ALKIŞLAR; Mehmet Altan için çünkü...
Altan Kardeşler Hükümet'e veya Başbakan'a değil; hukukun üstünlüğünü tesis etmeye, askeri vesayeti kaldırmaya,
Ahmet veya Mehmet Altan'ı genellikle "Alkışlar" ya da "kazandı" ilân ederdik çünkü Altan kardeşlerin en önemli özellikleri, siyasal iktidara destek verirken veya eleştirirken takındıkları "Adil" duruştu...
Ve bizim onları takdir etmemiz, hükümete yakın çevrelerden büyük övgüler almamıza sebep olurdu...
Altan kardeşleri çok severlerdi; o günlerde...
Çünkü, onlar için "sevilir" olmak, Başbakan'a ve hükümete destek demekti...
Aynı süreçte Engin Ardıç, Emre Aköz, Şamil Tayyar, Önder Aytaç veya Emre Uslu gibi yazarlar da hükümete destek veriyor, Başbakan ve bakanları için "övgü" yapıyorlardı...
Ama...
Asla "eleştirmiyorlardı"...
Başbakan'ın "Basın Sözcüsü" gibiydiler adeta...
(Bugün Tayyar, Ak Parti Milletvekili olacağı için yazamıyor ama diğerleri aynen devam)...
Biz de bu arkadaşlarımızı sıklıkla "kaybeden" ilân ediyorduk...
Altan kardeşleri "takdir", adlarını saydığımız diğerleriniyse "tekdir" etmemizin "çelişkili" olduğunu ileri süren çok sayıda okur, birbirleriyle sözleşmiş gibi üç aşağı beş yukarı benzer cümleler kurarak; (bilhassa) Engin Ardıç, Emre Aköz ve Şamil Tayyar'ı yazdıkları gazetelerden dolayı kıskandığımızı iddia ediyorlardı...
Onlara göre, "destek" verdiğimiz Altan Kardeşler'le eleştirdiğimiz diğerleri aynı fikirdeydiler ve doğru bir şekilde hükümeti destekliyorlardı...
O mektupların sahibi her okurumuza (kimseyi cevapsız bırakmıyoruz) şu cevabı verdik:
Altan Kardeşler Hükümet'e veya Başbakan'a değil; hukukun üstünlüğünü tesis etmeye, askeri vesayeti kaldırmaya, Güneydoğu bölgesinde ağırlıklı olarak yaşayan Kürt vatandaşların haklı demokratik taleplerini karşılamaya yönelik demokratik icraatlara destek veriyorlar...
Eminiz; aynı icraatları CHP yapsaydı Altan kardeşlere CHP'ye, MHP yapsaydı MHP'ye destek verirlerdi...
Ama...
Engin Ardıç, Emre Aköz ve Şamil Tayyar'ın hükümetin icraatlarıyla ilgilendikleri yok...
Onların tek amacı var: Başbakan'ı mutlu etmek, yüzünü güldürmek; kendisine yönelik eleştiri yapanlara karşı saldırıya geçmek...
Onun içindir ki Altan Kardeşleri takdir ederken bize tebrik yollayanlar bugün küfür ediyorlar...
Neden?..
Çünkü Altan Kardeşler yıllardır askeri vesayete karşı çıkıyorlardı ama bugün askeri vesayetin yerini alan "Camii vesayeti"nden de şikâyetçiler...
"Vay sen misin cami vesayetini istemeyen!"..
Hâsılı...
Halkımızın genelinin "toplumsal fayda" değil, "bireysel fayda, parti çıkarı" gözettiği bu süreçte Mehmet Altan, hem de STAR'da aslanlar gibi "doğruluk mücadelesi" veriyor...
Ve biz de bu arada Mehmet Altan'ın, 25.05.2011 tarihli STAR'da başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca; kendisi hakkında yanılmadığımızı bir kere daha gördük ve mutlu olduk...
Çünkü...
Bu ülkenin medyasında veya siyaset hayatında Prens Sabahattin hakkında yazılmış makale pek okuyamazsınız...
Prens Sabahattin; Abdülmecit'in kızı Seniha Sultan'la Damat Mahmut Celalettin Paşa'nın oğluydu...
2. Abdülhamit, Prens Sabahattin'in dayısı oluyordu...
Prens Sabahattin Osmanlı'da adem-i merkeziyetçi felsefenin öncülerindendir...
Nedir adem-i merkeziyet?..
Geçen gün CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun "iktidar olursak yerel yönetim özerkliğini sağlayacağız" taahhütüdür...
Daha önce de Ak Parti'nin yasalaştırdığı ama dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in veto ettiği yasadır...
Ve Ak Parti üzerinden 7 yıl geçtiği halde o yasayı bir daha Meclis'e getirip çıkarma girişiminde bile bulunmadı...
Oysa direnseydi, Cumhurbaşkanı'nın veto yetkisi olmayacak ve çok önemli bir sorun yedi yıl önce çözülmüş olacaktı...
Fakat işin acı yanı o değil...
İşin acı yanı; Yerel Yönetimlerin Özerkliğini sağlamak için kanun çıkaran Ak Parti'nin Genel Başkanı ve Başbakan'ı Erdoğan'ın bugün; kendisiyle aynı şeyi düşünen Kemal Kılıçdaroğlu için söylediği "kırıcı" sözlerdir...
İşin acı yanı; o günlerde Yerel Yönetimlerin Özerkliği için yasa çıkmasına önayak olan Başbakan'ı öven medyanın ve yazarların bugün, aynı şeyi isteyen Kılıçdaroğlu'nu aşağılayan haber ve yazılarıdır...
Çok mu uzattık?..
