Alkışlar Ümit Alan için
Ümit Alan, "İyi gazeteciliği sosyal medyadan korumalıyız" yazısıyla gazeteci ve sosyal medya açısından önemli uyarılarda bulundu.
Adli süreç devam ediyor fakat biz bu korkunç tecavüz olayından ziyade özellikle sosyal medya üzerinden vakfın tartışıldığına şahit olduk. Oysa bu olay vakıf tartışmalarıyla gölgelenecek bir olay değildi.
Haber ilk bakışta yakın zamanda Oscar alan Sportlight filmini de anımsattı bizlere. Ümit Alan da aslında bizdeki durumu Sportlight'tan ayıran noktalara dikkat çekmiş. Bu tecavüz vakasının ne sosyal medya ne de muhalefet aracılığıyla bağlamından kopartılmaması gerektiğinin altını çizmiş.
Ümit Alan'ı dikkat çektiği unsurlardan dolayı alkışlarken yazısını da sizlerle paylaşıyoruz:
Spotlight örneğindeki zamanlama
Spotlight'ı izleyenler hatırlayacaktır. (spoiler uyarısı) Filmde pek çok delil olmasına rağmen dosyanın ortaya çıkarılması epey bir zaman alıyor. Hatta 11 Eylül saldırısından sonra biraz daha erteleniyor. Bu arada olayı takip eden muhabir, bir ara isyan etme noktasına geliyor. Çünkü onun için bu olay bir an önce ortaya çıkmalı ve yeni çocuklar tecavüzden kurtulmalı. Ekibin başındakiler onu durduruyor zira onlar için büyük resim önemli. Büyük resmin önemiyse şu:
Bu olay göz yumma noktasından çözümlenmezse, birkaç rahibin sapıklığı olarak yani münferit olarak kalacak. Bunun için de sahici deliller lazım. Sadece bu konuda kanaati olanları değil herkesi ikna edecek deliller. Dolayısıyla dosyayı yayınlamak için en uygun zaman bekleniyor. Bizdeki örnek erken çıktı ya da acele edildi demiyorum asla ama haberin sosyal medyadaki yankıları için endişeliyim.Bizdeki zamanlama
Sosyal medyada bu olay bir anda skandalda adı geçen vakıf üzerinden tartışılmaya başlandı. Oradan söz konusu vakfın kapatılmasına ve o vakfın iktidarla olan bağlantılarına uzandı. Yani anında bir muhalefet argümanına dönüştü. Bir noktada illa ki olacaktır ama bu acele niye diye sormak istiyorum? Eğer ana maksat kurban çocukları ve potansiyel tehlike altındaki çocukları korumaksa, bu zamanlama doğru mu? Zaten bizim gibi düşünenlerden alınacak birkaç yüz RT için değer mi? Olayı bir çırpıda en tepeye bağlamak, çocuklarını o vakıflara verecek aileleri ikna eder mi? Kendi kendimize öfkelenip kendi kendimize soğuyacaksak ne âlâ? Eğer dert salt muhalefetse, bu muhalefet o vakıflara verilmek üzere olan "masum" çocukları koruyabiliyor mu?
Şimdi fikri takip zamanı
Şimdi bu olay için fikri takip zamanı. Böyle olayların yaşandığı tek vakıf burası mıdır? Diğer vakıflarda neler oluyor? Birileri bu işleri örtbas etmiş mi ya da şu aşamada bile örtbas etmeye gayret ediyor mu? Başlarına gelenleri itiraf etmek için güvenilir birileri var mıdır? Örneğin Spotlight'ta haberin ardından gazeteye yağmur gibi başka vakalarla ilgili ihbar telefonları yağmıştı. Eminim ki bu özel haberi yapan Serbay Mansuroğlu tüm bunlar için çalışıyor. Bize düşen, tehditlere maruz kalan Serbay'a sahip çıkmak ve dikkatli olmak. Birey ve gazete olarak dikkatli olmamız gereken konuysa açık: Sosyal medyanın gazına gelmemek. Bu tarz haberleri yaparken "muhalefetten" önce, kimi yıpratacağına kafa yormaktan önce çocukları korumak temel gaye olmalı. Bunun için bazen tıpkı Spotlight örneğindeki gibi sabırlı olmak, çok temkinli ilerlemek şart. Yoksa olay, tek bir vakfın, sapık bir öğretmenin "münferit" bir hareketi olarak kalmaya mahkûm olur. Bu da çocukları korumaz, aksine ışık sadece bir yere tutulduğu için gölgede kalanları korur.