MEDYA KÖŞESİ

Altan, oğlunun evindeki ölümü yazdı

"Korkunç bir sabah" dedi ve dün Defne Joy Foster'ın oğlunun evinde ölümünü yazdı.

Altan, oğlunun evindeki ölümü yazdı
GAZETECİLER.COM- Defne Joy Foster, Taksim'de tanışmıştı Ahmet Altan'ın oğlu ile... Yarım saatlik muhabbetin ardından Kerem Altan'ın Caddebostan'daki evine gitmeye karar vermişlerdi.
Defne son nefesini o evde, Ahmet Altan'ın oğlunun yanında verdi.
Dolayısıyla gece yaşanların en yakın tanığı da Ahmet Altan oldu.
Bugünkü köşesini bu olaya ayırdı.
Ölümün 'oğlunun evinde' olduğuna hiç değinmedi.
Oğlunun adını da geçirmedi.
Sadece şunları yazdı:

KORKUNÇ BİR SABAH

"Otuz iki yaşında genç bir kadının ölüm haberiyle uyandım ben dün sabah.
Ve, ben hiç tanımadığım genç bir kadının ölümüyle bu kadar acı çektiysem, o genç kadının ailesi nasıl bir acı yaşıyor diye düşündüm.
O keder karşısında hangi duygu, hangi istek, hangi ihtiras bir mana taşımaya devam edebilir ki?
(...)
Kader diyebilirsiniz. Bir dans yarışmasının yıldızı olacak kadar dansı seven birinin kronik astım hastası olması nasıl bir kader?
Nasıl insafsız bir kader bu?
Ölümün yanında durup da, o sonsuzluğa değerek baktığınızda, bütün kâinat, bütün insanlar, bütün hayat, hatta bizzat ölümün kendisi bile öylesine küçük toz zerrelerine dönüyor ki, bir "kudret" bize ne kadar önemsiz olduğumuzu hatırlatmak ihtiyacı mı duyuyor diye merak ediyorsunuz.

Kendimizi önemsesek, büyük ihtiraslara kapılsak, bazen hayatın tümünü bir ihtirasın penceresinden seyredecek kadar kendimizden geçsek de aslında hepimiz biliyoruz ne kadar küçük ve önemsiz olduğumuzu.
(...)
Bu gerçeğin bize "gençlerin" acısıyla gösterilmesi mi insanın canını böyle yakan.
Korkunç bir sabah yaşadım.
Gerçeği bir daha gördüm.
Bir hiç olduğumuzu bir daha anladım.
Çaresizliğini, hiçliğini, başkalarının kaybıyla, başkalarının açılarıyla anlamak o çaresizliği ve hiçliği daha da arttırıyor.
Böyle acılarla karşılaşan her insan, "neden" diye soruyor.
Neden?
Bunun bir cevabı yok.
En azından bizim bildiğimiz bir cevabı yok.
Belki de insanı isyankâr kılan bu cevapsızlık, bir cevap arıyorsun, bir neden bulmak, seni yaratan kudrete, "bize niye böyle yapıyorsun" diye sormak istiyorsun.
Bir sessizlik bunun cevabı.
Hayatı anlamsız, yaşamayı değersiz, ölümü bile önemsiz gösteren kudretli bir sessizlik.
Bütün gün bu sessizliği duydum.
Bütün gün bu sessizliği yaşadım.
O sessizliğin içinde herşey silindi, bir gün önce önemli olan ne varsa öneminden soyundu, koca bir hayat, milyarlarca insan tek bir ölümle canlılığını kaybetti.
(...)
Korkunç bir sabah yaşadım.
Ben o kadar acı çektiysem, o genç kadının yakınları nasıl acı çekiyorlar diye düşündüm.
Eğer tanrı varsa, bunca acıyı o çektiriyor, bunca heykeli o yapıyor ve bunca taşı o kırıyorsa, o tanrıdan, genç kadının ailesine sabır ve teselli de vermesini diliyorum.
Hiç değilse bu kadarını borçlu kullarına."
ÇOK OKUNANLAR