O halde bağlayalım ama siz de lütfen (eğer okumadıysanız) Mehmet Altan'ın, sözünü ettiğimiz makalesini okuyun...
Zira biz o makaleyi yazdığı için kendisini alkışlıyoruz...
Ve bizim onları takdir etmemiz, hükümete yakın çevrelerden büyük övgüler almamıza sebep olurdu...
Altan kardeşleri çok severlerdi; o günlerde...
Çünkü, onlar için "sevilir" olmak, Başbakan'a ve hükümete destek demekti...
Aynı süreçte Engin Ardıç, Emre Aköz, Şamil Tayyar, Önder Aytaç veya Emre Uslu gibi yazarlar da hükümete destek veriyor, Başbakan ve bakanları için "övgü" yapıyorlardı...
Ama...
Asla "eleştirmiyorlardı"...
Başbakan'ın "Basın Sözcüsü" gibiydiler adeta...
(Bugün Tayyar, Ak Parti Milletvekili olacağı için yazamıyor ama diğerleri aynen devam)...
Biz de bu arkadaşlarımızı sıklıkla "kaybeden" ilân ediyorduk...
Altan kardeşleri "takdir", adlarını saydığımız diğerleriniyse "tekdir" etmemizin "çelişkili" olduğunu ileri süren çok sayıda okur, birbirleriyle sözleşmiş gibi üç aşağı beş yukarı benzer cümleler kurarak; (bilhassa) Engin Ardıç, Emre Aköz ve Şamil Tayyar'ı yazdıkları gazetelerden dolayı kıskandığımızı iddia ediyorlardı...
Onlara göre, "destek" verdiğimiz Altan Kardeşler'le eleştirdiğimiz diğerleri aynı fikirdeydiler ve doğru bir şekilde hükümeti destekliyorlardı...
O mektupların sahibi her okurumuza (kimseyi cevapsız bırakmıyoruz) şu cevabı verdik:
Altan Kardeşler Hükümet'e veya Başbakan'a değil; hukukun üstünlüğünü tesis etmeye, askeri vesayeti kaldırmaya, Güneydoğu bölgesinde ağırlıklı olarak yaşayan Kürt vatandaşların haklı demokratik taleplerini karşılamaya yönelik demokratik icraatlara destek veriyorlar...
Eminiz; aynı icraatları CHP yapsaydı Altan kardeşlere CHP'ye, MHP yapsaydı MHP'ye destek verirlerdi...
Ama...
Engin Ardıç, Emre Aköz ve Şamil Tayyar'ın hükümetin icraatlarıyla ilgilendikleri yok...
Onların tek amacı var: Başbakan'ı mutlu etmek, yüzünü güldürmek; kendisine yönelik eleştiri yapanlara karşı saldırıya geçmek...
Onun içindir ki Altan Kardeşleri takdir ederken bize tebrik yollayanlar bugün küfür ediyorlar...
Neden?..
Çünkü Altan Kardeşler yıllardır askeri vesayete karşı çıkıyorlardı ama bugün askeri vesayetin yerini alan "Camii vesayeti"nden de şikâyetçiler...
"Vay sen misin cami vesayetini istemeyen!"..
Hâsılı...
Halkımızın genelinin "toplumsal fayda" değil, "bireysel fayda, parti çıkarı" gözettiği bu süreçte Mehmet Altan, hem de STAR'da aslanlar gibi "doğruluk mücadelesi" veriyor...
Ve biz de bu arada Mehmet Altan'ın, 25.05.2011 tarihli STAR'da başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca; kendisi hakkında yanılmadığımızı bir kere daha gördük ve mutlu olduk...
Çünkü...
Bu ülkenin medyasında veya siyaset hayatında Prens Sabahattin hakkında yazılmış makale pek okuyamazsınız...
Prens Sabahattin; Abdülmecit'in kızı Seniha Sultan'la Damat Mahmut Celalettin Paşa'nın oğluydu...
2. Abdülhamit, Prens Sabahattin'in dayısı oluyordu...
Prens Sabahattin Osmanlı'da adem-i merkeziyetçi felsefenin öncülerindendir...
Nedir adem-i merkeziyet?..
Geçen gün CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun "iktidar olursak yerel yönetim özerkliğini sağlayacağız" taahhütüdür...
Daha önce de Ak Parti'nin yasalaştırdığı ama dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in veto ettiği yasadır...
Ve Ak Parti üzerinden 7 yıl geçtiği halde o yasayı bir daha Meclis'e getirip çıkarma girişiminde bile bulunmadı...
Oysa direnseydi, Cumhurbaşkanı'nın veto yetkisi olmayacak ve çok önemli bir sorun yedi yıl önce çözülmüş olacaktı...
Fakat işin acı yanı o değil...
İşin acı yanı; Yerel Yönetimlerin Özerkliğini sağlamak için kanun çıkaran Ak Parti'nin Genel Başkanı ve Başbakan'ı Erdoğan'ın bugün; kendisiyle aynı şeyi düşünen Kemal Kılıçdaroğlu için söylediği "kırıcı" sözlerdir...
İşin acı yanı; o günlerde Yerel Yönetimlerin Özerkliği için yasa çıkmasına önayak olan Başbakan'ı öven medyanın ve yazarların bugün, aynı şeyi isteyen Kılıçdaroğlu'nu aşağılayan haber ve yazılarıdır...
Çok mu uzattık?..
O halde bağlayalım ama siz de lütfen (eğer okumadıysanız) Mehmet Altan'ın, sözünü ettiğimiz makalesini okuyun...
Zira biz o makaleyi yazdığı için kendisini alkışlıyoruz...