yapmış bu müthiş zekânın verdiği dersi dinleyince?..
Onu da söyleyeyim...
Rodin gibi elini yanağına koyup düşünceli düşünceli bakmış karşısındaki dehanın gözlerine...
Ve sonra...
Gördüğü pırıltıdan kamaşan gözlerini kırpıştırarak, “Haklısınız" demiş...
Daha sonra da mahcup bir ifadeyle devam etmiş, "Onu da net bir şekilde söylememiz lazım. Oralarda kâr amacı gütmeyen, zarar da etmeyecek işler yapabilmek için planlamalar yapmak lazım. Doğru söylüyorsunuz. Böyle söylememiz lazım”...
Fatih, “Geç değil” demiş.
Yaaaa...
Koskoca George Washington University mezunu ve dahi KOÇ Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve hatta TUSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Vehbi Koç sadece lise mezunu Fatih'in karşısında bir eli çenesinde, Boğaz'da koyun yüklü gemisi batmış kaptan gibi susta durup "özür dile"miş ve "haklısınız efendim" demiş...
Yani...
Biz "gazeteci" milleti; KOÇ Holding Yönetim Kurulu ve TÜSİAD İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Vehbi Koç'un bile iki elini göbeğinin üstünde birleştirip siyah rugan ayakkabılarının uçlarına bakarak "haklısınız efendim" dediği bu Fatih Altaylı ile gurur duymayız da ne yaparız?..
Mustafa Vehbi (Koç)'ye gelince...
Zavallı adamcağız(!)...
O kadar yılı boşuna okumuş...
Öyle ya...
Sen kalk George Washington University'yi bitir...
Sonra da gel ülkenin en büyük özel sektör kuruluşunun yönetim kurulu başkanlığı koltuğuna otur...
Hatta ve hatta; iş dünyamızın Cream de la cremasının başı ol ama hala daha Liberal Ekonominin temel kurallarını öğreneme...
Öyle ya...
Öğrenseymiş; "Oralarda kâr amacı gütmeyen, zarar da etmeyecek işler yapabilmek için planlamalar yapmak lazım" der miydi?..
Aaaaahhhh Mustafa Vehbi kardeş aaahhh!...
Yahu liseden mezun olduktan sonra biraz da Asil Nadir'in yanında çalışsaydın yetecekmiş halbuki...
Bu arada Turgay (cin er) Bey dikkat etsin de Mustafa Vehbi Koç, Fatih'i elinden kapmasın...
[email protected]